Selammm :33
Bugün gene buralardayım 2 günde bir yb yayımlamamın daha mantıklı olacağını düşündüm, her gün yb yazacağım ama siz gün aşırı yb bölüm alacaksınız. Çünkü bir günde gelen vote ve yorum sayısı biraz az.
Neyse okuyun siz..
Şarkının türkçesi biraz alakasız bizim bölümle ama yine de açabilirsiniz baya güzel şarkı :3
Yaklaşık cehennem hayatı gibi geçen tam 3 ayın ardından doktorlar eve gidebileceğim konusunda karar almışlardı. Neden burada olduğumu, bu kadar berbat bir hale geldiğimi ve beni bu hale kimin getirdiğini yanımda üç koca ay boyunca refakat eden kıvırcık saçlı şahıs -ya da kişi, ya da birey- söylememişti. Hala onun kim olduğu konusunda bir fikrim yoktu ancak keskin yüz hatlarına her bakışımda içimde bir anda büyüyen sıcaklığa hakim olamıyordum.
Sadece bir eksiklik vardı. Yaşadığım her anın bir parçası eksikti. Eski zamandan şimdiye doğru geldikçe eksiklikler büyüyordu.
Saat 10.46'da arabaya binmiştik, bunu arabanın saatinden görebilmiştim. Eve varmış olduğumuz saat ise 11.09 idi.
Yürüyebiliyor olmam benim için bir avantajdı, en azından ben bunu bu şekilde değerlendiriyordum. Koltuğa oturunca kafamı biraz geriye doğru atıp beyaz tavana baktım. Aslında tavan görmek isteyeceğim şeylerin sonunda yer alıyordu. Son üç ay boyunca gördüğüm şeylerin neredeyse yüzde doksan dokuzu tavandı. İnsan bir süre sonra aynı şeye bakmaktan sıkıyordu.
''Sen kimsin?'' dedim aniden. Bir anda kafamda onun kim olduğunun boşluğu belirmişti. ''Kim olduğunu hala bana söylemedin.''
''Kim olduğumu senin hatırlamanı istiyorum.'' dedi o da benim yanıma otururken.
''Belki bir isim veya tanıştığımız an buna yardımcı olabilir.''
''Harry,'' dedi sakin bir tavırla. ''Harry Styles.''
Bir şeyler belirmiyordu. Boşluk hala yerini korumaya devam ediyordu. ''Hayır,'' dedim. ''İsminin bende bir şeylerin çağrıştırması gerektiğini biliyorum. Ama hala bir boşluk var. Hastaneden öncesi hakkında en son hatırladığım şey bir arabaya binip Edd'in notunu gördüğümdü. Araba benim değildi ve o anahtarları ben bulmamıştım.''
Kısa bir süre bekledikten sonra bakışlarım ona doğru kaydı. ''O anahtarı bana sen verdin. Daha öncesini için bir şeyler kurgulamaya çalışıyorum. Barda olduğum o anı. Biriyle konuşuyordum, hala o kişinin kim olduğunu bilmiyorum ama o kişinin sen olduğundan da bir o kadar eminim.''
Sessizce beni dinliyordu. Yeşil gözlerini benden konuştuğum süre boyunca hiç ayırmamıştı. Elleri birbirine kenetlemiş halde öylece oturuyordu. Bakışları yavaş yavaş yere doğru kaydı.
''Neden hafızamda sadece senin olduğun kısmı kaybettim?''
''Unutmak istediğin için.'' İsmini söylemesinin ardından ilk kez konuşmuştu.
''Neden seni unutmak isteyim ki?'' diye bir soru daha yönelttim.
''Bunun doğruluğundan bile emin değilim. Ama bir şekilde hafızanda sadece beni unutmuşsun.''
Hızlı bir hareketle ayağa kalktı. ''Senin için yemek hazırlayacağım, eğer bir şeye ihtiyacın olursa ben mutfaktayım.''
Siyahlarla kaplı bedeni aniden görüş açımdan uzaklaştı. Gözlerim karşımda duran kapalı televizyon ekranına kaydı. Belki saçma bir moda programı veya birkaç dizi izleyerek vakit öldürebilirdim.
Yaklaşık yarım saat sonra ben kanalları boş boş tararken mutfaktan aşırı güzel kokular burnuma ilişmeye başlamıştı. Tam emin olamasam da taze domates, salatalık kokusuyla karışık sosis ve omlet kokusu alıyordum. Kendime doğru çektiğim ayaklarımı koltuğun önünde sallandırdım, ayağa kalkarken kendime yardımcı olarak ellerimi kullandım.
Mutfak kapısının iskeletine dayanarak ondan destek aldım. İlaçlar dengemi olumsuz etkilemişti ve uzun süre ayağa kalkmayınca hem yürüme hem de düz bir şekilde durma konusunda sorunlar yaşamıştım.
Harry'nin sol eli omleti hazırladığı tavanın sapını tutuyordu. Tahta spatula yardımıyla pişen omleti tabağa aldı. Ocağı kapatırken sağ eliyle az önce omleti koyduğu tabağı kavradı. Arkasına döndüğünde bakışlarımız kesişti. Ona bir gülücük yollamakla yetindim. O ise herhangi bir tepki vermeden yaptığı işe devam etti.
Bana karşı soğuk davranmasını anlayamıyordum. Asıl benim ona mesafeli davranmam gerekirdi, hala onun kim olduğunu hatırlamayan bendim. Bakışlarıma bir darılmışlık ifadesi yerleştirdim.
Masanın üzerine omlet tabağına bırakırken bakışları bana kaydı. Derin bir nefes aldı ve verdi. Elini sandalyenin üzerine koyduğu mutfak bezinde temizledi ve hızlı adımlarla yanıma yaklaştı. Elleri yüzümün iki yanını kavrarken dudakları da dudaklarım için aynı şeyi yaptı. Ellerim onun kollarını tuttu. Sıcak bedeninin ısısını en ufak zerresine kadar hissediyordum. Tanıdık bir his baş parmağını elmacık kemiğime sürttüğünde vücudumu kapladı.
Sol eli yavaş bir hareketle kolumu dolaştı. Daha sonra iki eli de belimi sıkıca sardı. Arada sırada sırtımı gezen ellerini bir süre belimde sabit tuttu. Beni kendine doğru sertçe bastırıyordu, sanırım bu sağlıklı bir insan için bir sorun teşkil etmezdi ama omuriliğimde olan ezilme bunu benim sorun etmemi engelleyecek kadar iyileşmemişti.
Hah, diye sert ve acı dolu bir ses çıkardım. Ellerini üzerimden çekmekte gecikmedi. Bedenini aniden geriye doğru çekmeye çalışırken sırtını sertçe duvara çarptı.
''Önemli değil.'' dedim nefesimi düzene sokmaya çalışarak. Kalbim bağımsızlığını ilan etmiş olabilirdi. Duygularım fazlasıyla karışıktı ve sırtımın için zonkluyor gibiydi.
''Hayır, hayır fazla abarttım.'' diyerek kendini eleştirdi. Ses tonuna endişe hakimdi.
Eliyle alnını sıvazlamaya başlarken arkasını döndü. Bir hata yaptığını düşünüyordu ama ikimiz de bunu bilerek yapmadığını biliyorduk. O da benim istediğim şeyi istiyordu. Bu yüzden bunu yapmıştı.
Daha fazla hissetmek.
Ona doğru geniş bir adım attım ve önünde dururken biraz dengemi kaybettim. Kollarımı arkasından bedenine doladım ve yanağımı sırtına yaslayarak gözlerimi kapattım. Taze nane kokusu mutfaktan gelen omlet kokusunu bir anda bastırdı.
''Seni seviyordum, değil mi?'' dedim gözlerimi açmadan.
Kollarını iki yanında sallandırmıştı.
Sessizce ''Hayır,'' dedi.
Verdiği cevaba şaşırmıştım. Sıcaklığının verdiği his bunun böyle olduğunu düşünmeme neden oluyordu.
Veya o böyle düşünmemi istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
FanfictionOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve