"...Her zaman böyle miydi bilmiyorum
Sanki dokunulmazdı çocukken ağlamak
Alışır her insan, alışır zamanla kırılıp incinmeye "Öyleydi. Alışırdı her insan. Ağlamak çocukken ne kadar normal bir davranışsa büyüdükçe ayıplanan bir tavır halini almıştı. Güçsüzlük belirtisi olmuştu. Oysa ağlamak güçsüzlük müydü ki?
Ağladıkça insanın içindeki pislikler akıp gider, temizlenirdi.
Asıl ağlayamamak sorun değil miydi? Ağlayamadıkça, göz yaşlarını içine akıttıkça ne vücudun güçlü kalabiliyor ne de psikolojin."Yalnızlığım yollarıma pusu kurmuş, beklemekte
Acılar gözlerini dikmiş üstüme, nöbette
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum
Hadi gelin üstüme, korkmuyorum "Hayat zorlu bir yoldu.
Bazılarımızın yolları çiçeklerle kaplıyken bazılarımızın yolları mayınlarla kaplıydı.
Tabii bu yolların değişmeyeceği anlamına gelmiyordu. Çiçekler bir anda mayınlara, mayınlar bir anda çiçeklere dönebilirdi. Önemli olan bu yollardan geçerken anın büyüsüne kapılmamaktı.
Her an gelecek şeylere hazırlıklı olmak, yaşanan şeylerin seni hayal kırıklığına uğratmasına izin vermemek lazımdı.Benim sorunum da buydu sanırım. Bazen olabileceklere kendimi olabildiğince hazırlıyor bazen ise neye uğradığımı şaşırıyordum.
Bugün Poyraz'da yaşadığım da buydu. Ondan böyle bir tavır beklemediğim için neye uğradığımı şaşırmıştım.Poyraz gittikten sonra oturduğum yerde kalmıştım bir süre.
Bade'yi arasam mı diye düşünsem de iş için gittiğinden dolayı onu rahatsız etmek istemedim. Ali'ye mesaj atmıştım ne zaman geleceğini sormak için. Ama uzunca bir süre cevap alamadım. Böyle olunca da aradım fakat ulaşılamıyordu. Çalmadan kapanıyordu.Saat gece yarısını geçmişti. Ama Ali hala gelmemişti. Nerdeydi bu adam?
Salonda önceden beri hep yanımda olan sessizlik ve karanlık ile beraber oturuyordum. Evdeki tek ses telefonumdan yükselen kısık sesli şarkı sesiydi.
Kaç şarkı bitti, şuan hangi şarkı çalıyordu bilmiyorum. Kafamdaki seslerden dolayı şarkıya odaklanamıyordum.Bu sırada kapıdan gelen küçük tıkırtılarla şarkıyı durdurdum. Karanlıkta seçebildiğim kadarıyla büyük bir silüet eve girdi.
Ali...
Elinden geldiğince yavaş hareket ediyordu. Sanki yukarı çıkmak istemiyor gibi bir hali vardı.
Ben varım diye miydi?
Bir süre oyalandıktan sonra sıkıntıyla nefesini verdi. Elini saçından geçirip merdivenlere doğru ilerledi.
O yukarı doğru çıkarken ben de arkasından hızlı ama dikkatli hareketlerle oturduğum yerden kalkıp ilerlemeye başladım.
Düne kıyasla şuan daha iyiydim ama hala canım acıyordu. Ve maalesef bugün o ağırıya çok yükleniyordum.Merdivenleri bitiren Ali ile sessizce arkasından çıkmaya başladım. Odasına girip kapısı kapandıktan kısa bir süre sonra ben de merdivenleri bitirdim. Altından ışık süzülen kapısına gidip bir süre bekledim.
Kapıyı çalmalı mıydım?
Beklemeli miydim?
Hesap sormaya hakkım var mıydı?O sırada kulaklarımda çınlayan Poyraz'ın sözleriyle sinir yüklenmesi yaşamıştım. Bana resmen orosbu muammelesi yapmıştı.
Sinirle beklemeden odaya daldım.
Kapıyı ani bir hareketle açıp çatık kaşlarla odaya girdim.
Üzerindeki gömleği çıkartan Ali'nin şaşkın bakışları bana döndü.
Kapıyı kapatmadan karşısına geçip kollarımı göğüsümde bağladım. Biraz önceki şaşkın bakışları gitmiş, yerini ifadesiz bakışları almıştı.
İfadesiz bakmasından nefret ediyordum. Asla ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini anlayamıyor olmak sinir bozucuydu."Evet?" diyerek yüzüne bakmaya devam ettim. Beni umursamadan gömleğini çıkartmaya devam etti. Tek tek düğmelerini açtığı gömleğini kollarından sıyırarak yere düşürdü. Hala gözlerimin içine bakıyordu ama tek kelime bir şey söylemiyordu.
Eli pantolonunun kemerine gidince gözlerim bir saniyeliğine kemerine indi. Bakışlarım tekrar gözlerini bulurken beni sinirlendirmenin onu eğlendirdiğini gözlerinden anlayabiliyordum.
"Soyunmayı kesip bana cevap verir misin?!"
Kemerindeki eli durdu. Düz bir sesle konuştu.
"Üzerimi değiştirirken odaya dalan sensin. Ve soru da sormadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri
Teen FictionKar kış, kıyamet. Her yer soğuk. Kar fırtınası devam ederken az ileride küçük bir ışık kaynağı dikkatimi çekti. Yavaşça ona doğru adım atmaya başladım. Ben ona yaklaştıkça ben küçülüyordum o ise büyüyordu. Her yer soğuk ve karlıyken onun olduğu yer...