° 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 𝟏𝟒 𐐪𐑂 ♡ 𐐪𐑂 °

291 28 48
                                    

Sabah okul bahçesine girdiğimde oflayarak elimdeki çikolataya baktım. Cidden... Neden bunu ben yapmak zorundaydım?

Durduğum yerden ilerleyip bahçeye baktım. Öğrenci yoktu etrafta, muhtemelen bugün yapılacak olan son sınavımıza yani tarih sınavımıza çalışıyorlardı. Yazılı haftasının ilk gününü hatırlayınca zamanın çok hızlı geçtiğini hissedebiliyordum. Yarın Jeongin'le meyve pikniğine gidecektik mesela, çok çabuk gelmişti. Yarının güzel geçmesi için bir sürü hazırlık yapacak ve dualar edecektim.

Merdivenleri çıkmayı bitirip sınıfa ulaştığımda Jeongin'i görmemle gülümsedim. Kaşları çatık, elindeki kağıtlara bakıyordu, muhtemelen tarih notu olan notlara.

"Günaydın." dedim sırasına eğilip. Bir anda yerinden sıçramasıyla ben de irkilmiştim.

"Ay! Korktum." Elini kalbine koyup, gözlerini açıp kapattıktan sonra gülümsedi. "Dalmışım. Her neyse, sana da günaydın." Aşırı mutlu be güzel gülümsemesi benim de sabahki bıkkın enerjimi yok etmişti çoktan. Jeongin'in gülümsemesi tüm sorunlarımı unutturuyordu bana. İçimden hep gülmesini ve mutlu olmasını diledim, aynı zamanda da bu mutluluğu etrafa saçmasını.

"Fazla dalmışsın sanki." dedim çantamı sandalyeme bırakarak. O da bana bakıp notlarını gösterdi. "Son tekrarlarımı yapıyordum." Bu sefer gözü masamdaki kutuya gitti. "Bu ne?"

Siyah kutuyu açıp içindeki çikolatayı gösterdim ve göz devirdim. "Sevgili kuzenim sevgili arkadaşın Felix'e çikolata gönderdi. Hala nasıl vereceğimi düşünüyorum."

Yüzünde hem garipsemiş hem de komik bulmuş bir ifade vardı. "Neden ki?" Yerime oturup kutuyu da geri bıraktım. "Ne ara duyduysa Felix'in tarih dersinden hoşlanmadığını ve hep en çok ondan düşük not aldığını öğrenmiş. Moral olsun diye gönderdi. Hayır, hadi biz bunu konuşurken duydun tamam da nasıl unutmadın? Sabah sabah yalvardı bana çikolatayı vereyim diye."

Ben kafamı iki yana sallayıp içten içe kuzenimi kınarken onun yüzünde gülüşünü tutmaya çalışır bir ifade oluşmuştu bu sefer. En sonunda dayanamayıp kahkaha attığında ben de güldüm.

"Ne desem bilemedim şu an!" Kahkahaları artarken artık sınıftakilerin odak noktası olmuştuk.

"Felix çikolatayı çok sever, hepimiz onun Jisung hyunga gıcık olduğunu biliyoruz ama dayanamayacağına eminim. Hatta bu marka," Kutuyu işaret etti. "Onun en sevdiği marka. Bundan başka çikolata neredeyse hiç yemez."

Kaşlarımı kaldırdım bu yeni öğrendiğim bilgiyle. "Bu çok iyi o zaman."

"Neden?"

"Hans Chocolate amcamın markası. Yani, fabrikaların sahibi. Zaten hyung da böyle kutu işine falan o yüzden girişmiş. Özel üretim bunlar."

Tam anlamıyla şoktaydı. "Ne? Ciddi misin sen?"

"Evet." Kafamı salladım. "Salak kuzenimi sıkı sıkı tembihlemiştim gelirken bir sürü çikolata getirsin diye, unutmuş. Yoksa en başında verirdim sana ve Felix'e."

"Beynim tüm bunları kaldırması şu an, bir dakika." Boşluğa baktı birkaç saniye. "Felix bunu duyunca ne tepki verecek çok merak ediyorum."

∞ ₒ ˚ °𐐪𐑂° ˚ ₒ ∞

Felix'in sınıfına gelmiç verdiğimiz çikolatayı afiyetle yemesini izliyorduk. Tarih yazılısı olacağı için tüm bedenini kaplayan stres bir anda yok olmuştu. Yerken gözleri parlıyordu resmen.

305 | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin