29. Bölüm

35 3 4
                                    


Bizi Karşılayan tatlı bir kadın bizi abimin odasına kadar götürdü.
Ardından da gitti.
Kapıyı tıklatarak içeri girdim.
Kara da peşimden geldi.

" Hoş geldin güzelim." Dedi abim.
" Hoş buldum." Diyip ona sarıldım.
Abim bize içecek bir şeyler getirmesini isedi,
Çok geçmeden de bizi buraya getiren kadın Kara için kahve benim için de meyve suyu getirdi.

Oturup biraz konuştuk.
Ara sıra Rüzgar abim ve Kara birbirine laf soktu.
En sonunda eve gitmeye karar verdik.

Kara kendi evine gitti.
Ben ve abim de eve birlikte döndük.
Eve döndüğümde biraz ödevim olduğunu hatırladım ve onları yapmaya başladım.
Bir yerde takıldığım için abime sormaya gittim.

Odadan çıkıp Rüzgar abimin kapısını çaldım ses gelmeyince içeri girdim.
Abim odada yoktu ve banyodan su sesi geliyordu.
Sanırım duş alıyordu.
Yapacak bir şey yok diye düşündüm ve çıktım odadan.

Hemen diğer odaya girdim.
Akın ve çağrı oyun oynuyordu.
" Akın ödevi yaptın mı?" Diye sordum.
" Evet az önce bitmişti." Dedi oynamaya devam ederek.
" 6 Numara'da takıldım ya anlamıyorum." Dedim.
" Hep uyuyorsun ve ardından dışarı fırlatılıyorsun, tabi anlamazsın." Dedi alayla.

Gözlerimi devirdim.
" Oyun oynuyorum şu an... biraz bekle bitsin." Dedi.
" Pekala sen oynarken bende mutfaktan dondurma alayım." Dedim ve odadan çıktım.

Mutfağa gittim ve buz dolabından ilk olarak kola aldım ve birazcık içtim.
Ardından da dondurmayı çıkardım.
Üç kaşık ve masanın üstüne bıraktığım kitabı aldım.
" Ne yapıyorsun kızım?" Birden annemin sesi duyuldu.
Ona bakıp gülümsedim.
" Dondurma aldım anne." Dedi.
" Peki bu ne?"
" Fizik kitabı, ödevim vardı. Akın bana yardımcı olacak dedi çünkü bir yerde takıldım." Dedim.
Annem başını salladı.

" Ben yardım edeyim?" Arkadan gelen tanıdık sesle bir kaç saniye duraksadım.
Dönüp ona baktım. Yutkundum.
" Gerek yok." Dedim ve geçip gittim.
Onu suçlamıyordum, ama yine de bana bir kez tokadı yapıştıran ikinci kez de yapar,
Ve ben ikinci kez yıkılmak istemiyorum.

.
.

" Hadi gelin yemek hazır." Dedi annem.
" Tamam anne geliyoruz şimdi." dedi çağrı son kez kaçtığını dondurmaya batırarak.
Annem başını sallayıp çıktı.
Bende ödevi bitirip ayağa kalktım.
" Sonunda. Şimdi yemek zamanı." Dedi ve kapıya doğru koştum.
Arkamda güldüklerini duydum.
Bende hafifçe kıkırdadım.

.

Ellerimizi yıkadıktan sonra gelip oturduk.
Kara ve Egemen abim yoktu.
Yemeye başladık.
En azından diğerleri başladı.
Ben elimdeki kaşıkla yemek ile oynuyordum.
" Ne oldu?" Diye sordu birden Rüzgar abim.
Ona baktım ve " Hiç bir şey." Dedim.
Bir şey demeden yemeye devam etti.

Sadece bir kaç dakikalar ardından sesli bir şekilde kaşığını tabağa koydu.
Herkes başını kaldırıp ona baktı.
" Ne olduğunu anlat güzelim." Dedi.
" Ne oldu?" Diye sordu Akın.
" Yemeği ile oynuyor küçük hanım." Dedi abim bana bakarak.
Bende kaşığımı yavaşça tabağa bıraktım.

Parmaklarımı çatlattım.
Ve bütün gün aklımdan çıkmayan o fikri söyledim.
" Acaba... Ben lise son sınıfı yurt dışında okuyabilir miyim?" Demem ile herkes bana şaşkınlıkla baktı.
" Ne?" Herkesin ağzından aynı kelime çıktı.
" Nasıl yani Abla." Dedi Çağrı.
" Ne saçmalıyorsun sen?" Dedi Akın.

Neden herkes bana öyle bakıyor ay.
Acaba bu fikri unutup şaka yaptığımı mı söylesem.

" O neden?" Diye sordu Rüzgar abim.
Ona baktım.
" Şey düşündüm de belkide öylesi daha iyi olur." Dedim.
" Neden öyle düşündün?" Diye sordu bu sefer.
Bir şey diyemedim.
Demek istedim, ağzımı açıp kapadım sürekli.

" Bu çok fazla.." oturduğumuzdan beri ilk kez konuştu Aydın abim.
Herkes ona baktı.
" Ne?" Dedim.
" Dedim ki bu çok fazla." Dedi ve olduğu yerde ayağa kalktı.
" Beni görmek istemediğini biliyorum ama bu!" Dedi sinirle.
" Nasıl olur da herkesten uzaklaşmaya çalışıyorsun... benden uzaklaş, konuşma ve hatta gel vur... ama böyle kaçarak hiç bir şeyi değiştiremezsin!" Diye bağırdı sinirle.

" Sen.." dedim sinirle.
Ellerimle oynamaya bıraktım ve sinirle olduğum yerde ayağa kalktım.
" Sen kendini ne sanıyorsun ya?!" Diye bağırdım.
Herkes bana şaşkınlıkla baktı.

" Ya ben... Ben sırf bana Tokat attın diye kaçıyorum evet! Ama bir sor kendine kaçmam bir tek benim suçum mu!
Evet senden uzaklaşmak istiyorum, Evet Seni görmezden gelmek ve konuşmamak istiyorum!
Ama ben buradayken bu mümkün değil!" Diye bağırdım.

Başımı indirdim.
" Ben... Ben gerçekten seni görmek istemiyorum... Senden nefret ediyorum." Dedim ve hızla dışarıya koştum.
Olabildiğince hızlı koştum.
Etrafıma baktım.

Siktir ben buraya nasıl gelmişim. Hemde koşarak. Burnumu çektim.
Gözümden akan yaşları silmeye çalışsam da sürekli yenileri süzülüyordu yanaklarımdan.

Siktir çok soğuk.
Burası Egemen abimin hastanesine yakın.
Oraya doğru yurdum.
Yanımdan geçen insanlar bana dik dik bakıyordu.

Ağlayan, Dışarısı soğuk olmasına rağmen tişört ile olan, ayaklarında ayakkabı olmayan ve Deliye benzeyen birini görsem benden dik dik bakardım.

Hastaneye yetişince doktora benzeyen bir teyzeye yaklaştım.
" Pardon acaba Egemen Korkmaz'ı nerde bulabilirim?" Kadın bana dik dik baktı.
" Sen kimsin kızım?" Diye sordu.
" Şey ben Kız Kardeşiyim." Dedim bir kaç saniye bana bakıp süzdü.
" O şu an Ameliyathanede.. Çok önemli bir Ameliyat olduğu için girip ona geldiğini haber veremem gel odasında bekle." Dedi.
Başımı salladım ve onunla gittim.
Bir odaya girdik ve beni orada bıraktı.

Geçip oturdum.
Odasına göz atarken ' Egemen Korkmaz' okumam ile gülümsedim.
Ardından da daha da şaşırdım.
Olduğum yerde ayağa kalktım ve Masasın yanı başında olan küçük çekmecenin üstünde bir kaç fotoğraf vardı.

Birisi yakında çektiğimiz benim, Akın ve Egemen abimin bulunduğu fotoğraftı.
Diğerinde Çağrı yaklaşık 10 yaşındayken çekilmiş bir fotoğraf.
Diğeri de Eski bir fotoğraftı.
Aydın abim yaklaşık 2 yaşında gibi görünüyordu.
Kara ve Rüzgar abim kanepenin arkasında ayakta duruyorlardı.
İkiside hiç bir şekilde gülümsemiyordu.
Kanepede ise bir yandan Egemen abim oturuyordu ve ondan bile daha küçük olan Aydın abimi tutuyordu ki düşmesin.

Yaklaşık yirmi dakika sonra kapı açıldı ve içeri Egemen abim girdi.
Beni görmesi ile endişele ile bana yaklaştı. Sandalyesinde duran ceketi hızla alıp üstüme geçirdi.
" Sen neden bu haldesin... bu soğukta neden sadece bir tişörtle çıktın. ve , ve neden ayakkabın yok." Abim endişe etmesin diye gülümsedim.

" Sorun yok ya anlatacağım her şeyi." Dedim.
Gözlerimin içine baktı. Beni sandalyeye oturttu ve önümde diz çöktü ve kendi ayakkabılarını bana giydirmek istedi.
" Hayır ya.. ben onları giyersem sen ne giycen." Dedim.

Bana dik dik baktı bir iç çekti.
Ayağa kalktı ve " Gündüzleri pek soğuk olmaz, ama gece soğuk sayılır. Bana neden tişörtle ve ayakkabısız burda olduğunu açıklamak ister misin küçük hanım?" Diye sordu.

Sonra da onlara anlatım.
Başını sallayarak " Anladım." Dedi.
Sandalye çekip yanıma oturdu.
" Güzelim.. Birtanem benim.
Anlıyorum seni ama yine de gerçekten herkesten uzaklaşıp yurt dışına mı gitmek istiyorsun?" Dedi.

" Aslında çok düşündüm abi. Böylesi en iyisi." Dedim.
Bana baktı.
" Gitmeni istemiyorum... Gitmeni istemiyorum ama, sen istediğin sürece seni desteklerim güzelim." Dedi.
Gülümseyerek ona sarıldım.

" Pekala bekle biraz burada. Birazdan geri döneceğim, sonra da eve gideriz." Dedi Egemen abim.
Başımı tamam anlamda saladım ve beklemeye başladım.



Bitti.

En sevdiğiniz karakter kim acabaaa???


Bir sonraki bölümde görüşürüzzz 🤍

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 6 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yine Baştan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin