“Kendini hazırlasan iyi edersin Melek!” genç adamın sesi fısıltılar eşliğinde çıkmıştı. Gözlerini tehlikeli bir vahşilik ele geçirmişti. Bir kolu yavaşça kızın ince belini sardı, kendisine hoyratça çekerek kızın ince bedenini kendi iri cüssesine adeta yapıştırarak son sözlerini söyledi: “On beş gün sonra benim nikâhlı karım olacaksın!”
“N-ne?”
***
Melek hala olanlara inanamıyordu. Bu gerçekten gerçek olamazdı. Bunun olacağını sanmıyordu… Yani aslında sanıyordu elbet ama… Bu kadar çabuk beklemiyordu. O adam, Batuhan kabul etmişti. Onunla evlenmeyi kabul etmişti! Buna inanamıyordu! Ve artık yarın evleniyordu!
“Allah’ım sen bana yardım et ben ne yapacağım!” korkuyla yatağında tek başına oturuyordu Melek. Aklına bin türlü düşünce dolup taşıyordu. Bütün bedenini bir korku sarıp sarmalamıştı. Züleyha’nın nişanı hızla gelip çatmıştı. O gün çok eğlenceli geçmişti tabii Melek için değil. O gün çoğu güçlü aşiret ağaları gelmişti. Ve Batuhan Bozdağ evleneceğini duyurmuştu! Buna hala inanamıyordu!
Adamın kafasına saksı mı düşmüştü ne? Birden bir yüz seksen derece değişmişti. Onunla evlenmeyi kafasına koymuş gibi davranıyordu. Bir daha evlenene kadar dışarıya adım atmasını bile yasaklamıştı beyefendi! Oh ne güzel! Oysa neredeyse kaç gündür doğru dürüst evine bile gelmiyordu.
En son alış merkezinde ki o halleri bütün aşiretin diline düşmüştü. Onların hemen evlenmeleri daha doğru görülmüştü. Bu yüzden yarın konakta bir düğün olacaktı. Egemen ailesinin fertleri de evliliğe katılacaktı. Aradan onca sene geçmişti. Arada artık ne küskünlük vardı ne de dargınlık.
Cihan ve Neriman’ın çocukları olunca iki tarafta yumuşamıştı. Olan sadece Melek’e oluyordu. Evet, doğru o kabul etmişti bu evliliği. Yıllar önce kabul etmişti üstelik. Hatta Batuhan gelip onunla evlenmek istemediğini söylediğinde buna üzülüp onun düşüncesini değiştirmeye bile çalışmıştı. Fakat şimdi… İşte istediği oluyordu. Yarın Batuhan Bozdağ ile, yıllarca beklediği nişanlısı ile evlenecekti ama bundan mutlu muydu bilemiyordu. Kabul etmeliydi ki o Batuhan Bozdağ’a aşık değildi. Ona karşı sempati duyuyordu elbet. İyi, hoş ve yakışıklı adamdı ancak… Ona karşı hiçbir duygusu olmayan bir adamın karısı olmak ne kadar doğruydu? Ya da nankörlük ediyordu. Kendisine anlam veremiyordu. Başta Batuhan’ın onu Serhat ile evlendirmeye çalışmasına kızmıştı. Her ne kadar Serhat ile evlenmeyi istemese de o adamın ona karşı bir şey hissetmesi onun bu evliliğe sonunda sıcak bakmasını sağlayabilirdi.
Sevdiğini değil seni seveni seçecektin bu dünyada.
Ancak öyle mutlu olunurdu. Sevgi zamanla oluşurdu, yeşerir hemen can bulurdu. O sevginin fidanını kalbine ekecek kişi seni seven insandı. Bu yüzden insan kendisini seveni sevmeye çalışmalıydı.
O yüzden Serhat… Belki o kadar da kötü bir eş olmazdı. Ancak şimdi Batuhan ile evleniyordu. Ve biliyordu ki o adam ona aşık değildi. Neden birden onunla evlenmek istedi bunu bile pek anlayabilmiş değildi doğrusu Melek. Adam birden delirdi mi ne anlamıyordu ki? Sırtını yatakla buluşturdu Melek. Tavana bakıyordu. Batuhan Bozdağ’ı sevmiyordu. O da onu sevmiyordu. Ama gene de evleniyordular. Bir boşluğa düşmüştü. Bari en azından o adam ondan birazcık da olsa hoşlansaydı. Belki o zaman içinde bu garip huzursuzluk olmazdı. Ondan hoşlanan bir adamla evleneceğini bildiği için biraz mutlu hissederdi.
Of bilmiyordu işte! İçinde ki bu anlamsız sıkıntıya bir çare bulamıyordu. Kendi düşüncelerine o kadar dalmıştı ki kapının çalındığını sonradan fark etti. İçeriye Ayşe girmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
ChickLitHikayeden kesit: Melek dehşete düşmüştü. Kocası onu takip ettiriyordu... Bu... iğrençti! Korkutucuydu. Saplantılı, takıntılı bir adam gibi onu takip mi ettiriyordu? "Beni takip mi ettiriyorsun?" diye sordu. "Onunla ne zamandan beri birliktesin?" ...