Demir parmaklıkların rahatsız edici açılma sesini duyduğumda oturduğum erden kıpırdamadım. Kalın botlar yanıma kadar kalaşarak çelit bir tepsiyi yanıma bırakana kadar kafamı kaldırıp yukarı bakmayı planlamıyordum. Dün gece getirilen yemeği yememiştim ve sabaha kadar hücrenin sıcak havasıyla küflenerek bozulmuştu. Çok kötü kokuyordu ama önemsememeye çalışıyordum. Geldiğimden beri santim hareket etmemiştim. Popom neredeyse donmak üzeredi. Buraya geldiğimizde hava sıcaktı ama burası soğuktu. Hem de fazla soğuk...
Melez olduğunu düşündüğüm polis bana doğru eğildi ve tepsiyi yana ittirerek yanıma oturdu.
''Kumral saçlı, dün geceden beri ağlayan kız sevgilin mi?'' diye sordu bana bakmadan.
''Hayır.'' diyerek basitçe yanıtladım.
''Neden bu kadar üzüldü o zaman?''
Hayatımı bu kadar kurcalayan soruları beni rahatsız etmişti ama sessiz kalmak yerine konuşmalıydım. O bir polisti, her şeyden önce insandı ve her şeyi içime atmaktan çok yorulmuştum.
''Bilmiyorum, ama sanırım benden hoşlanıyor.''
''Gece nöbeti bendeydi, onunla konuştuk. Senin yaptığına inanmıyor. Ama başkomiserin dediğine göre şikayetçiymiş.''
''Ben de ailemi kaybettim. Polise gitmek yerine kaçtım. Aileme zarar vereni yakalasalar ne olacak ki? Onları geri getirebilecek mi? Asla geri gelmeyecekler.''
''Ben de böyle düşünüyorum, ama adalet gerekeni yapar.''
''Ben şimdi içeri girince ne olacak ki? Shaina mutlu mu olacak? Zaten mahkum hayatı yaşıyordum. Sadece daha fazla insan göreceğim hapishanede.''
''Bak, kız ne yaptığını, ne yapacağını bilmiyor. Buraya gelirken bacaklarıma yapıştı en azından bir beş dakika görmeme izin ver diye yalvardı.''
''Beni mi görmek istiyor?''
Adam kafasını sallayarak beni onayladı.
''Çağırayım mı?'' diye sorarken sol kolundan güç alarak tek hamlede ayağa kalktı.
''Buraya girmesi sorun olmaz mı?''
''Edd'in arkadaşı, sorun olcağını zannetmiyorum.''
''Tamam.''
Koridora girerek hücrenin kapısını kapattı ama kilitlemedi. Gözden kaybolduktan kısa bir süre sonra küçük bir çığlık sesi koridorun diğer uzundan duyuldu. Koşar adımlarla buraya yaklaşan yoz pembe renkteki babetleri görünce ayağa kalktım. Ben kalçamdaki kiri çıkmayacağını bilmeme rağmen temizlerken o parmaklıklara tutunarak bana bakmaya başladı.
''Sen yapmadın değil mi?''
Sessiz kaldım. Zorla da olsa yapmıştım. Konuşarak kendimi asla haklı çıkaramazdım.
''Ben inanmıyorum senin yaptığına. Yapmadın değil mi?''
Sessiz kalmaya devam edince parmaklıklara asılmaya başladı.
''Zorla oldu de bari! Zorla yaptım de! Zora yaptırdılar de!''
''Zorla yaptırdılar, yemin ederim. Abin uyuşturucu bağımlısıydı, arkadaşım ona mal satıyordu ve parasını alamayınca onu öldüreceğini söyleyerek tehdit etti. İş o noktaya gelince yapamadı, zorla bana yaptırdı. Seviştiğimiz gece barda bana anlattığında onun sen olduğunu düşündüm, ama bu kadar tesadüf olacağını bilemedim.'' dedim duvarın önündeki tahta koltuklara otururken.
Neredeyse ağlayacaktım. Dün geceden beri bir şeyler düşünüyordum, fısıldıyordum ve tek bir saniye bile uyuyamamıştım.
''İnanıyorum.'' diye fısıldadı.
O benim yerime kendini ağlamak için tutmuyordu. Göz altları koyu kırmızıydı, neredeyse mora yakındı. Saçları birbirine karışmış ve topuz yaptığı saçı dağılmıştı. Yanıma geldiğinde üzerinde olan kıyafetleri vardı üzerinde. Demek ki hala eve gitmemişti. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Oje sürmediği tırnaklarını kemirdiğini duradan görebiliyordum.
''Sana inanıyorum.'' diye tekrarladı aynı ses tonuyla. ''Edd senden şikayetçi olmamı istiyor, ama ben istemiyorum. Çık şuradan sadece.''
Az önce benimle konuşan melez hücrenin kapısını açınca Shaina parmaklıklara sarılmayı bıraktı.
''Gir biraz içeri. Ben koridorun başındayım kimse görmez sizi.''
Shaina hızlı adımlarla içeri girince melez kapıyı kapatarak uzaklaştı. Sahina'nın fazla da büyük olmayan bedenini kucağımda hissedince boş duvara verdiğim bütün dikkatim dağıldı. Kolları boynumu çevrelediğinde sıcak nefesi resmen etimi deliyordu. Vücudu çok sıcaktı. Eğer onun da tün gece bulunduğu yer burası kadar soğuksa hastalanması olasıydı.
Kollarımı onun beline dolayarak kucağımda daha rahat oturabilmesi için havaya kaldırdım. Şimdi bacakları belimin iki yanındaydı. Kafası omzumdaydı ve dağınık topuzunu biraz da olsun tutan toka kucağıma düşmüştü.
Ona rahatsız edici bir şekilde kendimi yakın hissediyordum. Bu arkadaşmışız gibi değildi. Gregory dışıda iyi huylu arkadaşlarım da olmuştu. Onları severdim ama buraya geldiğimde onlardan ayrı kalmak zorunda kalmıştım. Ama Shaina'dan zorla da olsa ayrı kalamayacakmışım gibi geliyordu. Daha önce hiç hissetmediğim farklı bir histi. Boğazında bir yumru var gibiydi ve göğsünü yakıyordu.
Kafasını kaldırarak yaşlı gözlerle gözlerime baktı. Küçük bir yavru kedi gibi bakıyordu. Sıcak elleri saçlarımı kavrayarak ona doğru yaklaşmamı sağladı. Dudaklarımı dudaklarıyla örttüğünde ellerimi sırtına yerleştirdim. Dili ağzımın içinde sınırlarını zorluyordu. En sonunda nefessiz kaldığında benden ayrıldı. Kafasını eski yerine koyduğunda boynuma birkaç masum öpücük bıraktı.
Okuyun lütfen öenmli şeyler var:
1 günde sınırı geçtiniz ya çok mutlu oldun jsjsjs neyse bu bölüm ''ipektez'' için uzun yorum yapsanıza çok hoşuma gidiyor uzun yorumlar hadi bu gölüm herkes yorum yapsın 1 yorum sadece fazla değil ^^
Bu seferki sınır +30v +7y sınır geçerse yb paylaşırım dedim ve gördüğüm gibi paylaştım sık giremiyorum çünkü internetimde bir ağrıza var çözüldüğü gibi daha aktif yazarım When I Look At You'yu da okuyun bugün onu da yazacağım. ^^
Başlığa bakmayın yazacak çarpıcı bir söz yoktu bu bölümde :Dd
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
أدب الهواةOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve