Yatakta boş boş akşam olana kadar yattık. Daha sonra karnımdan çok yüksek sesle gurultular gelmeye başladı. Harry bunu duymuş olacak ki kafasını göğsümden kaldırıp bana baktı.
"Yemek yemelisin." dedi.
"Gerçekten fark etmemiştim." diye dalga geçtim onunla. Rahatsız edici bir şekilde gülümsüyordum. Elim hala ensesindeki bebeklik saçlarıyla oynuyordu. Kolları vücudumun etrafını sarmıştı ama tutuşunu bıraktı. Yataktan kalkarken çevikti, odadan çıktıktan sonra arkasından gittim. Koridoru geçerken Bay Lee'nin konuşma seslerini duydum ve onları görünmeden dinlemek için kapının arkasına saklandım.
"Anne'yi ortadan kaldırdığımıza göre sırayla diğer herkesten kurtulmalıyız." dediğini duyudum Bay Lee'nin.
"Kızdan kurtul ve Harry ile benim kaçmama izin ver baba." Bu seferki ince ses Ava'ya aitti. Onu hemen tanımıştım. "Sana zararı olmaz. Ortadan kalkmış gibi."
Adam sessiz kaldı. Bu sırada başını sağa sola salladığını varsaydım. "Hayır Ava. Kesin çözümler istiyorum." dedi.
Koşarak aşağı, Harry'nin yanına gittim. Mutfakta bir şeyler pişirmek üzereydi, tezgaha birkaç malzeme çıkarmıştı. Kolundan tutup kenara çekiştirdim, burada çalıştığını düşündüğü siyahi kadının bakışlarını umursamadan onu kendime yaklaştırdım.
''Kaçmalıyız!'' dedim ve kadının duymamış olmasını umdum. ''Hemen!''
Harry benden uzaklaştı. Kaşları çatılmıştı ve çenesi gerilmişti. Muhtemelen neden bu kadar endişeli olduğumu merak ediyor olmalıydı. Onu mutfağın dışına çektim ve beni asansöre kadar takip etmesini sağladım. Kapılar kapandıktan sonra ona döndüm.
''Arkandan gelirken şu lanet olası adamın konuşmasını duydum. Herkesi tek tek öldüreceğini söyledi. Harry buradan gitmeliyiz.'' diye bağırdım. Umarım asansörde bir kamera yoktur.
Harry'nin şaşkın bakışları arasında kapılar açıldı. Asansörden çıktık ve odaya doğru hızlı adımlarla ilerledik. Odanın kapısını açan taraf Harry oldu. Dudakları şaşkınlıkla aralandı. Ne içeri girdi ne de benim girmeme izin verdi. Kafamı onun arasından içeri uzattım ve aynı onun yerdiği tepkileri verdim. Gemma'nın bedeni tavandan aşağıya sarkıyordu. İri gözleri açıktı ve dudaklarının arasından yere kan damlıyordu. Boynuna özenle bağlanmış halat tavana uzanıyordu ve iskeletinin altında yere yığılmış bir iskemle vardı. Daha fazla bakamadım. Benimle birlikte Harry de kapıdan uzaklaştı.
Yeşil gözlerini dehşet içinde bana çevirdi. ''Galiba haklısın.'' dedi.
***
"Arkadan gideceğiz. Eşyaları camdan aşağı fırlattım. Sanki Gemma'dan haberdar değilmişiz gibi davran." dedi.
Hala nasıl bu kadar çabuk annesini unuttuğunu aklım almıyordu ama ben bile bazı zamanlar sanki hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordum. Bu yüzden onu anlayışla karşılıyordum. Bir telefona sahip olmadığım için Edmond ile uzun süredir konuşmuyordum ve onu özlemiştim. Harry de telefonunu dağ evinden gelirken camdan fırlattığı için ikimizin de bir telefonu yoktu.
Aşağı inerken ve salona girerken el eleydik. Uzun süredir Harry'nin tanıştığımızdaki ilk hallerinden eser yoktu. Bunun iyi veya kötü bir şey olup olmadığına hala karar verememiştim. Sürekli elimi tutuyor ve beni öpüyordu. Tehlike altında tam olarak hayal ettiğim erkek arkadaş profiline ulaşıyordu.
Ve biz bir ilişki içinde bile değildik.
Salonda Gemma'nın yerinde kimsenin olmayışı her ne kadar onu sevmesem de üzülmeme neden oldu. Hatta Harry eşyaları çantaya koyarken ben de koridorun sonunda sessizce onun yaş dökmüştüm. Bay Lee koltukta oturuyordu. Bizi görünce elindeki viski dolu bardağı ayaklarını uzattığı sehpaya bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
Hayran KurguOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve