❄️~bir ay önce~
Uzun bir günün ardından yorgun adımlarla eve girdim. Ayağımdaki topukluları gelişi güzel çıkartıp bıraktım.
Gecenin bir vakti olmasından mütevellit her yer karanlıktı. Aranın ışığını açıp mutfağa doğru ilerledim. Kendime kahve makinesinden espresso yaptım. Sert bir kahveye ihtiyacım vardı.
Kahvemi alıp salona doğru ilerledim. Işığı açmamla sert bakışlarıyla bakan dedemle göz göze geldim.
Şaşkınlıkla ona bakarken "Ne yapıyorsun?" diyebildim.Hayırdır filmden mi fırladın?
"Yarın bir dostumla tanışacağız. Ve seninle ilgili bazı planlarımı yürürlüğe sokacağız."
Belirli plan?
"Ne planı?" Elimdeki kahveyi ortadaki sehpaya koyup onun karşısına olacak şekilde bir koltuğa oturdum.
Mesafeliydim.
Yine beni neyin içine sokmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
Sıkıntılı bir nefes verdi. "Şirketi büyütmek ve adımızı daha fazla duyurmak için yarın tanışacağımız dostumla olan ilişkimizi biraz daha,"
Düşünmek için biraz duraksadı.
"samimi bir seviyeye taşıyacağız diyebilirim."Kaşlarım çatılırken oturduğum yerde dikleştim.
"Nasıl bir samimiyetten söz ediyorsun?"
Beni nasıl bir durumun ortasında bırakacaksın?
"Torunuyla evleneceksin."
Duyduğum şeyin şokuyla neye uğradığımı şaşırdım.
"Ne diyorsun dede ne evlenmesi?! Çalışıyorum ben! Bu zamana kadar hiçbir erkekle arkadaştan öte bir şey olmamışım, damdan düşer gibi biriyle nasıl evlenebilirim?! Her şeyime karıştığın yetmedi şimdi de ilişki durumuma mı karışacaksın?!"Bir anda keskin bir sızı şeklinde başıma vuran ağrıyla gözlerimi sıkıca kapattım. Elimi şakaklarıma götürüp hafifçe bastırarak nüks eden ağrıyı azaltmaya çalıştım. Şokla aniden bağırmamdan ötürü başım ağrımaya başlamıştı.
Sinirlerim bozulmuştu. Zaten yorgun bir gün geçirmiştim. Sadece tv karşısında biraz dinlenmek ve kahve içmek istemiştim ne evlenmesi?!"Yeter!" Elindeki bastonu sertçe yere vurdu. Kapattığım gözlerimi tekrardan ona çevirdim.
"Karşında ben varım. Tepkilerine dikkat et yoksa sonuçlarına katlanırsın!"
Sinirle dudaklarımı birbirine bastırırken gözlerimi kaçırdım.
Tehditkar ses tonundan ister istemez gerilsem de ona belli etmemeye çalıştım.Tabii saygıda kusur etmemek lazım. Sanki geleceğim hakkında karar veriyor canım(!)
Derin bir nefes verdi. "Aden." dedi az öncekine kıyasla daha normal bir sesle.
Bakışlarımı ona çevirdim.
Beni rahat bırakmasını, artık hayatımdan çıkmasını ne çok isterdim oysa. Bakışlarımdan bunu anlamasını istedim.
Ama tabii anlamadı.
"Dediğim gibi bu şirket için önemli. Hem ufak tefek fedakarlıklar yapman lazım bir yönetici olarak."
Gayet basit bir şeymiş gibi söylediği şeyin şokuyla ağzım şaşkınlıkla açıldı."Bu ufak tefek bir fedakarlık falan değil! Sen benim geleceğime, hayatıma müdahale oluyorsun! Ben istemiyorum evlenmek falan!"
Sinirden hızla söylediğim şeylerle kaşları önce havalandı, ardından ağır ağır indi. Ve her zamanki halini aldı, çatıldı.
"Eğer ki benim söylediğim şeyden çıkarsan, başına geleceklere de katlanırsın Aden. Yapman gerek diyorsam, yapman gerek. Bitti."
Yine tehdite başvurması daha da sinirlenmeme sebep oldu.
"Ne yapabilirsin ya?! Sürekli tehdit üstüne tehdit! Yeter artık! Karşında on yaşında çocuk yok artık!"Bağırarak söylediğim şeylerle bastonunu kavrayan eli sıklaştı. Bir kez daha sertçe vurdu bastonuyla.
Sinirle ayağa kalkıp tepemde dikildi. Gözlerinde yanan nefretle üstten üstten baktı bana.
"O piçin çocuklarının yaşamasını istiyorsan dediklerimi yaparsın."
Dediğini anlamamla şok ve korkuyla gözlerim kocaman açıldı.
"Yapamazsın..."
Mırıldanır gibi çıkan sesimle eş zamanlı olarak sertçe çenemi kavradı.
"Öyle bir yaparım ki!"Çenemden iterek uzaklaştı benden.
Yine yukardan bakıyordu. Yine beni kuklası gibi oynatıyordu.
O çocuklara kıyamayacağımı biliyordu.
Başımı sallamakla yetindim.
Dolan gözlerimi görmemesi için kafamı çevirdim başta.
Onun karşısında daha fazla güçsüz olmak istemiyordum.Seni en çok güçsüzleştiren o olduğu halde mi?
Beni en çok güçsüzleştiren o olduğu halde...
Oturduğum yerden yavaşça kalktım.
"İyi geceler."
Arkamı dönmüş ilerliyordum.
"Bu evlilik neticesinde anlaşmalı bir evlilik olacak. O yüzden benimle inatlaşmak yerine kocan olacak adamla anlaşmaya bak."
Dedikleriyle birkaç saniye duraksayıp tamam anlamında kafamı salladım.
Bir noktada haklıydı, anlaşmalı bir evlilik olacaktı. O yüzden fazla takılmamaya çalıştım. Çünkü şuan benim canımı asıl sıkan evlilikten ziyade gizli olması için oldukça uğraştığım, yardım ettiğim çocuklardı.
Nerden öğrenmişti?Yavaş adımlarla kendi odama doğru ilerlemeye başladım. Geriye itelediğim, görmezden geldiğim düşüncelerimin beynime kara bulutlar gibi üşüşmesiyle kendimi daha kötü hissettim.
İnsanın geçmişi onu asla bırakmıyordu ne de olsa. Ne kadar geçmiş gitmiş ya da öyle bir şey olmamış gibi yaparsan yap, en ufak hatanda ya yüzüne vururlar ya da beynini işgal etmesiyle kendini sürekli düştüğün dipsiz bir kuyuda bulursun.
Şuanda da öyleydim maalesef.
Gizlice geçmişimin lekelerini temizlediğimi sanıyordum. Ama anlaşılan yine ve yeniden temizleyemiyor, daha da kirletiyordum.İnsan bazen kendine yardımcı olacak, destekleyecek kişiler istiyor. Çevremdekileri öyleler sanardım.
Yanımda birilerinin olduğunu zannederek kışın en soğuğunda, zemherisinde, yalnız olmadığımı, üşümediğimi zannederken sadece soğuktan ölmek üzereyken gördüğüm hayaller olduklarını fark ediyorum onların. Onların bana sıcaklık getireceğini sanarken yavaş yavaş ölüme hazırladıklarını fark ediyorum.Düşüncelerim de böyleydi işte, masum birer düşünce gibi kendine yer ediyor daha sonra yavaş yavaş, ılık ılık zehrini salarak keskin bir acıyla son buldurtuyordu.
Ama alışmıştım.
O soğuğa alışmıştım. O ılığa kanmıyordum artık.
Derin bir nefes alıp başımdaki kara bulutları dağıtmak için kafamı iki yana yavaşça salladım.Üzerimi değiştirip yatağıma girdim.
Evlenecektim demek ha? Ben Elif Aden Avcı, yılların işkolik güzeli, kimseye yüz vermeyen buzlar kraliçesi pat diye evlenecekti?
İşte buna gülerdim. Birçok kişi inanmayacaktı bile buna. Sanki başkalarının inanıp inanmaması çok önemliymişcesine.
Evlenmeyi asla istemiyordum ama o küçük canlar için, onlara borçlu olduğum için yapacaktım bunu. Onları korumanın bir yolunu bulana kadar da bu aptal işi kabul etmem gerekiyordu.Derin bir iç çekip yine düşüncelerimi iteledim. Uyumak istiyorum.
Ne de olsa yarın yorucu bir gün olacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri
Teen FictionKar kış, kıyamet. Her yer soğuk. Kar fırtınası devam ederken az ileride küçük bir ışık kaynağı dikkatimi çekti. Yavaşça ona doğru adım atmaya başladım. Ben ona yaklaştıkça ben küçülüyordum o ise büyüyordu. Her yer soğuk ve karlıyken onun olduğu yer...