Kyle' dan
Herkes iyice kafayı bulmadan Dina'yla ordan sıvışmış ve başka küçük bir bara gelmiştik. Müzik alçak sesle çalıyordu ayrıca müzik elektronik de değildi. İçerisi kalabalık olmasına rağmen ter kokmuyordu ayrıca kimse avazı çıktığı kadar bağırmıyor ya da aşırı kahalar atmıyordu.
Dina'yla birlikte ahşap barın önündeki bar taburelerinde oturup biralarımızı içiyorduk. İkimiz de sahroş olacak kadar çok içmemiştik. En azından ikimiz de iki şişe birayla sahroş olan insanlardan değildik. İkimiz de sakince biralarımızı yudumlarken ben onu izliyordum. Turuncu omuzlarından dökülen saçları vardı ve kırmızı bir gözlüğü. O kadar güzel görünüyordu ki onu izlemeye hiç bir zaman doyamayacakmışım gibi hissediyordum.
Pek konuşkan bir kız değildi. Yine de onunla ilgili birkaç şey öğrenebilmiştim. Ailesiyle birlikte oturuyordu. Bir erkek kardeşi vardı. Bunun dışında ise bana o insanların arasına nasıl girdiğini anlatmıştı. Oldukça sıradan bir kız gibiydi. Benim sahip olmayı sadece hayal edebileceğim bir kız gibi.
Sesi çok nayif ve güzeldi. Adeta kadife gibi çıkıyordu. Konuşurken sesi normalden biraz daha alçak çıkıyordu. Bu da küçük bir öz güven sorunun olduğunun göstergesyidi ki benimde ondan pek farkım olduğu söylenemezdi.
Ben de Dina' ya bir şeyler anlatmıştım elbette. Yanlız yaşadığımdan bahsetmiştim ardından da resim çizdiğimden falan bahsetmiştim. Ardından dev bir sessizlik olmuş ve ben de salak gibi hastalığımdan bahsetmeye başlamıştım. Yine de konu açıldığı an pişman oldum. Bana acıdığı için benimle arkadaş olmasını istemiyordum bu yüzden atlattığımı ve şimdi iyi olduğumu söyledim.
Ardından saçma sapan şeyler konuşmaya devam ettik. Tabi onunla ilgili olan her şey onun söylediği her kelime bana ne kadar değeli olsa da o sürekli kendi lafını bölüp "Tanrım yine saçmalamaya başladım sanırım" gibi bir şey söylüyordu. Ben de her seferinde "Hayır. Seni dinlemek hoşuma gidiyor." diyor ve devam etmesini sağlıyordum. Ardından o da devam ediyordu.
Gece boyunca sohbet etmiş ve yavaş yavaş biralarımızı yudumlamıştık. Ne o çok konuşuyordu ne de ben çok fazla konuşuyordum. Sanırım ilk defa piskoloğum dışında bir kadınla sohbet ediyordum.
Gece ilerledikçe ilerledi. Saat geçtikçe geçti. Önümüzdeki biraların sayısıyla birlikte de çenelerimiz açıldıkça açıldı. Konuştukça konuştuk ve neredeyse bir gecede ikimiz de birbirimizi en az 2 yıldır tanıyormuş druma geldik. Saat sabah 07:00 da eve gitme zamanımız geldi.
İkimiz birlikte bardan çıktık ve ben onu evinin kapısına kadar bırakarak numarasını alma hakkı kazandım. Oldukça yorgundum. Eve gitmem buradan bir saatimi alacaktı. Bu yüzden ben de Simon' un evine gittim.
Eve girdiğimde ev sessizdi. Yukarıya çıkıp Simon' un odasını kontrol ettim. Oda da değildi. "Kim bilir nerede, kiminle, ne yapıyordur ?" diye düşündüm. Yine de bu konuya uzun uzun kafa yoramayacak kadar yorgundum. Odama gidip üstümdekileri çıkartıp direk yatağa girdim. Uyuya kalmam çok uzun sürmedi...
Medya da Dina var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ HASTA 1 ~
Teen FictionBazı insanlar bir gün bir çukurun içine düşerler. Karanlık ve sessiz bir çukur. Kimsesiz çırpınır. Ardından bir gün gelir ve birileri sizi oradan kurtarır. Ben de düştüm o karanlık sessiz çukura. Ardından birileri geldi ve bana yardım etti. Beni dah...