03 Ocak 1999

2.3K 14 0
                                    

Çılgın bir yılbaşıydı. Olanlara inanamayacaksın sevgili günlüğüm...

Gerçi olanlar iyi mi kötümü şu anda sağlıklı düşünemiyorum ama oldu işte...

Yılbaşından bir gün evvel öğlene doğru Tolga geldi. Annemler beni yalnız bırakmamasını söylemişler. Tamda adamını buldular. Kediye ciğer teslim etmişler yani.

Ona kahvaltı hazırladım. Sonra duş aldı. Üzerini değişti. Yılbaşı alışverişi için dışarıya çıktık. Yaklaşık 3 saat dolaştık. Bir sürü meze, içki aldık. Hatta küçük bir yılbaşı ağacı ve bol bol süs aldık. Eve kollarımız dolu döndük. Aldıklarımızı yerleştirdik. Ben duş aldım. Akşam yemeğini hazırladım. Ben iş yaparken yanımda duruyor, havadan sudan bahsediyorduk. Yarın yani yılbaşı günü Nesrin' inde bize katılacağını söyledim. Sevindi. 

Akşam saat 8 gibi masaya oturduk. Yemek yiyor, yanında rakı içiyorduk. Yemeğimiz bittikten sonra da masadan kalkmadık. Hazırladığım mezelerden atıştırarak içkilerimizi içiyorduk. Bir ara dizlerimin alt kısmında Tolganın ayağını hissettim. O anda sohbetimiz kesildi ve birbirimize bakmaya başladık. Ben ciddileşerek:

- Ne oldu Tolga?
- Hiç bir şey...
- Ayağın neden orada öyleyse?
- İstiyorum... Hem de çok...
- Ne istiyorsun?
- Seni!
- Nasıl yani?
- Seni becermeyi istiyorum!

Bu cevapla şok olmuştum... Beklediğim en son cevap bile değildi bu. Hemen toparlamam gerekiyordu.

- Bak Tolgacığım. Bazı şeyler bir oyunla başlamış olabilir. Ama bu böyle devam edecek anlamında değil.
- Pelin Abla lütfen. Kendimizi kandırmayalım. Bunun hiç bir zaman bir oyun olmadığını ikimizde biliyorduk.
- Biliyor muydun?
- Tabii ki. İstanbul' un göbeğinde büyüdük. Nasıl o kadar cahil olmamı beklerdin ki?

Kesinlikle haklıydı. Büyük bir aptallık yapmıştım.

- Tamam ben hatamı kabul ediyorum ama bunu devam ettirmemiz hiç doğru değil.
- Pelin Abla zaten devam etmiyor ki. Bak sen buraya taşındın. Zaten ne kadar birbirimizi görüyoruz ki?

Cevap veremedim. Aslında o anda bir cevap bulamadım. Suskunluğumdan faydalanan Tolga kalktı, elimden tutup beni de ayağa kaldırdı. Salonun ortasında ki halının üzerine doğru çekti beni, ellerini yüzümün iki yanına koyup yüzümü kendine çekti ve dudaklarımdan öpmeye başladı. Bu her zamankinden farklı bir şeydi. Bir erkekle sevişiyordum...

Dudaklarımdan yumuşakça öpüyor, bir eli kalçalarımı, diğer eli de göğüslerimi okşuyor, avuçluyordu. Karşı gelmek istiyor ama yapamıyordum. Cinsel konuda kesinlikle zaafım var... Ben de önümü önüne bastırmaya başladım. Sertliğini çok rahat hissediyordum. O güzel sertliği hissedince kendimi daha fazla tutamadım ve öpmelerine bende karşılık vermeye başladım. O vücudumu okşadıkça bende erkekliğini okşuyordum pantolonunun üzerinden. Beni omuzlarımdan bastırmaya başladı. Önünde diz çöktüm. Önce kemerini açıp pantolonunu indirdim. Ardındanda iç çamaşırını. Erkekliği gözlerimin önünde dimdik bana bakıyordu. Son gördüğümden beri sanki daha da büyümüştü. Ağzımla baş tarafını yakaladım ve emmeye başladım. Dilimi etrafında gezdiriyordum. Tolga' da başımı iki yanından tutmuş beni erkekliğine daha çok bastırıyor, daha fazla almamı istiyordu. İstediğini yaptım. Yarısından fazlasını aldım. Gövdesini yalamaya, dişlemeye başladım. İçimden yine onu yemek yutmak geliyordu. Birden, "Seni önünden becermek istiyorum" dedi. Çok şaşırmıştım. Yalamayı kesip yüzüne baktım ve: "Kesinlikle olmaz. Bir daha tekrarlayacaksan bırakırım ve asla bir dahası olmaz" dedim. Sustu. Bekaretimi kocam olacak kişiye saklamaya kararlıydım. Tolga' dan cevap gelmeyince önümdeki harika şeyi ağzıma almayı sürdürdüm. Her tarafını yalıyor, öpüyor, bir yandan da yumurtalıklarını okşuyordum. Birden başımı daha çok bastırdı kendine ve fışkırtmaya başladı. O fışkırdıkça yumurtalıklarını çekiştiriyordum. Sanki daha çok boşalacak gibi... Yudum yudum yutuyordum. Bu tadı özlemişim... Son damlasına kadar yuttuktan sonra yine bırakmadım. Bu sefer kendim için sertleştirmem gerekiyordu. Fazla uzun sürmedi. Şapırtılı şapırtılı yalamama dayanamayan Tolga bir kaç dakika içinde yine taş gibi oldu. Bunun üzerine ayağa kalktım. Elbisemin altından külotumu çıkardım ve elbisemi belime topladım. Sonrada eğilip ellerimi kanapeye dayadım. Bir kaç saniye sonra arka deliğimde Tolga' nın dilinin serinliğini hissettim. Kuduruyordum. Dilimle dudaklarımı yalıyor, "Haydi sok artık" diye inliyordum. Doğruldu ve arkama geçti. Erkekliğini eliyle tutup deliğime hizaladı ve sokmaya başladı. Canım yanıyordu ama çok istiyordum. Dibimi bulduğunda gözlerimden yaşlar akıyordu. Kesinlikle büyümüştü erkekliği. Beni domaltmış vaziyette arkamda gidip gelmeye başladı. Kalçalarımı sallıyor ona kendimi daha çok bastırıyordum. O anda hiç beklemediğim bir şey yaptı Tolga. Bir elini elbisemin altından sokarak göğüslerimi avuçlamaya başladı. Diğer elini de yandan önüme kadınlığıma getirip klitorsimi okşamaya başladı. Çıldırıyordum zevkten. İnleyerek:

Günlüklerim (Gençlik ve Bekarlık)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin