Daha önce atcaktım ama hastalandım xd Beynim bağımsızlığını kabul etti bi ara ama ben yine onu hakimiyetim altına aldım ve yb yazdım asdf darısı When I Look At You'nun başına asdf yarın da onu yazcam bakın bak ona güzel hikayedir kendileri asdf neyse okuyun oy verin ve yorum yapın yorum sınırı geçmedi ama ben yine de attım çünkü 36 oy falan oldu. Bu Gregory konusu da bitince ne yapacağımı bilemiyorum o yüzden bana fikir vermeniz lazım yoksa hikaye çabuk bitecek neyse göz korkutmıyım ^^
Bu seferki sınır +34v +8y (Fazla değil rahat geçersiniz bence.)
Küçük ellerini saçlarımdan çekmeye çalışırken saaterdir ismini birçok kere durduğum kişi; Edd'in bağırışı koridorun sonundan duyuldu. Shaina'yı üzerimden kaldırmaya çalışırken uyanmamasını sağlamaya çalışıyordum.
''O bir katilin yanında mı?'' diye resmen kükredi.
Demir parmaklıkların önünde Shaina'yı yanıma getiren melezle birlikte belirdiğinde Shaina'yı kucağımdan kaldırmıştım. Geniş olmayan tahta parçasında küçücük bir yer kaplayana kadar küçükmüştü. Neredeyse bir top halini alıncaya kadar bacaklarını kendine çekmiş ellerini başının altına koyarak kemikten oluşan sert yastık görevini görmelerini sağlamıştı. Bu kadar büzüştüğüne göre üşümüş olmalıydı. Ben de üşümüştüm ama aldırmamaya çalışıyordum.
Kafes gibi olan nezaret kapısı açılıp Edd içeri girene kadar melez özür dilercesine bana baktı. Edd Shaina'yı kucakladıktan sonra bir-iki dakika boyunca sert bir ifadeyle bana bakarak ondan korkmamı sağlamaya çalıştı. Ailem neredeyse katliam denecek şekilde öldürülmüşken gerçekten çok zor korkmuyordum. Eğer korksaydım şu an beni tımarhaneye yollamışlardı. İnsanların ne kadar cani olduğunu görmüştüm ben. Arsızca ve acımasızca kendi soyundan, kendi türünden olan birine gözünü bile kırpmadan nasıl eziyet edebileceğine şahit olmuştum.
Shaina'yı buradan alıp görürken sesimi çıkarmadım, üşümüştü ve onun dinlenmeye ihtiyacı vardı. Eğer bir tahta parçasında uyursa dinlenemeyeceği çok açıktı.
Edd'in rahatsız edici bakışları nezaretten koridorun görünen yüzüne kadar devam etti. Kafamı demirlere dayasam bile koridorun başını veya sonunu göremiyordum. Ama buraya gelirken etrafı inceleme fırsatım olmuştu.
Keşke buraya herhangi bir hayvan bıraksalardı. Böylece onunla oynayarak biraz zaman öldürebilirdim. Veya herhangi bir yazarın en nefes kesici romanı...
***
Sahina'nın Ağzından
Damağımdaki rahatsız edici tadı birkaç kere arka arkaya yutkunarak unutmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda Edd ve daha önceden konuştuğumuz başkomiserin kızgın suratlarını görebildim. Önümden gecen birkaç polis dışında yattığım yerin kahverengi bir koltuk olduğunu biliyordum. Sesler net değildi. Ve ben de tam uyanık değildim. Yorgunluk hala üzerimdeydi ama gürültü beni istemesem de uyandırmıştı. Edd ve başkomiserin bağırışı dışında birkaç yetkili polisin sesini duyuyordum. Ama hiçbirini tam olarak net değil. Neredeyse bütün sesler bir bütün olmuş gibiydi. Acaba gözümü kapatıp uyursam daha sonra neden Edd'in başkomserle sesini bu denli yükseltecek şekilde önemli bir konu konuştuğunu bilebilecek miyim? Edd'in bana bu konuyu anlatcağını düşünmüyorum o yüzden olmayan ikinci seçeneği seçiyorum. Üzerimdeki battaniye, pike veya onun benzeri şeyi üzerimden atarak koltukta oturur hale geldim. Ayağa kalkacak kadar uykum açıldığında iki ayağımın üzerinde yükseldim.
Edd'e doğru adımlarken birkaç varlığıma alışmış ve sıkıldıkça konuştuğum polis bana günaydın dedi. Günaydın dediklerine göre sabah olmuştu. Ya da olmamıştı. Bilmiyorum. En son kendimi Harry'nin kolları arasındayken hatırlıyordum.
''N'oldu?'' diye sordum biraz da olsun karışmış saçlarımı düzeltmeye çalışırken. Kafam patlayacak dercede ağrıyordu, saçlarımı düşünemeyecek kadar ama burası evim değildi.
''Seninle konuşmalıyız.'' dedi başkomiser.
Acaba adı neydi? Aklıma eğer onun yaşına yakışacak doğru bir isim veya isimler gelseydi o zaman buraya onları arka arkya sıralayabilirim ama dedim ya başım ağrıyor.
''Böyle gel.'' diyerek beni Edd'den uzaklaştırabilbek için elini sırtıma koyarak beni yönlendirdi.
''Başkomiserim...'' diyerek atıldı Edd.
''Sen karışma.''
Edd'den çok da uzak olmayan daha az polisin olduğu bir köşeye gittiğimizde başkomiser konuşmaya başladı:
''Harry, eski bir arkadaşı hakkında benimle konuşmuştu. Adını neredeyse tün dünyaya yaydım. Herkes onu biliyor zaten. Uyuşturucu kaçakçılığı, cinayet, hırsızlık, taciz, tecavüz ne ararsan var bu çocukta. Ve ben onun içeride bu piç yüzünden yatmasına müsade etmeyeceğim.''
''Peki ya bulunamazsa, ben Harry'den şikayetçi değilim.''
''Biliyorum ama Edd... Ah tanrım.'' Devam etmeden sivil bir polis bize yaklaşarak başkomiserin tam önünde durdu.
''Gregory Grammer adlı şahıs bulundu efendim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
FanfictionOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve