Bu ilk yazdığım en eski kitaplarımdan biridir. Eğer şahsıma küfür ederseniz engellerim. Lütfen saygı çerçevesinden çıkmayalım. Teşekkürler
Kitabımı sesli olarakta dinleyebilirsiniz⤵⤵⤵⤵
https://youtu.be/1vbI880VLck?si=vn4lteYOQaPo3TYk
♡♡♡
“Hayır istemiyorum! Anlamıyor musunuz? İstemiyorum! Asla! Asla sizin istediğinizi yapmam!”
Küçük kız tokat atıldığı yanağına dokunuyordu. Esmer teni kırmızıya dönüşmüştü. Dudağının kenarında birkaç damla kan oluşmuştu. Artık aynı kelimeleri tekrarlamaktan yorulmuştu. Küçük narin bünyesi bitap düşmüştü. Ne kadar bağırırsa bağırsın, çığlık atsın onu duyan yoktu. Dünya sanki onun sesine kulaklarını tıkamıştı.
Korkuyordu.
Ayakları titriyordu. Durmakta zorluk çekiyordu. Daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu.
Üstelik Amcası ona öfkeyle bakmaya devam ediyordu. Bakışlarında ki kararlılık onun daha da korkmasına neden oluyordu. O sert bakışlar hiç yumuşayacağa benzemiyordu çünkü. Avını gözlerine kestirmiş bir kartal misali bakıyordu sanki ona. Ama o av olmak istemiyordu…
Kaderin boynuna doladığı kanlı pençelerinde can çekişmek istemiyordu.
“Amca! İstemiyorum! Lütfen! Yalvarırım anlayın beni! Gitmek istemiyorum! İstemiyorum!” diye tekrar, tekrar bağırdı. Belki katılaşmış yüreği insafa gelirdi onun bu çaresiz yakarışlarına karşı. Yanaklarından akan damla damla yaş bir fayda etmiyordu ama. Bu yalvarışları da faydasızdı. Ne yaparsa yapsın amcası verdiği kararından geri dönmeyecekti. Bunu o küçücük aklı da yüreği de anlıyordu.
Sudan çıkmış bir balık gibi çaresizdi. Bir damla suya muhtaçtı ama derdine ilaç olacak deniz çoktan kurumuştu.
“Hayır! Olmaz! İzin vermem asla!” diye bağırdı küçük kızın zavallı annesi “Lütfen yalvarırım ağam… Bundan başka bir çare olmalı! O daha çok küçük… O daha bir çocuk!” zavallı anne ağlamak yüzünden halsiz düşmüştü, boğazı kurumuştu, sesi çatallaşmıştı. Kendi hıçkırıklarına boğuluyordu. Güçsüz çıkan sesiyle kendi yavrusunu korumaya çalışıyordu bu zalim insanlardan. Her ana yüreğinin yapacağı gibi kendini kor ateşlere atmaya razıydı yeter ki evladı acı çekmesin. Kınalı kuzusu ağlamasın.
“Asla vermem yavrumu! Sizde Allah korkusu yok mu? O daha bir çocuk çocuk! Nasıl böyle bir şey yapabilirsiniz?”
“Yeter!” diye bağırdı yaşlı adam. Yerde ağlamakta olan kadına bakarak öfkeyle soludu “Başka yol yok! Bunu sende biliyorsun! Eğer bunu yapmazsak Cihan’ı öldürecekler! Bunu bende istemiyorum tamam mı ama başka çarem yok!”
Küçük kız ağlayan annesine sarılarak amcasına öfkeyle baktı “Asla!” dedi inlercesine “Duydunuz mu beni! Asla! Cihan’ın yaptığı hata için ben kurban gitmem! Asla! Eğer babam hayatta olsaydı buna asla izin vermezdi!” Küçük kızın amcası artık daha fazla dayanamamıştı.
Yeğeninin kolundan hoyratça yakalayarak kendine doğru çekerek “Bu kadar maskaralık yeter!” diye bağırdı yüzüne doğru acımasızca. O sırada küçük oğlu Mert babasının kolundan tutmaya çalıştı. Babasının zalimce hareketleri onun kalbinin sızlamasına, Melek’in karşında utanmasına neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
ChickLitHikayeden kesit: Melek dehşete düşmüştü. Kocası onu takip ettiriyordu... Bu... iğrençti! Korkutucuydu. Saplantılı, takıntılı bir adam gibi onu takip mi ettiriyordu? "Beni takip mi ettiriyorsun?" diye sordu. "Onunla ne zamandan beri birliktesin?" ...