"İyi misin?"
Güzel ve benim için çok çok değerli olan anıların başında olan anımdan babamın sesiyle koparıldım. Uzun süredir böyle güzel anılar hatırlamıyordum. Hele de sonuncusu harika ötesiydi.
"Şey evet. Dalmışım"
"Güzel. Benim bir iki işim var. Birkaç saat sonra gelirim. "
"Tamam"
Babam banktan gülümseyerek kalktı zorla tebessüm ettim. O evin içine girerken ben banka iyice yerleştim. Çıkmazların içinde gibiydim. Kafam da milyon kere kendime sorduğum o soru vardı. Neden Oğuzu bulamıyordum ya da o beni bulamıyordu? Acaba annesini bulsam onu da bulabilir miydim? Tamam annesini hiç bana tanıtmamıştı ondan nefret ediyordu ama Hilalinde ortalıkta olmadığı unsurunu da göz önünde bulundursam Hilal bir tek annesinin yanında olabilirdi. Ama annesini bulmak o kadar da kolay olmayacaktı. Kadının adını bile bilmiyordum.
O kadar iğrenç anılarım vardı ki Oğuz tek çıkış yolum gibiydi. Bu yüzden onu deli gibi arıyordum. Bu kadar olumsuzluğun ve yok oluşumun içinde tek güzel şey oydu.
"Kaçak buradaymış"
Sesle irkildim. Bu ses bana doğru gelen Burak'a aitti. Yanında Mine ve takım arkadaşları da vardı. Ahh baba. Neden burada olduğumu dedin ki? Henüz kimseyi görmek istemiyordum.
"Hoş geldiniz"
Tek tek yere oturdular. Mine ve Burak yanıma oturmaya tercih ederken Semih hepsinden farklı olarak ayakta duruyordu. Beni göz hapsine almıştı. Ne gariptir ki ben de onu göz hapsine almıştım.
"Demek buraya taşındın ha?"
Konuşan Mineye baktım.
"Evet. Evden ayrıldım"
"Neden?"
Bu Buraktı.
"Öyle olması gerekti"
Herhangi bir yorum yapmadılar. Bu benim için oldukça iyiydi. Sorulara yanıt verecek kadar toparlanamamıştım. Aslında herhangi bir toparlanma belirtimin olduğundan bile şüpheliydim.
"Yarışlar başlıyor"
Semih tüm sessizliği bozup bunu derken aynı zamandan cebinden bir sigara çıkarmış yakıyordu. Onun sigara içtiğini bilmiyordum.
"Ne zamana?"
"Bir hafta var"
"Hazırlanırız"
"Hemen başlasak iyi olur o zaman. Alıştırmalar önemli"
"Tamam"
Gene kısa bir sessizlik oldu. Yarışlara katılmak beni en azından biraz da olsa kendime getirebilirdi. Gözümü Semih den çektiğimde takımdakilerin pis pis gülerek Mineye baktığını gördüm. Neden güldüklerini anlayamamıştım.
"Hey siz neye gülüyorsunuz?"
Birden ayağa kalkıp Mineyi kucakladılar. Mine ne olduğunu anlamazken ve ben de olayı daha çözememişken Mine havuzun dibini boyladı. Hava hala arada sıcak oluyor diye havuz doluydu. Ama bu gün pek de sıcak denemezdi.
Kahkahalar atarak havuza atlamaya başladılar.
"Gel Alen"
Almayayım ben ya.
"Ben yüzme bilmiyorum"
"Olsun biz sana öğretiriz"
Bazen çok ısrarcı olabiliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOŞLUK
Teen FictionAlen hastanede uyandığında geçmişiyle alakalı hiçbir şey hatırlamayan bir genç kızdır. Kişiler ve olaylar ona çok yabancıdır. İçinde hissettiği kocaman bir boşluk vardır. ara sıra gelen anıları şu an yaşadığı hayattan tamamen farklıdır. O kimdi? O g...