15

313 14 12
                                    

"Çok saçma!"

Haydar, yastığını yatağa atarken konuşmuştu. Name de çantasının fermuarını kapatıp yatağın kenarına koydu.

"Hiçte bile, sadece bazı yerleri efsanevi."

"Efsanevi mi? Baştan aşağı yalan!"

Name yatan kocasının yanına oturup "Sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi. Haydar "Söyle." dedi. Name'nin elini tutup parmaklarıyla oynamaya başladı. Alışmaya çalışıyordu, çalışıyorlardı.

"Körmenekşe benim anne tarafım. Yani anneannemin nenesi falan."

"O kadar yakın mı? Ben daha önceden sanmıştım."

"Aslında bayağı önce oluyor da yakın."

Name elini çekip kendini attı. Haydar'ın kolu, başının altındaydı. Ona dönüp kolunu da sardı. Haydar da sarılmıştı.

"Peki bu gerçekten oldu mu?"

"Yani, kısmen."

"Menekşe kokusu yayması falan... Ne bileyim gerçek değil gibi."

"Kadın su çekmeye gittiğinde vazgeçmiş, sonra da eve dönerken menekşeler görmüş. Menekşelerden koparıp almış. Evinin önüne dikmek istiyormuş. Yanından geçenler de çiçeğin kokusunu fark etmiş. Tabi kulaktan dolma olunca abartılıyor. Bire bin katıyorlar."

"Haklısın. Sonra ne olmuş?"

"Adam kadına aşıkmış, birkaç kişinin menekşe kokuyor dediğini duyunca inanmamış. Üstelik birisi gelir ister korkusuyla da gidip söylemiş. Başkasıyla evlense dayanamazmış."

"Ne güzelmiş. Adam güzel seviyormuş demek ki."

"Öyle. Tabi adamın ailesi istememiş çirkin diye. Ama adam aşkından kör olmuş. Kadınla evlenip gitmiş başka bir yere."

"Gerçekten kör olmamış yani?"

"Olmamış. Bir bakmışsın sen de aşkından kör olmuşsun Haydar Bey."

"Evliyim ben evli."

"Bana aşık olamaz mısın?" diye sordu gülerek Name. Haydar'ın kaşları çatılmıştı. Nasıl bir soruydu bu? Her gece Name'yi sevmek için dua ederken hem de. Severse daha mutlu olurlardı, en azından Haydar öyle düşünüyordu.

"Olurum, neden olmayacakmışım?"

"Sakin, olamazsın demedim zaten."

"Diyemezsin." dediği gibi Name dudağından öptü. Haydar sus pus olurken Name gülümseyip başını Haydar'ın göğsüne yasladı. Bacağını da eşinin bacağının üstüne attı. Gözlerini kapatıp bekledi. Haydar'ın kalbi yine hızlanmıştı.

"Ramazan geldi."

Haydar'ın kısık sesiyle başını kaldırdı. "Oruç tutacağız!" dedi neşeli sesle. Haydar başını ağır ağır salladı. "İlk sahura da bugün kalkıyoruz."

"Sahura kadar sohbet edelim mi kocacığım?"

Haydar derin bir nefes aldı. "Edelim karıcığım, edelim."

"Karıcığım ne ya! Deme öyle."

"Tamam, ne diyeyim?"

"Onu da ben mi söyleyeyim?"

"Tamam güzelim, tamam canım, tamam hayatım. Söyleme, ben bulurum."

Name gülümseyip Haydar'ın yanağına uzandı. Art arda öpücükler kondurup "Canım eşim." dedi.

"Böyle mi konuşacağız Name?"

Name, Haydar'ın yanağının dibinden ayrılmazken "Odunsun Haydar, kütüksün hatta!" dedi. Sertçe bir kez daha öpüp geri çekildi.

"Eyvallah."

"Eyvallahına... Neyse, anlat bakalım Haydar'ım."

"Sendeki bu genişlik uzayda yok Name."

"Ben de çok severim müzik dinlemeyi. Sen hangi tür seversin?"

Name'nin kendisine yanıt vermeyip başka yerden konuşmasıyla sabır çekti. Biraz doğrulup arkasına yaslandı. "Benim dinlediklerimi dinlemezsin sen."

"Hadi hadi, ben her türden dinlerim."

"Eski müziklerden."

"Dinlerim."

"İyi."

"Of Haydar ya! Git, uyucam ben!"

Haydar'a arkasını dönüp gözlerini kapattı. Haydar'ın, kolunu kendisine sarmasıyla döndü. Sırt üstü yatarken başını Haydar'a çevirdi. Haydar "Ben seni doğru yola götürmek isterken sen beni bozuyorsun." dedi.

"Doğru yola götürmek derken?"

"Hak yolu. En Güzelin yolu."

Name gülümseyip "Ben zaten biliyorum ki o yolu." dedi.

"Neden o yolda ilerlemiyorsun o zaman? Neden dininin buyruklarını yerine getirmiyorsun?"

Oğuzun Namesi #F#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin