"Yakaladım seni."
Haydar, Name'nin belinden tutup kendine döndürdü. Name, kendisinden kaçıyordu. Sahurdan önceki sorusuna cevap alamamıştı.
Şimdi de Haydar'ın anneannesindeydiler. Sabah gelmişlerdi ve iftarlarını da yapmışlardı. Anneannesi ve dedesi uyuyordu.
"Haydar, bıraksana. Bak nenengil uyanacak."
"Uyanmaz onlar. Sen neden benden kaçıyorsun?"
"Kaçmıyorum," deyip Haydar'ın elini itmeye çalıştı. "Çekil de odaya gideyim."
"Gidelim." diyen Haydar, Name'yi kucağına alıp kalacakları odaya girdi. Name kutu bebek gibi olanları izliyordu.
Haydar, Name'yi yatağa yatırıp yanına da kendini attı. Yüzüstü uzanırken kolunu da Name'nin beline attı.
"Haydar ya!"
"Efendim?"
"Böyle öpemiyorum seni."
Haydar sırt üstü dönüp Name'ye baktı. "Şimdi öpebilirsin."
"Sen de dünden razıymışsın."
"Tabi."
Haydar'ın güldüğünü görünce Name de güldü. Uzanıp yanağından öptü. Yine, yine ve yine...
Haydar, kollarını Name'nin beline sarmıştı. Kendisine doğru çekmiş ve yüzünü öpmesini kolaylaştırmıştı.
"Seviyorsun sen de hee."
"Neyi seviyorum?"
"Seni öpmemi."
Name, Haydar'ın yanağını yine öptü. Haydar gözlerini kapatmış anın tadını çıkarıyordu.
"Seviyorum, gittikçe hoşuma gidiyor öpmen." dedi. Diğer yanağını çevirip "Biraz da bu tarafı öp." dedi. Name gülüp öpmeye başladı.
"Yalnız Oğuz Bey, ben de isterim."
"Sen iste yeter ama biraz daha."
"Şımarık kocam benim."
Haydar gülümsemekle yetindi. Name art arda öpücüklerini konduruyordu. Neden daha önce karşılaşmadıklarını düşündü. En hayırlısı böyleymiş demek ki, dedi kendi kendine.
Gözünü açıp Name'yi sırt üstü yatırdı. Yanağına uzanıp öptü. "Şimdi konumuza gelelim. Neden kaçıyorsun?"
"Ama bir kere öptün." dediğinde Haydar bir kez daha öptü. Ardından birkaç kez daha...
"Hadi."
"Ne hadi?"
"Sen benimle oyun mu oynuyorsun?"
"Yo."
"Peki," deyip Name'nin yanına uzandı. "Ne oldu şimdi?" diye sordu Name. "Kaçasım geldi kaçtım, Allah Allah ya!"
***
Name ve Haydar dört gün boyunca büyüklerinin yanında durmuşlardı. Bir gün de Haydar'ın evinde kalacaklardı. Name'nin anneannesinin evinden çıkıp yola koyuldular. Bir buçuk saatlik bir yol vardı önlerinde.
Name eğlenmek için bir şarkı arıyordu. Hadise'den Prenses açıp sesi de fulledi. Tabi Haydar çok yüksek olduğunu iddia ederek kıstı.
Name video açıp şarkıyı söylemeye başladı. Haydar'ın telefonunu alıp mikrofon yerine kullandı. Telefonu Haydar'a uzattı.
"Hadi Oğuz ya!"
"Hayır Name, sen güzel söylüyorsun. Devam et."
Name şarkıyı değiştirme kararı aldı. 'Aklımı Kaçırdım'ı açıp telefonu uzattı.
"Aklımı kaçırdım senle güzelim." dedi Haydar. Diğer sözleri söylememesiyle Name "Ne kadar da şanslıyım." dedi gülerek.
Şarkılar ve yollar akıp giderken ikisi de gülüyordu. Haydar'ın evine geldiklerinde çantalarını alıp apartmana girdiler.
Evine de girdiklerinde "Evine ikinci defa hoşgeldin Name." dedi Haydar. Name 'evine' demesiyle gülümsedi. "Hoşbuldum." deyip girdi.
"Ben bir duş alacağım, istersen sen de al."
"Olur."
"Sen yatak odasında rahatça takıl. Ben de misafir banyosunu kullanırım." dedi Haydar. Birlikte yatak odalarına girdiklerinde Haydar dolaptan kendine kıyafet aldı. "Hilal'den kalma kıyafet olacak. Temiz." diyerek Name'ye döndü.
"Yok, başkalarının kıyafetlerini giymeyi sevmiyorum."
"Peki. Ben çıktım."
"Hıhım." deyip arkasından gülerek baktı. Eşofman ve Haydar'ın 'koy' deyip hiç giymediği crop'unu çıkardı. Elbette onu giyecekti.
Hızlı bir duştan sonra giyinip odadan çıktı. Yatak odasından çıkıp bir yan odaya girdi. Boştu, sadece bir halı ve tek kişilik yatak vardı. Oradan da çıkıp diğer odaya girdi. Burada hiç ama hiç bir şey yoktu. Çıkıp salona girdi. Kahverengi, rahat görünen kanepeler ve kenarda sehpa takımı vardı. Televizyon duvara asılmış altında da bir TV ünitesi vardı. Yerden tavana kadar yükselen pencerenin önü açıktı ve odaya ferahlık kazandırmıştı.
Çıkıp mutfağa girdi. Krem ve siyah dolaplar vardı. Mutfağın büyüklüğü hoşuna gitmişti. Elbette çoğu kadın gibi evde en sevdiği yer mutfaktı. Yemek yapmayı, özellikle tatlı pasta türleri yapmayı çok seviyordu. Arkasından Haydar'ın gelmesiyle ona döndü.
"Niye atletle geziyorsun?" demesiyle kahkaha attı.
"Bu crop!"
"Atlet."
"Crop."
"Atlet! Hatta yarım."
"Oğuz ya! Crop bu. Yakışmış mı?"
"Siyah yakışmış ama atlet bu!"
"Oğuz ya! Mis gibi crop işte."
"Atlet." deyip Name'ye bir adım attı. "Belini görüyorum Name."
"Ee?"
Haydar, Name'yi gıdıklamak için beline uzandığı an Name geri kaçtı. "Hayır," deyip bir adım daha geri gitti. "Aklından bile geçirme."
"Üstünü değiştir o zaman."
Name'nin aklına Haydar'ın dolabı geldi. Hemen başını sallayıp yanından sıyrılıp gitti. Yatak odasına girip Haydar'ın dolabını açtı. Siyah düz bir tişört bulup üstünden giydi. Kendisine oldukça bol ve uzun gelmişti. Aynaya baktığında kendisine yakıştırmıştı.
Mutfağa gittiğinde Haydar'ın çay koyduğunu gördü. "Yakışmış mı Oğuz?" dediğinde Haydar'ın bakışlarını kendisine döndü. Üstünü süzdüğünde gülerek "Başkalarının kıyafetini giymeyi sevmiyordun?" dedi sorar gibi.
Name, Haydar'a yaklaşıp "Başkalarının değil, eşimin bu." dedi. Boynuna kollarını dolandığına Haydar da beline sarılmıştı. Haydar kollarını sıkıp "Çok yakışmış." dedi. Name de sıkıp Haydar'ın boynunu öptü. Günlerdir yaptığı gibi onun kokusunu içine çekti. Bunun Haydar'ın hoşuna gittiğini de fark etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oğuzun Namesi #F#
Short Story*Kitap Kapağı *-* @Rahimemine *Kafa dağıtmak için yazıyorum..! *Wattpadde 'Oğuzun Namesi' adlı ilk kurgudur. "NAME." Dışarıdan gelen sesle bağırmak istedi. Kim olduğunu çıkaramamıştı ama önemli de değildi. Camdan dışarı bakmaya çalışıyordu ama yan...