9

319 12 2
                                    

Tekrar uyarı: Kitapta kötü alışkanlıklar, küfürler vardır.

***

"Ne ayrılması Kerime? Ne saçmalıyorsun sen?"

Name Nur, Haydar, Hilal ve Kerime... Dördü birlikte apartmanın damına çıkmışlardı. Yere serilen minderlerde oturuyorlardı.

"Kavga ettik."

"DÜĞÜN ARİFESİNDE Mİ!?"

Kerime, Name'nin bağırmasıyla irkildi. "Ne bağırıyorsun be? Ödüm koptu!"

"Sen delirmişsin. Kızım siz liseden beri birliktesiniz."

"Öf sus be! Bir şaka yapalım dedik ağzımıza ettin."

Name şaşkınlıkla baktı. Kerime bayağı ciddiydi. "Şakaydı yani." dediğinde Kerime usulca başını salladı. "Senin şakanı seveyim Kerime!"

"Tamam tamam kes."

"Allah'ım, sen bana sabır ver."

"Amin."

Kerime, Name'ye bakıp Hilal'e döndü. Haydar ve Hilal başından beri ikiliyi şaşkın gözlerle izliyordu.

"Sen, Haydar'ın kardeşi misin?"

"Evet."

"Ailen seni ne zaman evlendiriyor?"

"Niye herkes evlilik konusu açıyor ya? Evlenmiyom ben!"

"Tabi efendim."

Name arkasındaki duvara yaslandı. Başını da yaslayıp gözünü kapattı. Uzun bir uykuya dalmak istiyordu. Yorulmuştu artık.

"Neyse neyse, düğünde ne giyeceksin?"

"Bilmiyorum."

"Annemler dini nikahı bu akşam yapmaya karar verdi." diye ortaya bombayı attı Hilal.

"Bu akşam mı? Name senin elbisen yok!"

"Ama-"

"Kalk kız! Elbise almamız lazım."

Kerime ayağa kalkınca Hilal de kalktı. "Doğru, hadi gidelim."

Name ve Haydar otururken Hilal ve Kerime ayakta heyecanla bekliyordu. Sadece bekleseler iyi, bir yandan da konuşuyorlardı.

"Beyaz tüllü bir elbise güzel olur." dedi Hilal.

"Hayır hayır. Saten elbiseler daha güzel." diye karşı çıktı Kerime.

"Hayır, baksana Name'ye! Kesinlikle tül daha iyi!"

"Saten!"

"Ne abarttınız ya." dedi Name. Sakince ayağa kalkıp "Hadi ne alıyorsak alalım." diye devam etti.

"Sanki ben evleniyorum. Şundaki rahatlığa bak!"

"Haklısın Hilal. Name'nin bu vurdumduymazlığı hiç iyi değil."

***

Dini nikah için Haydar ve Name yan yana oturtulmuş, imam bekleniyordu. Name parmaklarıyla dizine vururken Haydar "Neden streslisin?" diye sordu. Name biri duydu mu diye etrafına baktığında herkesin işinde gücünde olduğunu gördü.

"Stresli değilim." diye yalana başvurdu.

"Yalan söyleyeceğin son kişiyim."

"Söylemiyorum."

"Söylüyorsun, ve bu benim canımı sıkıyor."

"Ee?"

"Birazdan eşim olacaksın."

"Eeee?"

"Name, yalan söyleme. Başka bir şey istemiyorum."

"Tamam."

Kapı çaldığında Hilal gidip açmıştı. Karşısında orta yaşlarını geçmiş, yaşlı denebilecek bir adam ve yanında genç bir adam vardı.

"Buyrun."

"İmam nikahı burada mı kıyılacak?" diye sordu genç adam. Hilal'e hiç bakmıyordu. Hilal de ona bakmıyordu.

"Evet."

İmam ve genç adam içeri geçtiğinde bir hoşgeldin faslı oluştu. Name iyice gerilirken "Stres yapma." diye fısıldadı Haydar.

"Kolaysa sen yapma."

"Yapmıyorum."

"E tabi. Sen bayağı yaşlısın, taş devrinden kalmışsın belli ki. Duygu nedir biliyor musun? Neyse, öğreteceğiz mecbur."

İmam, Name'yi görünce "Sen mi evleniyorsun kızım?" dedi. Kahkaha da atınca Name "Aşk olsun hocam. Evlenemez miyim?" dedi.

"Öyle demedim kızım. Daha düne kadar ortalığı birbirine katıyordun. Hiç aklıma gelmezdi evleneceğin."

Name de gülüp "Merak etmeyin hocam yine dağıtırım." dedi.

"Aman diyeyim Name!"

Hilal, imamı anlamıştı ama genç adamın niye geldiğini anlamamıştı. Ona göz ucuyla bakınca bayağı boylu poslu olduğunu gördü. Genç adama bakarken onun da kendisine dönmesiyle anlık göz göze geldiler. Hilal hemen başını çevirdi. Yakalanmanın verdiği utançla kızardı. Tekrar baktığında adamın da ona dönük olduğunu gördü. Gözlerini kaçırıp annesinin yanına doğru kaydı. Adam, bu hareketle gülümserken Hilal'in dikkatini çekmişti. Hilal adamın gamzesine bakıp içinden 'Belediye çukuru mübarek.' dedi.

Acaba Name Nur tanıyor muydu ki?

Oğuzun Namesi #F#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin