"İlk önce kırtasiyeye gidelim. Defter alırız daha sonra evine gideriz. Heryeri karıştırıp birşeyler bulmaya çalışırız. Ayrıca şu numarayı bulmaya çalışalım"
"Tamam. Ama Mine bunu yapmak zorunda değilsin"
"Bak Alen, sana zamanı gelince neden yardım ettiğimi anlatırım ama şu an değil. Eve gidince."
"Tamam"
"Ben bir babamı arayayım"
"Tamam bekliyorum. "
Okuldan yeni çıkıyorduk. Neden bana yardım etmek istiyor bilmiyordum ama desteğe ihtiyacım vardı. Mind okulun kenarında babasını ararken ben de kapının önünde onu bekliyordum.
"Hey Alen"
Sesin geldiği yöne baktım. Bu Buraktı. Yanında da birkaç çocuk vardı. Burak öndeydi ama hepsi bana doğru geliyordu.
"Burada tek başına ne yapıyorsun? "
Tebessüm ederek sormuştu ama yüzünde merak vardı. Yanındaki çocuklar beni baştan aşağıya izliyordu. Heyy bu hoş değildi.
"Mineyi bekliyorum. Bize gidicez de"
"Anladım. Bak bunlar takım arkadaşlarım. Aslında tek arkadaşlarım bu zübbeler."
Güldüler. Ama ben gülmedim. Kalabalıktan hoşlanmıyordum. Bu benim karakteristik bir özelliğim olmalıydı. Ve burası fazla kalabalıktı.
"Ne güzel. Arkadaşlar iyidir"
"Senin arkadaşın var mı? "
"Yok. Arkadaş edinmekte pek de iyi sayılmam"
Ne diyordum ben? Sanki bu cümleler ağzımdan makine gibi çıkmıştı. Önceden milyon defa söylenmiş gibi konuşmuştum. Bu garip bir histi. Dejavu gibi.
"Beyler bu Alen. Okulda yeni. Sabah bileğini benim yüzümden burktu. O zaman tanıştık"
Birer birer 'memnun olduk, merhaba' gibi sesler duydum. Ilgi hoşuma gitmemişti ve burada fazla fazla ilgi vardı.
"Alen ben tamamım"
Mineyi gelmiş görünce rahatlamıştım. Çünkü beni inceleyen bu erkek topluluğunun içinde tek kız olmak ve etraftakilerin bana bakması cidden hoş değildi. Kim bundan hoşlanırdı ki?
"Tamam gidelim, görüşürüz"
Arkamızı döndük. Taksi dolmuşların kalktığı yere doğru yürümeye başladık.
"Okul basket takımındaki çocuklar bayan hocalar dışında hiçbir kızla konuşmazlar. Bil istedim"
Taksi dolmuşa binerken bunu demesi ama cuk diye oturmuştu. Arabaya binince telefonumun çaldığını duydum. Arayan gene o gizli numaraydı.
"Alo?"
"Babanın hareketlerini incele"
"Neden?"
"İncele dedim"
Telefonu gene yüzüme kapattı. Hah ne küstahça.
"Kimdi?"
"Anlatırım sonra"
"Tamam o zaman. Şimdi kırtasiye sonra dosdoğru ev"
°•°•° • ° • ° • ° • ° • °
"Odan yeni mi boyandı? Babam iç mimarda anlıyorum böyle şeylerden"
"Ben de aynısını düşündüm ama annem olarak tanıtılan kişi bana doğduğumdan beri aynı boya ayni duvar olduğunu söyledi"
"Kusura bakma ama annen resmen seni yemiş. Bu boya yeni. Iki ay falan olabilir"
"Gerçekten mi?"
"Evet. Bu duvarlar yeni boyanmış. Adım gibi eminim"
Yavaş yavaş haklı çıktığımı görmek beni mutlu etmişti. En azından paranoya falan olmuyordum. Akıl sağlığım yerindeydi.
"Defteru neden aldık? "
Gülümseyerek koltuğa oturdu. Ben de yanına oturdum.
"Hatırladığın herşeyi harfi harfine bu deftere yaz. Hatırladığın ilk anıdan son anıya kadar. Hatırlama sırana göre yaz. Hatırladığın anılarla ilgili düşüncelerini yaz. Böylece anılarını unutmassın ve bir süre sonra sıraya sokabilirsin. Belki bu daha hızlı hatırlamanı bile sağlar. "
"Bu baya iyi bir fikir ama ben anılarımı aile olarak tanıtılan kişilerin bilmesini istemiyorum"
"Basit. Yazıp yatağının altına sakla."
Bu kız cidden zekiydi. Bu kadar akıllıca düşünmesi ve yardım etmesi garip geliyordu.
"Şimdi sen yazarken ben de odanı alt üst edip birşeyler bulmaya çalışayım. "
Deferi elinden alıp çalışma masama oturdum. O da kıyafet dolabımdan başlayarak odayı talan etmeye başladı. Cidden yardım eden birinin olması iyi kötü bir umut oluyordu. Defteri açınca hemen yazmaya başladım. Insan tüm gün bunları düşününce yazmak bir hayli kolay oluyordu.
"Alen?"
Ona bakmadan cevap verdim yazmayı bırakmak istemiyordum.
"Evet?"
"Bu kıyafetler yeni mi? Tüm dolap kokuyor kendimi mağazada gibi hissettim".
"Ben de öyle düşündüm ama onlar eskiymiş abim olarak tanıtılan kişi bana öyle dedi"
"Modayı çok yakından takip etmem ama bu bluzu bir hafta önce reyonda yeni sezon diye gördüğüme yemin edebilirim "
Cevao vermedim. Yazmaya devam ettim.
"Hah buldum."
"Ne buldun?"
"Defterler. Defter sayfaların yırtılmış. Ve bomboşlar. Koparılıp konmuşlar bak. Içinde parçalar kalmış. Kenardaki parçalara bak."
Doğru söylüyordu. Kağıt parçaları vardı. Defteri elime alıp iyice inceledim. Kapağında kırmızı bir kalemle karalama vardı. Anı. Bir ani daha. Koridor da yürüyorum. Okul koridoru. 11/F . Evet bu sınıfa giriyorum. Arkadaki sıraya oturuyorum. Kimsenin bana selam verdiği yok benim de pek umursadığım söylenemez. Çantamdan bu defteri çıkarıyorum. Çizim. Birsürü çizim. Kişilerin yüzlerini çizmişim hep. Net değiller ama anlayabilmek zor değil. Son sayfayı açıyorum. Bu yüz netti. Bu Mineydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞLUK
Teen FictionAlen hastanede uyandığında geçmişiyle alakalı hiçbir şey hatırlamayan bir genç kızdır. Kişiler ve olaylar ona çok yabancıdır. İçinde hissettiği kocaman bir boşluk vardır. ara sıra gelen anıları şu an yaşadığı hayattan tamamen farklıdır. O kimdi? O g...