Name, bir hafta boyunca pastanenin tamiratıyla uğraşmıştı, uğraşmaya da devam ediyordu. Yangının izleri kolay kolay silinmiyordu. Kerime ve Doğan da oldukça yardımcı oluyordu. Kerime zaten yeni ortağıydı!
En iyi arkadaşıyla birlikte bir pastane açıyorlardı. Kim istemezdi ki bunu?
Name, yataktan fırlayıp üstündeki eşofmana ve kısa kolluya baktı. Hemen banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Üstüne de hemen bir sweat ve kot giyip dışarıya fırladı. Evden yarım saat içinde çıkmıştı. Babasına sormadan arabanın anahtarını almıştı üstelik. Oğuz'un yanına gitmeliydi. Hem de hemen!
Arabayla on beş dakika sonunda karakola geldi. Koşa koşa Oğuz'un odasına gitti. Kapıyı da çalmadan pat diye açtı. Oğuz ve iki adam ona şaşkınlıkla bakıyordu. Nefes nefese kalmış, sanki birinden kaçıyormuş gibiydi. Nasıl bakmasınlar?
"Hanımefendi, iyi misiniz?"
Tanımadığı adamın sorusuyla başını salladı. Haydar'a bakıp "İyiyim." dedi. Diğeri, soru soran adama başıyla kapıyı işaret etmişti. İkisi çıktıklarında Name kapıyı kapatıp masanın yanında bitti. "Yüzüğüm nerede?"
Haydar, hiçbir şey olmamış gibi önündeki dosyaya döndü. Name kaşlarını kaldırıp sinirle ellerini masaya vurdu. "Yüzüğüm nerede!?"
Name, Haydar'ın tek bir mimik bile oynatmamasıyla "Ulan adam! Bu odayı hatta bu karakolu başına yıkmamı istemiyorsan yüzüğümün yerini söyle." diye bağırdı. Dışarıda uğultular başladığında Haydar "Biraz daha bağırırsan herkes içeri dalacak." dedi.
"Umrumda mı peki?"
"Umrunda olsun o zaman!"
"Veriyor musun vermiyor musun?"
Haydar bir cevap vermeden dosyayı okumaya devam etti. Name derin bir nefes alıp Haydar'ın önündeki soyayı hızla aldı. "Evlenmek isteyen sensin ama yüzüğü vermeyen de sensin. Nasıl iş bu?"
"Name, dosyayı ver."
"Evlenmek istemiyorsan niye geldin istedin?"
"Sen de hayır demedin. Ver şu dosyayı."
"İyi," diyerek dosyayı önüne attı. "Söz möz kalmadığına göre ben istediğim kişiyle çıkabilirim artık."
Name, sakin adımlarla dışarı çıktığında herkesin aniden bir yerlere koşuşturduğunu gördü. Bu kadar çok bağırmış olamazdı. Demek ki bağırmış. Sakin adımlarla devam etti. Eve gidince de kendini odasına attı. Pastaneye gitmesi lazımdı. Odasından çıkıp mutfağa ilerledi. Evde kimse yoktu. Annesi büyük ihtimalle komşuya babası da sanayideki arkadaşlarının yanına gitmişti. Kendisi de bir şeyler atıştırıp çıktı.
Pastanenin boyası yapılıyordu. Sıfırdan başlamış gibiydi. Ama mutluydu. Destek olan çok fazla kişi vardı.
Kerime hem düğünle hem de pastaneyle uğraşıyordu. Name Nur her ne kadar bunda kızsa da arkadaşı söz dinlemiyordu.
"Sen gelinliğini seçtin mi?" diye sordu. Kerime'yi birazcık kandırıp göndermek istiyordu. Ama tamamen onun iyiliği için...
"Seçtim, çok güzel olacak her şey."
"İnşallah kuzu."
Name Nur ve Kerime her yere koşarken Doğan da onları götürüyordu. Ev, düğünle de çoğunlukla o ilgileniyordu.
Name, günleri hızla geçerken Haydar'la artık bir daha görüşmeyeceğini sanıyordu. Pastane'nin hemen her şeyi bitmişti artık.
Annesinin çağırmasıyla eve gitmişti. Zira annesinin deyimiyle çok çok önemli misafirleri vardı. Eve girip salona geçtiğinde Haydar'ın annesini, kız kardeşi Hilal'i ve tanımadığı birkaç kadını gördü.
"Heh, gelinimiz de geldi."
Name Nur "Gelin mi?" diye sorduğunda kadınlar güldü. Hilal de atladı tabi.
"Ayy, hiç güleceğim yoktu. Sen yorgunluktan ne dediğini bilmiyorsun, canım yengem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğuzun Namesi #F#
Short Story*Kitap Kapağı *-* @Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum..! *Wattpadde 'Oğuzun Namesi' adlı ilk kurgudur. "NAME." Dışarıdan gelen sesle bağırmak istedi. Kim olduğunu çıkaramamıştı ama önemli de değildi. Camdan dışarı bakmaya çalışıyordu ama yan...