FİNAL

965 26 0
                                    

Birlikte en sona kadar yürüdük. Bir tünel vardı sonunu görmüyordum. Tamamen neon ışıklarla aydınlatılmıştı. Harika görünüyordu. Ben içeriye bakarken arkamdan bir ses duydum. Arkamdaki kapı kapanmıştı. Luna yoktu. Heycanla yürümeye başladım. Tünel oldukça uzundu. Tünelde yavaş yavaş yürürken tek bir silah sesi duydum. Ardından çığlık sesleri. Sesler gittikçe yaklaşıyordu. Ardından Dina ve Kyle' lı gördüm. Kyle yanımda durdu ve Dina ya devam etmesini söyledi. 

Ben: Kyle neler oluyor ?
Kyle: Simone burdan çıkmalıyız.
Ben: Neler oluyor dedim !
Kyle: Calvin. İçerde vuruldu. Burdan çıkmalı ve polisi aramalıyız.
Ben: NE YAŞIYOR MU ?
Kyle: Evet. Hemen çıkmalıyız.

dedi. Tünel boyunca koşmaya başladım. Kyle arkamdan geliyordu. O tarafa koşarken Evan' ı gördük. Bu sefer Evan beni tuttu.

Evan: Burdan çıkıyoruz.
Ben: Bırak beni.

dedim ve koşmaya devam ettim. İkisi de arkamdan geliyordu. Gelmelerini istemiyordum. Yine de dönüp konuşamazdım. Zamanım yoktu. Zaman olmadığını hissediyordum. Yürüyen merdiven vardı. Hızla orayı koşarak merdivenlerden çıktım. Hala arkamdan geliyorlardı. Merdivenlerden sonra bir oda vardı oldukça büyüktü. Bir bar açık büfe oldukça güzel ve büyük bir pasta. Yerde dizlerinin üzerinde oturan Calvin ve yere yığılmış olan Andrew. Ayak seslerini duyar duymaz arkasına dönen bir erkek. Sarı çenesine kadar uzanan saçları mavi ve kızarıp şişmiş gözler. Sargılı bir bilek. Yabancı olmayan bir yüz. Beğnimde yankılanan hemşirenin bu çocuğa hitap şekli. Miguel...

Çocuk hastanedekinden de kötü görüyor. Bana biraz baktıktan sonra gülümsüyor.

Miguel: Demek geldin. Ah şu güzelliğe bak. Melekler gibisin. Beyaz sana çok yakışmış Simone.

dedi. İçimi büyük bir korku kaplamıştı. Elindeki silahı kontrolsüzce sallıyordu.

Ben: Miguel' di öyle değil mi ?

dedim. Bir anda gözlerindeki dağanık ve sinirli ifadenin değiştiğini gördüm. Şansıma bu uzun sürdü.

Miguel: Adımı biliyorsun.
Ben: Elbette biliyorum. Aynı hastanedeydik.

dedim. Bu ruh hali sürecek olursa buradan canlı çıkabiliriz diye düşündüm. Ama bir anda yine eski haline döndü.

Miguel: Bir kaç fazlalık getirmişsin.

dedi ve gözünü bile kırpmadan iki el ateş etti. Biri Evan' a diğeri Kyle' ın kalbine gelmişti. Anında içimden çıkan duygu fırtınası ağzımdan ve gözlerimden bir anda boşalıverdi. Çocuk hala gülüyordu. Tamamen aklını kaçırmıştı.

Ben: SENİN DERDİN NE ?

diye bağardım. Boğazım yırtılırcasına gırtlaığım parçalanırcasına. Çocuk gülümsedi. O kadar kırık ve korkutucu bir gülümsemeydi ki. Gözleri dolmuştu.

Miguel: Bu iki piç kurusu seni benden aldılar. Şimdi de ben onlardan seni alıcam. Buraya gel.

dedi. Sesi o kadar sakin çıkıyordu ki. İnsanın içine işliyordu. Yerimde donup kalmıştım. Ağlıyordum. Donup kalmıştım.

Miguel: BURAYA GEL !

diye bağırdı. Sesi kükreme gibi çıkmıştı. Yavaşça yanına yaklaştım. Kürkreyen çocuk yok olmuş yine o korkunç uysallığı yerine gelmişti. Bana tek elini uzattı ve gülümsedi. O kadar yıpranmış görünüyordu ki. Yüzündeki gülümseme onu sadece acınası gösteriyordu. Yavaşça elimi eline uzattım. Elimi nazikçe havada kavradıktan sonra yanına çekti. Her hareketi çok zarif ve yavaştı. Beni kendine doğru çevirdikten sonra  başımın arkasına silahı dayadı. Beni kendine doğru çekti ve öptü. Ardından kesin bir ses... 

~   HASTA 1 ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin