24 Temmuz 1999

1.3K 5 0
                                    

Yarın akşam Serpil' in babası bizi almaya gelecek. Bu gece son gecemiz.

Bütün gün yine yüzme ve güneşlenme ile geçti. Güneşlenirken akşama kadar 3 er duble cin tonik içtik. Akşam yemeği için buzluğumuzdan, vakumlanmış tavuğumuzu çıkardık. Bir gün daha kalsa bozulabilirdi, çünkü buzlarımız eridi sayılır. Beraber odun toplayıp güzel bir ateş yaktık. Odunlar köz haline gelince, tavuğumuzu parçalara ayırıp ızgaraya koyduk.

O an bir daha, Serpil ile ne kadar mutlu olduğumu düşündüm. Bu güne kadar bir kez bile bir konuda ters düşmemiş ve tartışmamıştık.

Yemekte rakı içtik.

Hava karardıktan sonra çadırımıza mumlarımızı yaktık ve rakıya devam ediyorduk ki, saat 21.00 gibi komşu çatırda ki kadın geldi. Bir şeyler içmek için bizi davet etti. Kabul ettik ve gittik. Hoş sohbet insanlardı. İkisi de 25 yaşındaymış. Onlar viski içiyorlardı.

Benim aklıma hazır burada iken cep telefonlarımızı şarj etmek geldi. Bunu söylediğimde, Serpil "Aaa evet. Ben gidip alayım çadırdan" dedi ve gitti. Bizim çadırımız yaklaşık 35-40 metre ileride idi. Nesrin çadırın içine girdiğinde şok oldum. Çünkü çadırın içinde ki gölgesi mum ışığı sayesinde o kadar net gözüküyordu ki, çantalardan telefonları alışı, doğrulması, şarj kablolarını alması çok net belli oluyordu.

Demek farkında olmadan her gece neler yaptığımızı seyretmişlerdi. Bir an çok utandım. Telefonlar 1 saat kadar şarj olduktan sonra çadırımıza döndük.

- Serpil sana bir şey söyleyeceğim çok şaşıracaksın
- Söyle hayatım
- Mum ışığı sayesinde bizim çadırın içinde ki her hareket çok net olarak gözüküyor
- Ciddi misin?
- Evet. Sen telefonları almaya gittiğinde şahit oldum
- Ee ne olmuş?
- Yani biz çadırda ne yaptıysak görmüşler
- Görsünler de, birbirlerini o kadar çok sevsinler :-)
- Delisin kızım sen :-)
- Biliyorum :)

Çadırımıza girdik. Serpil muzipçe gülümseyerek 2 mum daha yaktı :-)

Günlüklerim (Gençlik ve Bekarlık)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin