"Al." dedi Felix elindeki kahve dolu karton bardağı uzatarak. Hyunjin eğdiği başını kaldırıp boş ve uykusuzluktan çökmüş gözlerle baktı. "Sağ ol." dedi ama duyulduğundan emin bile değildi. Hastane koridorunda bekliyorlardı öylece.
Felix ve Chan haberi alır almaz ilk uçakla gelmişlerdi geri. Yaşananları hala idrak edemiyordu Felix ve birbirlerinden destek alıyorlardı. Kazanın üstünden üç gün geçmişti ve Jeongin'le babası uyutuluyordu. Bugün ise uyandırılacak kişi Jeongin olacaktı, o yüzden hep beraber toplanmışlardı koridorda.
Sessiz bekleyiş, doktorlar ve hemşirelerin koridora girmesiyle son buldu. Hyunjin oturduğu yerden ayaklanırken birkaç adım attı. "Bir sorun mu var?"
Doktor gülümsedi. "Hastamızı uyandıracağız. Ancak uyandıktan sonra sizi haberdar edebiliriz. İzninizle," dedi eliyle yoğun bakımı işaret ederek. Chan, perişan haldeki gence yaklaşıp omzunu sıktı. "Biraz daha sabret, iyi olacak her şey." Diyebildiği tek şey buydu zaten. Sarışın genç kafasını salladı ve geri oturdu yerine. Ayakta kalacak gücü bile bulamıyordu kendinde.
Bu sırada ailesi geldi. Jeonginlerin yakın akrabalarına ulaşmaları ve tüm bunlarla ilgilendikleri için minnettardı ailesine Hyunjin. En büyük destekçisiydi onun.
Doktorun içeride olduğunu ailesine açıkladı kısaca. Konuşacak hali yoktu artık, tek temennisi sevgilisinin iyi olmasıydı. Geri kalan hiçbir şeyi düşünmek istemiyordu, bunlardan kaçıyordu çünkü kaldıramayacağını hissediyordu. Jeongin'e tüm bunları nasıl açıklayacağını bilmiyordu, en çok bundan kaçıyordu işte.
Birkaç dakika sonra doktorlar çıkarken yine ayaklanmıştı herkes. "Hastamızın durumu stabil, bu da iyiye işaret elbette. Kontrolleri yapılıyor, temel muayenede bir sıkıntı olmadığını görüyoruz. Birkaç dakika sonra bir kişi olmak üzere onu görebilir ama sadece birkaç dakikalığına. Hemşireler sizi bilgilendirecek."
O sırada hemen araya girdi Hyunjin. "Peki babası?"
"Babasını uyutmaya devam edeceğiz, durumu stabil ancak ağır bir ameliyat geçirdi ve vücudu çok yoruldu. Bunu atlatması uzun sürecektir." Dudaklarını bastırdı birbirine. "Geçmiş olsun tekrardan."
Hyunjin günler sonra rahat bir nefes alabildiğini hissetti. Sevdiği insanın iyi olduğunu bilmek... Bundan daha iyi bir şey var mıydı hayatta? İçinden Tanrı'ya şükürler ederken de teşekkür etti doktora. Gözünden damlalar akarken sarıldı annesine. Ufak hıçkırıkları annesinin omzunda sessizleşirken Felix de aynı şekilde, abisine sarılıyordu. "İyi olacak demiştim." dediği duyuldu Chan'ın.
"Sakin ol anneciğim," dedi Haewon, oğlunun saçlarını okşarken. "Bak iyi olacak Jeongin. Sakin ol bebeğim."
"Anne çok korktum." Hyunjin hıçkırıkları arasından konuştu. "Onu kaybederim diye çok korktum anne, ya olsaydı, ya onu kaybetseydim?"
"Bugünler de geçecek bebeğim, Jeongin iyi olacak, her şey düzelecek."
"Ama Eunhi teyze-" demesine kalmadan hemşire çıktı içeriden. "Bir ziyaretçi alabilirim." dediğinde gözyaşlarını hızlıca sildi Hyunjin. "Ben, ben geleceğim."
"Buyurun lütfen, size steril malzemeler vermem gerekiyor." Başını salladı ve annesinin elini sıktığını hissetti. İçeri girdiğinde verilen önlüğü giydi, eldivenleri, maskeyi ve boneyi taktı. Dolu odaların önünden geçerken bakamadı, başını çevirdi. Bu insanların yakınları da ne kadar kötü hissediyordu kim bilir.
Hemşire bir odanın önünde durduğunda konuştu. "Sadece birkaç dakika lütfen."
Başını salladı, titriyordu tüm vücudu. Otomatik kapı açılırken nefes almayı unutmuş gibiydi. Baygın ama açık gözler onu bulduğunda yutkunamadı. "J-jeong..." Devamını bile getiremediğinde gözlerinden yine yaşlar akmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
305 | hyunin
Novela Juvenilit's 3.05 i'm on a rollercoaster ride hoping you don't change your mind i don't wanna let go never been so sure in my life