Melek gülümseyerek önünde ki bardağında bir yudum su içti bu kez “Ee? Hikayenin devamı..? Neden bir anda bu kadar değiştin? Şımarık bir zengin bebesiyken bilge sahibi ağırbaşlı bir ağa mı olayım dedin?”
Batuhan tekrar gülümsemişti.
O sırada garson yemeklerini getirmişti. O işini bitirene kadar sessiz kaldı.“İstediğiniz başka bir şey var mı efendim?”
“Hayır teşekkürler.”
“Afiyet olsun efendim!”
Garson gittiğinde Batuhan karısına bakmayarak önünde ki az pişmiş soslu bifteğini ustalıkla küçük küçük parçalara ayırarak Melek’in önündeki tabakla yer değiştirdi.
Melek kocası bunları yaparken sessizce onu izliyordu. Bir erkeğin sahip olması tuhaf olacak şekilde ince, uzun ve biçimli parmaklarıyla çatalı ve bıçağı nasıl kullandığını izliyordu. Bir anda önüne konan tabağa şaşırarak baktı.
“Neydi bu şimdi?”
“Karıma küçük bir jest. Hadi soğutmadan yemeğini ye güzellik.”
Melek gülümsememek için alt dudağını ağzının içine yuwarlamıştı. Bir eliyle birkaç saç telini kulağının arkasına atarak etrafta onu izlemekte olan birkaç kadına bakarak sinsi bir gülümseme yolladı. Kocasının ilgisi hoşuna gitmişti. Kabul! Çok ama çoook hoşuna gitmişti.
Batuhan şimdi aynı hareketlerle kendi önünde ki bifteğini parçalıyordu. Minik karısının yüzünde oluşan mutluluğu fark etmişti elbette.
“Senin yanında bende kendimi yirmili yaşlarımda gibi hissediyorum doğrusu” dedi aniden hafif gülümsemeyle.
Melek ağzına attığı bir parça eti çiğnerken “Bu iyi bir şey mi kötü bir şey?” diye sordu.
“Bilmem. Sen söyle.”
“Hmm bir düşüneyim,” genç kadın düşünüyormuş gibi yaparak çatalının uçunu ısırıyordu “Sanırım iyi bir şey. Kim kendisini yaşlı hissetmekten hoşlanır ki!”
Batuhan yapmacık bir tavırla “Ah kalbim!” diye sol yanını tuttu “Artık bu gün kaçıncı kez yüzüme karşı yaşlı olduğum söylendi. Bu yaşlı kalbim buna ne kadar dayanır bilemiyorum.”
Melek kıkırdamıştı “Bırak saçmalamayı. Daha dul olmak istemiyorum kocacığım.”
“El insaf be hatun. Bari gönlüm için yaşlı değilsin falan der insan.”
“Yaşlı değilsin, hemde hiiiç yaşlı değilsin! Oldu mu sevgili kocacığım!” Melek kendine engel olamayarak ilk defa genç kızların yaptığı gibi küçük şirin bir bebeği sever gibi yüzünü buruşturarak önünde ki adama öpücük göndermişti “Hemende yüzünü asarmış benim koca bebeğim!”
Batuhan bir an bu harekete şaşmış kalmıştı. Ama şaşkınlığı sadece birkaç saniye sürmüştü. Birden gülerek başını iki yana salladı “Sen beni bu hareketlerinle kalpten gidirirsin!”
Genç kadında gülümsüyordu. Yemek boyunca kocasıyla sohbet etmek çok hoşuna gitmişti. Çok şey hakkında konuşmuştular. Bir ara Batuhan Londra’da nasıl işe başladığını neler yaptığını anlatmıştı. Melek ise lisede ki bazı komik olayları daha sonra üniversiteyi nasıl kazandığını birde ehliyet almak için ne kadar uğraştığını anlatmıştı. Bir keresinde elektrik direğine çarptığını bile anlatmıştı. Yemekler bitip sıra tatlıya geldiğinde Batuhan’ın telefonu çalmıştı. Genç adam sıkıntıyla masanın üzerindeki telefonun küçük mavi ekranına baktığında genç kadınında bakışları ister istemez ekrana kaymıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
ЧиклитHikayeden kesit: Melek dehşete düşmüştü. Kocası onu takip ettiriyordu... Bu... iğrençti! Korkutucuydu. Saplantılı, takıntılı bir adam gibi onu takip mi ettiriyordu? "Beni takip mi ettiriyorsun?" diye sordu. "Onunla ne zamandan beri birliktesin?" ...