32.Bölüm

1.6K 97 8
                                        

Yüzümde hissetiğim baskılarla, gözlerimi araladım. Görüş açım netleştiğinde mirzan'nın yüzüme öpücükler bıraktığını gördüm.

Güne böyle başlamak harika birşeydi. Ona gülümseyip kollarımı boynuna doladım. Mirzan ise kafasını boynuma gömmüş hem öpüyor hemde kokluyordu.

"Çok güzel kokuyorsun"

Onun dediğine kıkırdadığımda, kafasını kaldırmış beni izlemeye başladı.

"Hazırlan bugün kahvaltıdan sonra birlikte bir yerlere gidelim."

Merakla "nereye" diye sordum.

"Yürüyüş falan yaparız."

Başımı salladım, mirzan son kez dudaklarıma derin bir öpücük kondurduktan sonra yataktan inip banyoya yöneldi.

Ben de hiç beklemeden arkasından ilerledim. Mirzan dişlerini fırçalıyordu. Bende diş fırçamı alıp onunla birlikte fırçalamaya başladım.

Suyu açtığında musluğun ucunu sıkıp bana doğru püskürttü ellerimi kendime siper ediyor bir yandan da kahkaha atıyordum.

Çok mutluydum, bana daha önce sevgiyi tattırmamış olan annem ve babam, şimdi ise gelişen bazı olaylar yüzünden karşıma çıkan bu adam bana sevgi, mutluluk, neşe vermişti.

Bana mutluluğun tanımını sorsalar hiç düşünmeden mirzan derdim.

Kahvaltı yaptığımızda da eren, ve cihan bize katılmamıştı. Mirzan onları kontrol etmeye gittiğinde hala uyuduklarını söyledi. Bizde karışmamıştık. Gerçekten cihan için zor bir durumdu. Çünkü Eren'in dediğine göre annesine çok düşkün biriydi.

Akşama doğru mirzan benden hazırlanmamı istemişti. Sanırım bu sabahda bahsettiği gibi yürüyüş yapacaktık. Ama mirzan bende rahat birşeyler değil daha güzel giyinmemi istemişti. Kısa ve açık da giyinebilirmişim.

Sorgulamadan gidip üzerimi giyinmiştim. (Arasın giydiği kıyafeti aşağı bırakıyorum)

Odamdan çıkıp, mirzanın odasına yöneldim. Kapıyı çalmadan açtığımda bileğine saat takmış, beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon giymiş mirzanı gördüm.

Şuan o kadar yakışıklı duruyordu ki, bi an dışarı çıkmayı boşverip üzerine atlaycakatım.

Geldiğimi fark ettiğinde bana gülümseyerek döndü fakat beni baştan aşşağı süzdüğünde gülümsemesi de soldu.

Üzerim gerçekten kötümü diye kendimi süzdüm. Aniden çekilmemle mirzanın dudaklarımı öpmesi bir olmuştu. Ben şaşkınlığımdan dolayı öylece durmuştum.

Birbirimizi öpmüyorduk sadece dudaklarımız bir bütün halindeydi. Dudaklarını ayırıp kulağıma doğru "neden bu kadar güzel olmak zorundasın" diye fısıldadı.

Ben utandığım için yüzümü onun boynuna gömmüştüm. Belimden kavrayıp "hadi gidelim" diyerek odadan, ardından evden ayrıldık.

Mirzanın özel aracına binip yola koyulduk. Ellerimi yol boyunca tutmuş bir an olsun bile bırakmamıştı. Arada öpücük kondurması beni dahada keyiflendiriyordu.

Vardığımız yer hiç beklemediğim bir yerdi. Mirzana dönüp "aşkım biz yürüş yapmayacak mıydık?" diye sordum.

Bana gülerek "öncelikle aşkım diyen ağzını yerim ve hayır yürüyüş yapmayacağız" dedi.

Arabadan indiğinde bende peşinden indim. (Geldikleri yerinde fotoğrafını aşağı bırakıyorum çünkü anlatamıyorum:')

Çok güzel bir yerdi. Nefes kesici bi o kadar da eşsiz. Mirzan elimi tutup balon gibi olan eve götürdü. Evin içi de dışı da kırmızı güller, balonlar ve mumlarla süslenmişti.

Dışarda masa vardı, sandalyeyi çekip oturmamı istemişti. Onun bu nazik davranışına "teşekkürler beyfendi" diyerek karşılık verdim.

Oda karşıma oturdu. Yanında duran şarabı alıp bardaklara doldurdu. Kadehlerimizi alıp 'şerefe' dedikten sonra içtik.

Gözlerime o kadar güzel bakıyordu ki bunun için kendini şanslı hissediyordum. Masanın üstünde duran elimi tutup nazikçe öptü.

"Bana yazdığın mektupları okuduğum an sana aşık olmuştum. Masumluğuna, ben seni görmeden aşık oldum sana." dediğinde içtenlikle kocaman gülümsemiştim.

O sırada bir melodi yükselmişti. Mirzan ayağa kalkıp yanıma geldi ellerini bana uzatıp "bu dansı lütfeder misiniz?"

Ellerini tutup ayağa kalktım. Kollarımı onun boynuna dolamıştım. O ise ince belime dolamıştı. Uyumlu hareketlerle dans ediyorduk.

Kollarını belimden ayırdığında bende ondan ayrılmıştım. Bir dizinin üstüne çöküp elini cebine koydu ve bir kutu çıkardı. Şuan karşımda iki gümüş yüzükle duran bir mirzan vardı.

Bu görüntü benim gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. "Geri kalan hayatımda bana eşlik edermisin, benimle evlenir misin?"

O an hiç tereddüt etmedim. Gözümden akan yaşları umursamadım. "E-evet" dedim. Ayağa kalkıp, ince gümüş yüzüğü parmağıma taktı bende diğer yüzüğü alıp onun parmaklarına taktım.

Anında dudaklarına yapışmıştım. Dudaklarımı oynatıp onun üst dudaklarını emdim, oda aynı şeyi alt dudağıma yaptı.

Günün geri kalanını birlikte balon evde geçirmiştik. İyiki o mektubu yazıp göndermiştim.

"Seni seviyorum kocacım" o bu dediğine gülüp "bende seni seviyorum güzeller güzeli eşim" dedi ve yine kalbimin hızlanmasına sebep oldu.

~

Her yerde kırmızı hül, balon, mum falan olduğunu düşün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Her yerde kırmızı hül, balon, mum falan olduğunu düşün.

Oy veren ve okuyan herkese teşekkür ederim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy veren ve okuyan herkese teşekkür ederim.

Mektup bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin