Kız “Çok çok özür dilerim tekrardan. Lütfen telefonun parasını ödememe izin verin” diye tekrar ısrar etmeye başlayınca, adam sinirlenerek “Gerek yok dedim ya!” diye arkasına dönünce bir an nutku tutuldu.
Kocaman mavimsi yeşil renkteki ela gözleri, yay gibi kıvrılmış olan o gür kirpikleri... Estetik ameliyatından çıkmış gibi görünen sivri uçlu mükemmel burnu ve o güzel dolgun şahane dudaklarıyla çok güzel bir kız duruyordu karşısında.
Adam şaşırıp kalmıştı. Sanki ilk defa bir kadın görmüş tecrübesiz erkekler gibi olmuştu şu an. Söyleyeceği kelimeleri unutmuştu. Aklı onu terk etmişti sanki.
“Beyefendi? Beni dinliyor musunuz? Bakın benim acelem var. İzin verirseniz telefonunuzun karşılığı neyse ödeyeyim,” kız tekrar konuşmuştu.
O sırada esen hafif rüzgar bir tutam saçını harekete geçirmişti. Dudaklarını ve sol yanağını kapatan güzel kahverengi saçları adamda o saçlara dokunma hissi yaratmıştı bir an. O saçları eliyle kızın kulağının arkasına atmak gibi saçma sapan düşünceler aklına gelmeye başlamıştı.
“Beyefendi..?”
“Evet... sizi dinliyorum,” sonunda kızın sesini duyan adam kendine gelebilmişti “Hayır lüzum yok. Sizin gibi güzel bir bayandan telefonun parasını alacak değilim.”
Kaşlarını çattı genç kız. Adamın bir anda gülümseyerek konuşması hoşuna gitmemişti “Peki o zaman siz öyle diyorsanız. Tekrar özür dilerim,” diye tam gideceği sırada adam bir adımda önüne geçti.
“Nereye böyle?”
Genç kız iki adım geriye gitti. Neler oluyordu böyle?
“Evime çekilirseniz. Acelem var çünkü!”
“Ben bırakayım. Arabam şurada,” diye teklifte bulundu adam.
“Lüzum yok! Evim sokağın sonunda zaten. Şimdi izin verirseniz..” tam yine çekip gideceği sırada onu durmuştu genç adam. Bu kez genç kız baya öfkelenmişti. Öfkeden gözleri parıldamıştı. Bu bakışlar genç adam için daha da seksi gelmişti.
“Telefonumu parçaladınız. Ama ben gene de sizi evinize bırakmayı teklif ediyorum. Ve siz beni kabaca reddediyorsunuz,” dedi tehlikeli bir gülümsemeyle “Bu sizce de kaba bir hareket değil mi?”
Genç kız sonunda bu adamın derdini anlamıştı. Bütün erkekler aynıydı zaten. Karşısındaki adam ne kadar yakışıklı ve cezbedici bir adam olsada onunda bakışlarındaki ifade diğer erkeklerdeki ifade ile aynıydı.
Melek adamı iyice süzdü. Kendinden emin bir adama benziyordu karşısındaki. Hele o keskin bakışları onun kolay kolay vazgeçmeyen bir adam olduğunu kolaylıkla vurguluyordu. Bu yüzden en akla yatkın yöntemi kullanmaya karar verdi. Genç kız sağ elini kaldırarak nişan parmağındaki nişan yüzüğünü gösterdi.
“Nişanlıyım beyefendi!” Bu ondan uzak durması gerektiğini açık bir dille anlatıyordu “Yani bu istasyonda inemezsiniz!”
Adam oldukça rahat bir tavırla parmağında ki yüzüğe bakarak “Ama evli değilsiniz” dedi, içinden de demek ki kız zoru oynamak istiyor diye geçirmişti.
“Ama evleneceğim!”
“Kesin diye bir şey yok.”
“Bu sizi hiç ilgilendirmez!”
“Doğruları söylemem hoşunuza gitmedi sanırım,” adam acımasızca gülümsemişti. Gülümsemesi sert yüz ifadesini bir gram yumuşatmamıştı aslında.
Melek “Doğru olduğunu kim söyledi!” diye karşı çıkınca adam “O zaman bu kadar sinirlenmemeniz gerekirdi hanımefendi,” dedi “Sonuçta eğer evliliğiniz kesin olsaydı böyle tepki vermezdiniz.”
Adamın küstah ve pişkin tavırları Melek’in daha da öfkelenmesine neden olmuştu. Kendini ne sanıyordu ki bu çatlak herif!
“Benimkisi kesin! Eninde sonunda hatta kıyamet kopsa bile benim sonunda evleneceğim kişi o adam! Nişanlım! Şimdi bağırmaya başlamadan çekilin önümden!”
Genç kız topuklu ayakkabılarını yere vura vura çekip gitmişti. Adamdan bir cevap beklemiyordu. Sesinden ne kadar ciddi olduğunu anlamak mümkündü.
Arkasından diğer erkekler gibi ona hayranlıkla bakmakta olan genç adam ise güldü.
“Demek kıyamet kopsa da nişanlın olan adamla evleneceksin ha seni afet?” diye ellerini ceplerine attı. Sonra da yorgun adımlarla arkada duran siyah arabasına yol aldı.
Genç adam baya şaşırmıştı aslında. Bir kadın kolay kolay reddetmezdi onu. Yakışıklı ve çekici bir adamdı. Kadınlar üzerinde cezbedici baskısı vardı. Ama nedense o genç kızda bu işe yaramışa benzemiyordu.
“Hayret,” dedi adam tekrar gülerek “Nişanlısını baya çok seviyor olmalı. Ya da baya yakışıklı bir adam olmalı beni fark etmediyse!”
Arabasına atlayınca bu gün gene eve gitmemeye karar verdi. Bir haftadır her seferinde bu sokağa kadar geliyor sonra da vazgeçip tekrar geri dönüyordu.
Kaç sene olmuştu burayı terk edeli. Ailesini gerçekten özlemişti.
###
Burada belirteyim Melek kapanmıyor. Sadece ara sıra başına şal atarlar ya... Onu yapıyor. Tülbent diyorsunuz siz sanırım. Ben pek bu kültürü bilmiyorumda okurlar 🙁
Google üzerinden araştırma yaparak yazıyorum. Bu yüzden kusuruma bakmayın lütfen...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
ChickLitHikayeden kesit: Melek dehşete düşmüştü. Kocası onu takip ettiriyordu... Bu... iğrençti! Korkutucuydu. Saplantılı, takıntılı bir adam gibi onu takip mi ettiriyordu? "Beni takip mi ettiriyorsun?" diye sordu. "Onunla ne zamandan beri birliktesin?" ...