Tüm gece ulaşamadık ona, eve de gitmemişti. Benim de gözüme bir damla uyku girmedi tabii, o yüzden Jongin'in de. Ama yanıma gelmiyordu, gelemiyordu.
Sabah da normal çıkış saatimizden önce çıktım tek başıma, belki bir ümit erken gelir de görürüm diye düşünüyordum.
Okula girdiğimde çok az kişi vardı, çantamı sıraya bırakıp Kyungsooların sınıfa gittim ve bizimkilerin sırasına oturdum.
Neyse ki Momo ve Tzuyu erken geliyorlardı. Onlar geldiğinde en azından şüphe çekmiyordum artık.
Ama bunu önemseyecek tek kişi Kyungsoo hala gelmemişti.
Sana, Chaeyoung ve Mina da geldiler. Sana beni gördüğünde yanımıza geldi ve oflayarak sordu "Sen haber alabildin mi?"
İki yana salladım kafamı ve ofladım, sonra da Sana'ya döndüm "Sana ben gerçekten çok özür dilerim asla istemezdim böyle olmasını."
Sana elini omzuma koydu ve sıvazladı bir iki kere "Üzülme canım biliyorum senin asla böyle bir şey yapmayacağını. Jongin de sinirini yanlış yerden gösterdi çözülür illaki."
Biz konuşmaya başladıktan birkaç saniye sonra Chaeyoung, Sana'ya seslendi. Ona döndüğümüzde de Kyungsoo sınıfa girip sırasına oturmuştu. Derin bir nefes alıp kafamı masaya koyduğum an sınıfa giren Minseok kafama yavaşça vurup kıkırdadı "Yani Kyungsoo'yu ne organ mafyası kaçırmış, ne de tinerci bıçaklamış Nayeon."
"Dalga geçme sap adam!" diye çemkirdiğimde Minseok elini kalbine koydu ve ofladı "Çok kırıcısın."
"O kalben saf değil aslında, fiilen sap." dedi Jongdae sinir bozucu bir sesle. Onlar kavga edip birbirlerini kovalayarak sınıftan çıktıklarında güldüm istemsizce. O anda da Kyungsoo'yla göz göze geldik, tepkisizce önüne döndü bundan sonra.
Ben de yerimden kalktım ve onun yanına gittim çekine çekine. Yanına yaklaşırken yavaşladığımda Chaeyoung beni hafifçe ittirip önüne döndü.
Derin bir nefes alıp Kyungsoo'ya baktım "Neredeydin tüm gece merak ettik?"
"Bilmem sahipsizim ya dolaşıyordum öyle." dedi Kyungsoo telefonuyla oynarken. Ben itiraz etmeye başladığımda da beni takmayıp sesleni sınıfa "Şarj aleti olan var mı?"
Beni dinlemeyeceğini anladığımda bir şey demeden çıktım sınıftan ve bizim sınıfa gidip kafamı masaya koydum. Junmyeon bıkkın bir sesle bağırdı bunun üstüne "İkiniz de aynı kızı kıskanmaktan vazgeçer misiniz artık?"
"Ama o kız tam bir kaşar!" diye yükseldi Jeongyeon sinirle ve yerinen kalktı bir hışımla "Ben bahçeye çıkıyorum hava alacağım."
...
Jeongyeon bir ruh hastası
Baekhyun
"Arkadaşlar"
"Revir"Jongin
"Ne reviri"Baekhyun
"Jeongyeon merdivenden düşmüş"...
Mesajdan sonra saniyeler içinde revirde aldık tabii ki soluğu. Gün o kadar iğrenç başlamıştı ki gidişatı çok merak ediyordum.
"Ayağım acıyor." dedi Jeongyeon sızlanarak. Chanyeol de dört dönüyordu tabii içeride.
"Hastaneye gidip bir kontrolünü yaptırın." dedi revirin hemşiresi. Sonra da telefonu aldı eline "Hatta ben arıyorum şimdi."
"Benim ayağım takılmadı biri çelme taktı ama görmedim." dedi Jeongyeon bize dönüp. Ben tiksintiyle etrafıma bakıp göz devirdim ve Jihyo'ya baktım "Aynı kişiyi mi düşünüyoruz?"
"Tam olarak aynı kişi." dedi Jihyo ve Chanyeol'e baktı "Ne zaman akıllanacaklar çok merak ediyorum."
"Jeongyeon'u kıskandı ve düşürdü yani." dedi Jongin de arkamızdan. Ben sadece kafa sallayıp kafamı öne eğdim. Jihyo da ona açıklamaya başladı.
Jongin iç çekip elini omzuma koyduğunda tepki vermedim ve derin bir nefes aldım sadece. O da aval aval suratıma bakıyordu zaten yüksek ihtimalle. Çok kızgındım hala.
"Bence sen gitme hastaneye Jeongyeon'la Chanyeol." dedi Dahyun. Chanyeol ona niye dercesine baktığında da omuz silkti "Çok gerginsin çünkü."
"Kim taktı sence çelmeyi?" diye sordu Jihyo Chanyeol'e. Chanyeol "Bilmiyorum." diyip kafasını iki yana salladığında ben doğruldum yaslandığım masadan "Ben yüksek müsaadenizle bunu öğrenmeye gidiyorum o zaman."
"Ben de seninle geliyorum o zaman." dedi Jihyo da benim ardımdan. Biz revirden çıkarken de Junmyeon'u peşimize taktılar tabii ki.
Yukarıya Yeonhee'nin sınıfına çıktık, sınıfa giriyordu arkadaşlarıyla. Ama ben o sınıfa girerken kolundan tutup çektim biraz kenara.
"Bu ne şimdi?" diye sorduğunda ofladım ve ona baktım "Jeongyeon'a sen mi çelme taktın?"
Anlamsız bir ifadeyle suratıma bakıp yüksek sesli bir kahkaha attı ve yargılarcasına baktı sonra bana "Başına ne gelse benden mi bileceksin?"
"Bu senin suçun." dedim gülerek. O ise omuz silkip bakışlarını ciddileştirdi ve beni kışkırtmaya çalıştığı belli bir şekilde beni ittirdi "Ben yaptıysam ne olacak hem?"
Sinirle gülümsediğimde Junmyeon aramıza kolunu soktu ve mesafeyi biraz daha açtı. Sonra da beni kolumdan tutup kendine doğru çekiştirdi "Bence kavgaya hiç gerek yok kanka."
"Ben cevabımı aldım." dedim sinirli bir ses tonuyla. Sonra da Junmyeon'un kolundan kurtulup ona doğru bir iki adım tutup onun kolunu sıktım sertçe "Eğer herhangi bir yakınıma daha dokunmaya yeltenirsen seni bitiririm."
"Ya ne olurmuş dokunursam?" diye sordu Yeonhee ve cevap beklemeden benden kurtulup uzaklaştı.
O uzaklaştıktan sonra Jihyo Yeonhee'ye bakmaya devam ederek konuştu "Junmyeon canım arkadaşım sana bir sır vereyim mi?"
Junmyeon iç çekip "Ver." dediğinde Jihyo kafasını ona çevirdi "Asla bir kız kavgasına karışma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bully ||Twicexo
FanfictionNayeon her zamanki gibi ufak bir olayı büyütüp hesabını sormak istemişti, fakat bu sefer işler umduğu gibi gitmeyecekti.