43. bölüm

28.4K 1.2K 180
                                    

Melek bu gün evden habersiz böyle gizlice havalimanına gelmeyi pek doğru bulmuyordu. Ama Mert'e söz vermişti. Her nasılsa bir hafta önce karşılaştığı Mert tekrar Almanya'ya geri dönüyordu.

Dün sırf Melek'le tekrar vedalaşabilmek için Mert Şanlıurfa'ya gelmişti. Ancak ailesinin yanına inadından gitmemişti.

Genç kadın dün ne kadar ısrar etsede Mert ailesiyle bir daha eskisi gibi olamayacağını açık bir dille söylemişti. En azından şimdilik. Hala zamana ihtiyacı vardı. Berdel diye, töre diye küçük bir çocuğun hayatını mahvedebilen bir ailesi varken kendi hayatını onlara nasıl inansın. Töre diye herkesin canını hiçe sayabilecek bir topluma uyum sağlayan ailesinin bir parçası olmak istemiyordu Mert. Belki ara sıra gelir ziyaret ederdi annesini. Ancak bundan fazlasını ailesi beklemese iyi ederdi.

Babası Kudret ağa Melek'i paçavra gibi attıktan sonra her şey değişmişti. O gün büyük oğlunu olmasa da küçük oğlunu kaybetmişti babası.

"En azından anneni görmeliydin. Yüzünü görmeyi hak ediyordu kadıncağız" dedi Melek birazdan uçağa binecek adama bakarak.

Mert yarım ağız gülümsedi "Ara sıra telefonda arıyorum Melek. Cihan oğlu yanında annemin. Pek bana hasret kalmıyordu böylece."

"Ağabeyini mi kıskandın şu an?"

"Nesini kıskanacağım ya Allah'ın çirkinini! Bulmuş zaten kendisi gibi bir musibeti! Yenge diye başımıza getirdiği kadına bak!" Mert hemen cebinden telefonunu çıkartarak genç kadına bir fotoğraf gösterdi "Bunu geçenlerde halam gönderdi. O da Neriman'dan hiç hoşlanmıyormuş. Baksana fotoğrafa yahu! Kadının bakışları cin gibi! Cihan'ı elinde oyuncak ediyormuş!"

Melek gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdı. Yavaşça başını salladı önce "İnsanların arkasından gıybetini yapmak hiç hoş değil koca oğlan" dedi olgun bir kadınmış gibi.

Mert bir kaşını alayla kaldırarak "Bana diyene bak!" dedi "Dün bütün gün kocasını şikayet eden sen değilsin sanki!"

"Aaa üstüme iyilik sağlık! Ben ne demişim ki?"

"Önce horluyor dedin, sonra huysuz dedin, öküz dedin. Neymiş efendim fazla kıskançmış, romantik hareketler artık yapmıyormuş. Seninle oturup sohbet etmiyormuş. Sanırım sonlarda banyoda yapmıyor dedin galiba... pek hatırlamıyorum... ay!"

O an Melek utançla Mert'in kolunu sertçe çimdikleyerek şaplak atmıştı. Mert'in sözünü yarıda keserek "Yok öyle bir şey! Edepsiz! Nasıl evli bir kadının yanında böyle konuşabilirsin! Utanmaz arlanmaz adam!"

Mert acıyan kolunu ovalayarak "Ne dedim ya ben! Allah Allah! Söyleyen kendisi biz hatırlatınca edepsiz oluyoruz!" diye dudak büktü "Elinde ne kadar ağırmış ya! Hala acıyor! Kocan sana nasıl dayanıyor yahu? Kavga etseniz bir yumrukta anında nakavt! Valla bu berdel bahanesi olmasaydı evde kalırdın sen cidden! Senin gibi she hulk'ı o adama kakalamışızda haberimiz yokmuş!"

"Kocam olacak aptal benden iyisini gündüz eli fenerli arasa bulamazdı!"

"Bak sen özgüvende tavan! Yürü be Melek kim tutar seni!" Mert küçük bir kahkaha attı eğlenerek sonrada biraz hüzünle gülümseyerek aniden kuzenine sarıldı "Senin o adamla mutlu olduğuna sevindim kardeşim" dedi saçlarını okşarken "Buradan gittiğimde gözüm arkada kalmayacak artık."

Melek ağabeyi bildiği kuzenine sarılırken "Seni onunla görüştürmek istemiştim. Niye hayır dedin ki zaten" diye sitem etti.

"Benim burada olduğunu kimsenin bilmesini istemiyorum Melek. Senide zor durumda bırakıyorum farkındayım. Kusura bakma bu yüzden" diye ondan ayrıldı Mert. Bir elini Melek'in yanağına koyarak yavaşça okşadı "İnşallah hep mutlu olursun güzelim."

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin