Dudaklarıma değen dudakların naif dokunuşunu hissetmemle olduğum yerde kalırken hiçbir şey yapamadım.
Ne itebildim ne karşılık verebildim.Dudaklarını oynatmadan bir süre bekleyip küçük bir öpücükle geri çekildi.
Dudaklarımdan uzaklaşan yumuşak dokunuşun ardından sadece hafif bir ıslaklık kaldı.
Ne olduğuna anlam veremez bir şekilde bakarken o gözlerime bakmadan bir adım geriledi. Bizi izleyen insanlara dönüp hafifçe gülümsedi.Benden uzaklaşmasıyla derin bir nefes alırken nefesimi tuttuğumu şimdi fark ediyordum.
Peki ya kalbim?
O neden bu kadar hızlı atıyordu?
Kendi içimde yine hiçbir soruma cevap bulamamamla birlikte hala şokunu atlatamadığım öpücüğün etkisindeyken, Ali'nin yönlendirmesiyle ilerliyordum.
Bar tezgahının önündeki taburelere oturduk ikimiz de.
Konuşmuyorduk, sadece barmenin önümüze koyduğu içeceklerden yudumluyorduk.
Arada yanımıza tebrik etmeye gelenlere küçük gülümsemelerle teşekkür ediyorduk, o kadar.Bir süre birbirimizle tek kelime dahi etmeden oturduk orda.
Dış dünyadan kopmuş, kendi düşüncelerime dalmıştım yine.
Ali'nin konuşmadığımız halde öpmesi çok şaşırtmıştı beni.
Bir de tuvalette beni sıkıştıran Karlos vardı tabii.
Söyledikleri beynimde dönüp duruyordu.
Beni öldüreceğini söylemişti.
Aynı zamanda Ali'ye güvenmemem gerektiğini de söylemişti. Ama neden güvenmemeliydim?
İlk karşılaştığımız andan beri bana yardım ediyordu. Beni koruyordu.
Bunlar ona güvenmem için yeterli değil mi?Kafamda bir anda yanan ampülle elimdeki bardağı izleyen gözlerim aydınlanmanın etkisiyle yavaşça yukarı doğru hareket etti. Karşımdaki duvara çatık kaşlarla bakarken neden bu kadar aptal olduğumu sorguladım bir süre.
Bir insan neden hiç tanımadığı birine bu kadar yardımcı olsun?
Ya bir çıkarı vardır ya da bir çıkarı vardır.
Başka bir açıklaması olamaz bu durumun.
Ali benimle ilgili birçok şeyi biliyordu bana söylemese bile. Ama ben onunla ilgili onun bana gösterdiği şeyler dışında hiçbir şey bilmiyordum.
Ali'ye dikkat etmek zorundayım."Elif."
Çıplak omzuma değen parmaklar ile irkilerek yana döndüm.
Düşüncelerden buğulandığı belli olan gözlerle bakan Ali "Gidelim artık." dedi.
Bir şey söylemeden kafamı salladım. Elimdeki bardağı kafama dikip kalan içeceği bitirdim.
Sarhoş olacak kadar çok içmemiştim ama dumanlı bir ruh hali içindeydim.
Ali önden ilerlerken arkasından onu takip ettim.
Dışarı çıktığımızda esen rüzgarla hafifçe titredim.Sonbaharda böyle kıyafetlerle gezersen donarsın tabi
Haklısın iç ses. Çok da umursamamıştım.
Ali'nin arabasını getiren valeyle ikimiz de arabaya ilerledik. Ali kendi yerine geçmeden önce kapımı açıp benim binmemi bekledi. Ben bindikten sonra kendi yerine geçip arabayı çalıştırdı.
İkimiz de konuşmuyorduk yine.
Normalde de arabada sessiz oluyorduk ikimiz de ama sanki şuan daha gergin bir sessizlik vardı aramızda.Çok uzun sürmeyen bir yolculuğun ardından Ali'nin evine gelmiştik. İkimiz de arabadan inip eve doğru yürümeye başladık. Gecenin sessizliğinde aramızdaki tek ses topuklularımın çıkardığı seslerdi.
Cebinden çıkarttığı anahtarla kapıyı açıp geçmem için önümden çekildi.
Karanlık koridorda adımlarken arkamdan giren Ali ışığı açtı. Merdivenlere doğru ilerlerken onun seslenmesiyle duraksayıp ona döndüm.
"Elif."
Sorar bakışlarla bakıyordum.
"Evlilik sözleşmemizi ve bugün olanları konuşalım."
Kafamı salladım sadece. Arkamı dönüp devam ettim sonra.Odaya girip yorgunca nefes verdim. Elimdeki çantayı yatağın üzerine bırakıp ayağımdaki ayakkabıları çıkarttım. Saatlerdir topuklu üzerinde durmaktan ayağım ağrımıştı.
Üzerimdeki elbiseyi de çıkartıp banyoya ilerledim.
Makyajımı temizleyip gözlerimle bedenimi taradım.
Aynadaki görümtümü inceledim bir süre.
Gözlerim yorgun bakıyordu yine.
Boğazım ve göğüsüm kızarmıştı. Kolumda da ince bir çizik vardı.
Canım acımıyordu. Ama rahatsız ediciydi.
Kurtulduğumu zannettiğim zamanlara geri dönüyor gibi hissediyorum.
Dönmek istemiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri
Novela JuvenilKar kış, kıyamet. Her yer soğuk. Kar fırtınası devam ederken az ileride küçük bir ışık kaynağı dikkatimi çekti. Yavaşça ona doğru adım atmaya başladım. Ben ona yaklaştıkça ben küçülüyordum o ise büyüyordu. Her yer soğuk ve karlıyken onun olduğu yer...