° 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 𝟏𝟔 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 °

279 23 12
                                    

naber 🧍‍♀️


"Ah ah, Hyunjin küçükken de hassastı, hala da öyle bebeğim. Bir gün kuzenini emanet etmiştik ona, e küçük bebek, ağladı. Bir baktık Hyunjin de ağlıyor-"

Hyunjin araya girdi. "Anneciğim, canım, başka konu mu yok? Ahahaha, Jeongin'i sıkmayalım."

"Yok yok, ne güzel anlatıyor Haewon teyze işte, bölme lütfen." Annesine döndüm. "Siz devam edim." Her ne kadar bu hikayeyi biliyor olsam da dinlemek istiyordum. Cidden komikti çünkü.

"Hata bizde! Küçücük çocuğa bebek emanet ettik. Hala da konusu geçer bunun, uğraşır o kuzeni Hyunjin'le." Annesi gülmemeye çalışırken ben kahkaha attım.

"Korkmuştum ama! Ne bileyim ben ne olduğunu?" Kollarını önünde bağlayıp dudaklarını büzerken elinden oyuncağı alınmış çocuklara benzediğinin farkında mıydı acaba? Çok şirin küsüyordu.

"Haklısın bebeğim, hata bizdeydi." Annesi bana göz kırpıp oğlunun saçlarını sevdiğinde tuvalete giden Jisung hyung da geri gelmişti. Ben de Hyunjin'in omzunu okşadım. "Kızma kızma."

Gözlerini kısıp baktı bana. Daha çok gülmemi sağlamıştı sadece.

"O zaman ben tatlıları getireyim." Haewon teyze kalkarken ben de yardım için kalkmıştım ama engel oldu bana. Mecbur geri otururken Hyunjin kalktı. Beraber mutfağa giderlerken Jisung hyung ise masaya eğilip fısıldamıştı.

"Ee? Nasıl sevgili oldunuz? Bugün mü dün mü? Kim teklif etti? Gerçi sende edecek tip yok ama Hyunjin de çok utangaçtır. Neyse, anlat hadi."

Ben artık domatesim. Saçlarımı yeşil yaparsak daha iyi olur ama domates olduğum resmileşti an itibariyle.

"Ay kızarma hemen, anlat hadi. Hyungunum ben senin, çekinme." Bana beklentili gözlerle bakıyordu ama hayır, tutulmuştum resmen.

"Hyung..."

Hyunjin ya, Haewon teyzem ya, kurtarıcılarım benim. Ne çabuk döndünüz öyle, teşekkür ederim. Harikasınız.

"Hyunjin dedi ki sen kiraz çok seviyormuşsun. O yüzden kirazlı pasta yaptım Jeongin'ciğim, umarım beğenirsin."

Mükemmel! Harika ya her şey çok iyi! Kusursuz yani, o derece. Olağan üstü. Fevkalade. Şahane.

"Çok teşekkür ederim, afiyetle yiyeceğim."

Hemen tadına baktım ve gerçekten de çok iyiydi. Ben böyle jöle ve kremalı pastaları da çok severdim ve tanrı aşkına, kiraz vardı içinde. Daha ne isterdim ki ben?

Ama onu da rahatça yedirmediler işte. Salak Hyunjin, elimi neden tutuyorsun masanın altından? Dizide miyiz biz? Az önceki gibi kıpkırmızı kesileceğimi bilmiyor musun? EN BAŞTA ŞU PASTANIN BOĞAZIMA KAÇACAĞINI BİLMİYOR MUSUN HYUNJIN. BENİ DELİ EDİYORSUN HYUNJİN.

"Hii, boğazına kaçtı. Su verin çocuğa." Elimi sallayıp iyi olduğumu anlatmaya çalıştım ama görüntüm tam tersini söylüyordu emindim ki. Öksürük krizinden ölecek gibiydim ve çöle düşsem bu kadar ihtiyacım olmazdı suya. Neyse ki hyung hemen uzatmıştı bir bardak.

Gözüm yaşlanmış, suyu kana kana içerken derin bir nefes aldım ve kızgın kızgın baktım Hyunjin'e. Kaşlarımı çatmasam da o bakışlarımdan anlamıştı zaten. Dudaklarını büzdü.

Kesinlikle onun elini tutmak istemediğimden değildi. Yani, Hyunjin'den bahsediyoruz. Dibimin düştüğü çocuktan. Onun elleri beni tutmasa da olurdu ben tutardım sonuna kadar ama annesinin karşısında böyle bir şey yapması ve yakalanırsak yaşayacağımız rezillik benim çarpan kalbimi daha da çarptırıyordu.

305 | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin