10. Bölüm ☄️

4K 246 71
                                    

Yorumlarınızı merakla bekliyorum bebek taneleriii 💜

Bölüm 10: Onun İçin Ondan Geçmek

Karşımda gözlerini ardı ardına kırpıştırarak bana bakan kıza bakıyordum ben de dakikalardır. Ne o konuşuyordu ne de ben utangaçlığımdan sıyrılabiliyordum. Durumu kafamda bir yere oturtamıyordum; çünkü Asef fazlasıyla ağır ve oturaklı bir insandı. Onun o çapkın hâllerine ilk kez şahit olmuştum. Üstelik yaptığı kişi de bendim; bir erkek! Aslında sözlerinde abartılacak bir husus yoktu ama o bakışları, dudağının kıvrılışı öyle beni etkisi altına almıştı ki o farklılığı sezinleyebilmiştim. Ama olmazdı ki işte. O Asef'ti. Etrafındaki kız ya da erkek fark etmeksizin herkesi etkisi altına alabilecek birisiydi. Ben onun yanına bile yakışmazdım ki...

"Bera'm?" Adımı uzatarak söyleyen Bahar'a odağımı verdim. "Efendim?" Sesim mırıltıdan öteye gidememişti. "Göklerden bana bir fısıltı geliyor." Anlamazlıkla kaşlarım çatıldı. "Ne fısıltısı? Ne gökleri? Anlamadım ki." Gülecek gibi olsa da dudaklarını içe çekerek kendine birkaç saniye verdi.

"Gökler bana diyor ki; ortada çok büyük bir aşk var, yakala bırakma, üstüne düş." Zaten beynimin içinde büyük bir sis gezinirken ne demek istediğini asla anlayamıyordum. "Kim, kime aşık olmuş?" Yüzünü buruşturup göz devirdi. "Gök diyor ki; isminin baş harfi A ve B olan iki kişii arasında aşk oluşuyor." Bir an gözlerimi havaya dikip düşünmeye başladım. "Bahar'ın B'si mi?" Alnımın ortasına hafifçe vurdu.

"Ay bir de aptal aşığa dönüştün ha! Bera'nın B'si, Asef'in A'sı." Uzata uzata bir aptala anlatır gibi cümlesini kurmuştu. "Bahar, çok ayıp, çok! Ben onun evinde kalan biriyim, bu konuştuklarımızı duysa benim hakkımda kim bilir ne kadar kötü düşünür?" Umutsuz vaka olduğumu belirtircesine kafasını iki yana salladı. "Çok zekisin ama beynin böyle şeylere basmıyor aşkım."

"Nasıl şeylere?" "Ay benim safozum. Aşka gelince konu, senin beynin nanay yani. Üzülme ablan halledecek." Benden büyük olduğunu her defasında iddia etse de değildi ama sesimi çıkarmadım. Köpeğin başını sever gibi saçlarımı sevdi. "Halledeceğiz bebeğim, halledeceğiz. Ben ki aşk doktoru olarak seni doğru yola kavuşturacağım." "Aşk doktoru olarak hiç aşk yaşamaman fazla manidar." deyince göz devirdi. "Teknik direktör maçta oynamaz hayatım." dedi bilmişlikle. Lafı ağzıma bir güzel tıktığı için karşısında öylece kalakalmıştım.

"Hadi derse gidelim, önden yer kapalım da biraz da hocaların gözüne girelim." Hocaların favori öğrencilerinden biri o biri de bendim ama daha da iyi olma gibi takıntısı vardı. Zannediyordum ki bölümü ya o ya da ben birincilikle bitirecektim. Onunla derste rekabet etmek hoşuma gidiyordu. Birbirimizi hırsa getirmek de bir o kadar hoşuma gidiyordu. Aslında dersten sıkılan, sevmeyen ve her defasında çıktıktan sonra ölü gibi gezen birisi olsa da dersleri yine de iyiydi. Ben ise onun aksine zevkle derslere giriyordum. En büyük eğlencem, mutluluğum okuduğum bölümdü. Bu bölüm için ailemi karşıma alıp da Ankara'ya gelmiştim, nasıl sevmezdim ki?

Ayağa kalktığımız an yine birkaç bakış bize dönse de asla biriyle bile göz göze gelmemiştim. Oturduğumuz andan beridir bakışlar sık sık üzerimde geziniyor ve benim hakkımda konuşuyorlardı. Onlar için türü tükenmek üzere olan bir canlı izlenimi uyandırıyordum. Alay etmek de, benim hakkım da konuşmak da onların eğlencesiydi. Sohbet konuları tıkandığı an tekrardan benim konumu açar ya acırlardı ya da alay ederlerdi. Benim orada olmamı bile umursamazlardı üstelik. Etkisiz elemandan farkım yoktu gözlerinde. Görünmezlik pelerini üzerime geçirmiştim sanki.

Kantinin olduğu binadan çıktıktan hemen sonra duraksadım. "Bahar, ben su almayı unuttum. Sen git, bize yer kap ben de alıp geleyim. Sen de bir şey ister misin?" Kafasını iki yana salladı. Onun ilerleyişini biraz izledikten sonra geri döndüm.

Bera (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin