10 Bölüm

606 14 0
                                    

İyi okumalarrr

___________________________________________

Eve geldiğimiz gibi içeri geçtik.
Herkes salonda oturmuş tü.
Akın'in yüzüne bakmadan direk boş olan iki koltuğa geçtim.

Aydın abim de döneri Egemen'e verdi.
Egemen poşeti açıp döneri görünce aydın abime baktı.

Gülümsedi.
" Teşekür ederim koçum. Aklına gelmem ne kadar iyi" diyerek hızla döneri açıp büyük bir ısırık aldı.
" Aslında ben ve Rozalin döner yemeye gitmiştik. Orada senden bahsetmiştim. Eve gelmeden önce de Rozalin demişti senin için alayım diye." Demesi ile

Egemen tam aldığı büyük ısırığı yutmak istemişti ki birden abimin dediği şeyler ile boğazında kalmış öksürmeye başladı tam benim sağ tarafımda olduğu için hızla onun için olan ayranı alıp açtım ve ona uzatım.

O hızla ayran dan içerken sakinleş miş ti.
Bana baktı.
" Yavaş ye yavaş." Dedim imalı sesimle.
Tamam ben aldırmış olabilirim.
Ne diye o kadar şaşırdı ki.
Ben kötü biri değil dim sonuçta. Ha içeri zehir kattığımı düşünüyor ise başka.

Hiç bir şey demeden yemeye devam etti.
Aydın abi de gelip yanıma oturdu.
Egemen'e bakmam ile canım yine döner çekmişti.
Acaba bir ısırık istesem verir miydi.

Dayanamayıp ona döndüm.
" Acaba bir ısırık alabilir miyim.?" Bana baktı tuhaf tuhaf.
" Benim güzel , lezzetli döner'imden mi yemek istiyor sun" gözlerimi devirdim.

" Tamam anladık. ' Hayır ' deseydin daha kolay olurdu." Yüzümü buruşturup bakarak konuşmaya başlamış tım.

Başımı tekrar öne çevirdim.
Birden beklemediğim bir şekilde bana doğru uzatınca ona baktım.

Bir ısırık aldım ve önüme döndüm.
" Rozalin" birden akın konuştu.
Fakat ne cevap verdim ne de ona baktım.
" Rozalin" dedi bir daha.
" Abicim ya sende duyuyor musun sinek mı var ki. Hayır yani kendini beğenmiş ukala, on yargılı, ve kendini Zeki zanneden ama aslında aptal olan birinden başkasını duymuyorum." Dedim normal bir tonda tutmaya çalıştım sınırlı sesim ile.

"Rozalin. Parayı Eymen saklamış bana şaka yapmak istemiş sonra da unutmuş.
Bana kırılmak ta haklı-" akın konuşurken sözünü kestim yarıda.

" Sana kırılacak kadar değerin yok senin benim gözümde." Dedim ve hemen ekledim.
" Okadar değerin olsaydı ve beni gerçekten kirsaydin emin ol ki ayağımı bile atmazdım bu eve" dedim.
Herkes bana bakıyordu.
Akın sadece beni dinliyor ve hiç Bir şey demiyor du.

Sessiz bir şekilde herkes bana bakarken umursamıyor gibi yapıp öylece tam karşımda ki poyraz'in gözlerine bakıyordum.

" İyi. Çok iyi. Zaten senden özür dilemek gibi bir derdim yok. Fakat bir insan olduğum için, küçük bir açıklamayı hak ettiğini düşünüyordum. Ama yanılmışım.
Açıklamaya falan gerek yok." Dedi akın.
O da umursamaz görünüyor du.
Ya da oda böyle yapıyor du.
Ama birinci seçenek daha mantıklı.

" Aynen gerek yok.
Ve gerekmedikçe ne ben seninle konuşurum ne de sen benim ile." Diyerek aya kalktım.

" Anne ben gidip bavulu hazırlayım." Dedim.

Aslında bavul falan yapmadım.
Büyük bir çanta alıp bir kaç parça kıyafet aldım. Bir kaç iç çamaşırı, çorap ve gerekli olan her şeyi çantaya koydum.

Yirmi dakikada her şey hazırdı.
Ama ne öğrendim biliyor musunuz.
En sevmediğim şeylerden biri erken uyanmak.
Ve biz buradan arabayla gideriz .
Ve saat sabah 5:30 ve ya 6:00 gibi.
Çok yakında olmayan bir köye gidiyorduk.
Ve ben okadar erken kalkamam ya.

Yine Baştan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin