10

146 21 2
                                    

Yine ormandaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yine ormandaydım. 

Bu sefer bir şelalenin yanında uyanmıştım. Etrafta uçan küçük sarı kelebekler göz kamaştırıyordu. Isla gelinceye kadar gezmeye karar verdim. Küçük şelalenin biraz ilerisinde çayırlık vardı. Çayırlığın içinde güzel koktuğuna emin olduğum bir elma ağacı vardı. Ağaç çiçek açmıştı ve küçük tomurcuklar yaprakların üzerinde toplanmıştı. 

Biraz daha ilerlediğimde ormanın derinliklerinde bir geyik ile karşılaştım. Oldukça özgüvenli bir hayvandı, benim bildiğim kadarı ile geyikler en ufak seste bile kaçıp giderdi. Bu geyik ise ayaklarımın dibine kadar girmiş gözlerimin içine bakıyordu. Bir anda içime dolan özgüven ile elimi büyük boynuzlarına götürdüm. İlk başta irkilse de bir süre sonra hareket etmeyi kesti ve bende dolambaçlı boynuzlarında ellerimi gezdirdim. Hoşuna gidiyormuş gibi duruyordu. Arkamdan gelen "Hey!" sesi ile irkilene kadar ellerimi geyiğin başından ayırmadım.

Isla gelmişti.

Geyiğe arkamı dönerek Isla'ya kocaman gülümsedim. Bu sefer üzerinde upuzun, dökümlü mavi bir elbise vardı. Peri kızı gibi görünüyordu. Elimi selamlaşmak için uzatarak "Selam." dedim. Isla elime garip bir bakış atıp beni kendine çekti ve kocaman sarıldı. İçimden 'Herkes ne kadar sarılma meraklısı, hayatımda hiç olmadığım kadar sarıldım.' diye geçirdim.

Isla sarılmayı bırakıp büyük bir heyecanla koluma girdi. "Ormanın ruhu ile tanışmışsın bakıyorum. Seni oldukça sevmiş görünüyordu." dedi kıkırdayarak. 

Başım şaşkınlıkla geyiğin olduğu tarafa döndü, gitmişti. Kalmasını ve biz eşlik etmesini beklemiyordum tabi ama içim burulmuştu. Oldukça sevecen bir hayvandı, onu sevmiştim. 

Beraber şelaleye doğru geri yürümeye başladık. Yanına ulaştığımızda daha öncesinde burada olmayan bir çardak belirmişti. Oldukça güzeldi, sarmaşıklarla ve güllerle kaplı bir çiçek bahçesi gibiydi. Isla beni elimden çekiştirerek çardağa yürüdü ve bir bebekmişçesine ilgilenerek beni oturttu. 

Karşıma geçerek oturduktan sonra yüzüme merakla bakmaya başladı. Kafamı 'Ne var?' anlamında salladım. Sonunda konuya girmeye karar vererek konuşmayı başlattı Isla.

"Ee Ava seninle konuşmuştur diye düşünüyorum. Ne hissediyorsun tüm bu olanlar hakkında?" dedi yüzündeki meraklı gülümsemeyle.

Kafamı gerginlikle önüme eğerek "Çok konuşmadık aslında. Biraz bir şeyler anlattı sonra çıkıp gitti, bir daha da onu görmedim."

Isla'nın kaşları kızgınlıkla çatıldı. "Ben onunla konuşurum görevini aksatmaması gerek." dedi. 

Panikle yerimden doğruldum. "Hayır, hayır bir sorun yok. Sadece onun çok üstüne gittim. Suçlu hissediyor anladığım kadarıyla." Söylediklerimle birlikte Isla biraz gevşedi ve arkasına yaslandı.

"Nedenlerini anlayabiliyorum." dedi başını sallayarak. "Birçok çocuğun yapamayacağı kadar büyük bir sorumluluk yükledi Yüce Eliot. Onu anlasam bile bu yaptığını onaylayacağım anlamına gelmiyor. Herkesin bu hayatta sorunları var hatta Yüce Tanrıların bile ama yapılması gereken sorumluluklardan kaçmak değil." dedi. Bu konudan sıkıldığını anlayacağım kadar derin bir iç çekti ve "Her neyse. Artık konumuza dönelim."

TutulmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin