21. Bölüm

44 7 75
                                    


~yazardan~

"Biy, iki, üç, altı, sekiz, on! Önüm aykam sobe!"
İki eli ile kapattığı gözlerini açıp arkasını döndü. Yüzüne gelen uzun saçlarını minik eliyle arkaya doğru ittirdi. Evin sessizliğiyle şirin bir kıkırtı kaçtı ağzından. Işıl ışıl parlayan bakışları etrafı tarıyordu fıldır fıldır.
"Yayçın neydesiin!"
Ellerini arkasında birleştirip minik adımlarla evi armaya başladı.
Önce solunda kalan büyük yemek masasına ilerledi. Masanın örtütüsünü tutup bir anda eğildi.
"!"
Masanın altında kimse yoktu.
Dudak büküp geri doğruldu.
"Buyda yokmuş!"
Nerde olabilir diye düşünürken sağında kalan koltuklar dikkatini çekti bu sefer de.
Yüzüne kocaman bir gülümseme yayılırken kıkırdayarak koltuklara koştu bu sefer de.
Boyu kısa olduğu için küçük bir efor sarf ederek koltuğun tepesine çıktı. Kafasını koltuğun arkasına uzanıp yere baktı.
"Buyda mısın?"
Orda da kimsenin olmadığını görünce hüzünle omuzları çöktü.

Olduğu koltuktan hemen inip etrafta koşturmaya, onları bulmaya çalışmaya devam etti.
Perdenin arkasına, sehpaların altına, koltukların arkasına, duvarın arkasına, tuvalete, mutfağa baktı; ama bulamadı.
Etrafta koştururken gördüğü sadece kendisine koşmamasını söyleyen görevlilerdi.

Dakikalarca etrafta koşturdu ama aradığı kişileri bulamadı. Üst kata çıkıp bakmak istedi, ama yanında biri olmadan çıkmaya çekindi.
En son pes ederek masanın önüne, yere oturdu. Bacaklarını öne uzatmış minik ayaklarını sallayarak etrafa bakıyordu.
İlk başta yine yalnız kaldığı için üzülmüştü ama daha sonra bunu umursamayarak kocaman evi incelemeye, kendi kendine hayaller kurmaya başladı.

"Sen kimsin?"
Solundan gelen sesle o yöne döndü. Yüzüne yayılan kocaman gülümsemeyle ellerinden destek alarak ayağa kalktı. Şirin, çiçekli elbisesinin eteklerini düzeltip okuldan yeni gelmiş, kendisinden büyük çocuğa baktı.
"Meyaba!"
Çocuksu şen bir kahkaha atarak onu izledi kocaman ela gözleriyle.

Daha önce görmediği bu şirin kızın kim olduğunu anlamaya çalıştı. Daha önce görmüş müydü acaba? Oysa böyle şirin bir kızı görmüş olsam unutmazdım, diye geçirdi içinden.
Kendisine melül melül bakışlar atan kız şirin bir sesle konuştu.
"Benimle oynay mışın?"
"Sen niye teksin burda? Yalçın, Atlas ve Nehir nerde?" diyerek sorusunu es geçti.

Küçük kız ellerini arkada birleştirip ileri geri sallanmaya başladı.
"Bilmem!"
O kadar saf ve şirin duruyordu ki!
Tontik yanakları, kocaman ela gözleri, upuzun kirpikleri, siyah uzun saçları ile çok şirin bir kızdı.
Hala okul formasıyla duran çocuk bu şirinliğe kapılmamak adına gözlerini kaçırdı.
"Sen bekle ben diğerlerini bulacağım."
Yanından geçip üst kata çıkacağı sırada üstünün eteklerinin güçsüz bir şekilde çekiştirilmesiyle durdu.
Arkasına dönüp baktığında göz göze gelebilmek için kafasını kaldırmış ona tatlı tatlı bakan kızla karşılaştı tekrar.
"Ben de seninle gelebiliy miyim? Sıkıldım buyda."

R'leri doğru söyleyemiyor oluşu onu daha da şirin yapıyor, diye geçirdi içinden.
Onu burda tek başına bırakmaya gönlü el vermediği için derin bir nefes verip kafasını salladı.
Merdivenlere adımını attığı sırada yanda duran eline değen sıcak, yumuşak minik elle duraksadı. Sağına döndüğünde sanki bir yabancının değil de bir arkadaşının elini tutuyormuş gibi bir rahatlıkla merdiven çıkmaya çalışan küçük kızla karşılaştı. Elini çekmek istedi ama bu küçük veledin bu kadar şirin olması bunu yapma isteğini köreltti.

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin