4. Bölüm

146 12 10
                                    

Dün yaptığım rezillikten sonra eve gider gitmez önce kendi kendime odamda tepinip kendime kızmış daha sonra da düşünüp düşünüp sinirlenmemek adına kendimi tekrardan işlere vermiştim.

Bugün ise sabah erken saatlerde şirkete gelmiştim. Asansöre doğru ilerlerken selam verenlere ufak bir baş hareketiyle selam verip ilerledim.
Odamın olduğu kata çıktım. Asansörden inmemle sekreterim Ceren'in masada yayılmış kahve içerek tüm katın duyacağı şekilde sosyal medyada gezdiğini gördüm. Olduğum yerde durup derin bir nefes verdim. Gözlerimi kapatıp burun kemerimi sıktım.
"Sakin ol Aden. Dünün sinirini kimseden çıkarmana gerek yok. Ceren'in her zamanki halleri bunlar."
Duruşumu düzeltip ilerlemeye başladım. Ceren benim yürümemden çıkan sesle iki saniyeliğine kafasını çevirdi, bana bakıp tekrar önüne döndü. Ardından hızla tekrar dönüp baktı. Sonra gelenin patronu olduğunu fark edince ani bir şekilde toparlanmaya çalıştı.
"Ayy! Aden hanım günaydın!"
Son ses çalan telefonunun sesini kısmaya çalıştı. Suçlu bir çocuk gibi küçük bir sırıtmayla bana bakmaya başladı.
"Ben bugün de gelmezsiniz diye düşünmüştüm. Ondan dolayı şaşırdım Aden hanım. Kusura bakmayın!"
"Günaydın Ceren. Bugünün planını ve dünün raporlarını birazdan masamda istiyorum. Bir de kahve getirirsen çok güzel olur."
"Hemen getiriyorum Aden hanım!"

❄️

Saatlerdir işlerle uğraşmaktan başım ağrımıştı artık. Dün gelmediğim için bugünkü boşluklara ertelenen toplantılar yüzünden bugün biraz daha yoğundu. Raporlar, toplantılar derken telefona hiç bakamamıştım resmen. Biraz dinlenmek için telefonu elime aldığım sırada mesaj bildirimim olduğunu gördüm.

Müstakbel Kocam: Akşam 5 gibi seni alırım.

Ben toplantılar yüzünden onlara gideceğimi unuttum!
Şu ismi de değiştirmeyi unutmuş olmam da cabasıydı gerçekten.
Saate baktığımda 4'e geliyordu. Hemen masadaki eşyalarımı toparlamaya çalıştım. Bir yandan da Ceren'i çağırmıştım.
Kapıyı tıklatmadan içeri daldı.
"Ayy! Pardon Aden hanım! Beni çağırdınız, bir şey mi oldu?"
Elimdeki raporları ona uzattım.
"Bunları gerekli yerlere iletiyorsunuz. Benim çıkmam lazım işim var."
Elimdeki raporları aldı.
"Tamamdır Aden hanım! Ayy Aden hanım dünki beyefendiyle mi görüşeceksiniz?"
Dediği şeyle duraksayıp ona baktım. Ne diyorsun der gibi bakınca dediği şeyin farkına varıp eliyle ağzını kapattı.
"Özür dilerim Aden hanım! Şey internete birkaç fotoğraf yayılmış da ondan biraz boş bulundum..."
Sonlara doğru kısılan sesiyle bana bakmaya devam etti. Nefes verdim.
Bu kız gerçekten de boş boğazdı.

"Tamam Ceren, çıkabilirsin."
"İyi günler!"
Hızlı adımlarla odadan çıkıp kapıyı kapattı. Bu kızı anlamıyorum. Çok alık gibi davranıyor ama işlerinde gayet iyi. Boş konuşmayı ve aklına geleni pat diye söylemeyi seviyor ama şirketle ilgili şeyleri iyi saklıyor. Bunu düşünmek istemiyorum şuan o yüzden çantamı ve telefonumu alıp odadan çıktım.

Hızlı adımlarla asansöre ilerledim. Giriş katta durmasıyla indim. Kafamı çıkışa doğru çevirdiğimde Ali'nin resepsiyonda durduğunu gördüm.
"Ali?"
Şaşkın çıkan sesimle bana döndü.
Üzerinde vücudunu saran beyaz bir gömlek, siyah bir pantolon ve siyah bir ceket vardı. Saçları özenle taranmış, şık bir duruşu vardı. Görenin bir daha dönüp bakası gelirdi, öyle bir izlenim yayıyordu etrafına.

Bakışları benimle kesiştikten hemen sonra tüm vücuduyla bana döndü. Birkaç adımda yanıma geldi. Kolunu belime sardı.
"Ne yapı-"
"Sevgiliyiz. Unuttun mu?" diye kulağıma fısıldadı.
Hay aklıma tüküreyim!
O belime sarılırken ben de boynuna sarıldım. Ama çok garip bir andı benim için. Samimiyetsiz bir samimiyet vardı sanki.
Çok uzatmadan ikimiz de ayrıldık. Ben gözlerimi ondan kaçırırken o elimi tuttu.
"Gidelim."
Şirketten çıkarken kendi aralarında konuşanlar ya da konuşmuyormuş gibi yapan kişileri arkamızda bıraktık.

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin