Harry'den bir adım geri atıp yüzüne bakmaya başladım. Kapıya doğru adımlarken açmadan önce Harry'e bakarak kaşlarımı çattım. Kapı açılır açılmaz birkaç üniformalı polis içeriye girdi.
''Götürün şunu.'' Edd'in emir verici ses tonunu duyduklarında başlarıyla onu onayladılar ve Harry'nin kollarından tutarak dışarıya çıkmaya zorladı.
''Nereye götürüyorsunuz onu?'' diye çıkıştım bir anda Harry'e ve onu tutan polislere doğru iki büyük adım atarken.
''Evi yakan oymuş.'' dedi üniformalı polislerden biri.
Ne? Harry mi? İmkansız. Harry'i hayatım boyunca ilk kez burada görmüştüm. Ne diye benim ailemi öldürmek istesin ki? Bunun bir anlamı olmazdı. Harry'nin benim aileme ne diye zarar versin? Hem onun orada olup olmadığı bile belli değil.
''Nasıl?'' dedim Edd'e doğru döndüğümde.
Gelip elini omzuma koyarken beni dışarıya doğru itekledi. ''Karakolda söz anlatacağım.''
***
''Bunu o yapmış olamaz. İnanmıyorum yapmaz.'' diye çıkıştım oturduğum rahatsız koltuklan kalkarken.
''Yapmış işte.'' dedi Edd kollarını göğsünün altında birleştirirken.
''Sen şikayetçi misin kızım?'' dedi başkomiser olduğunu düşündüğüm orta yaşlı bir adam.
''Değilim.''
''Evet, şikayetçi.''
''Değilim.''
''Şikayetçisin.''
Başkomiser aramıza girerek kavgamızı böldü: ''Sen bu adamla konuştun mu Edd?''
''Hayır.''
''Git konuş o zaman, gerçekten suçlu o muymuş bilelim.''
Edd kafasını onaylarcasına salladıktan sonra başkomiser yanımızdan ayrıldı. Edd de bulunduğumuz odadan çıkarken bana sert bir bakış attı.
Harry'nin ağzından
Gerçekten leş gibi kokan iğrenç bir soruşturma odasına getirilmiştim. Duvarlar kasvetli gri rengindeydi ve tam karşımda diğer polislerin bizi rahatlıkla dinleyebileceği bir oda vardı ve arada bulunan cam bizi görmelerini de sağlıyordu.
Buraya geldiğimde üzerime bir tişört vermişlerdi. Sonuçta üzerimi giyinmeme bile müsade edilmemişti.
Shaina'nın arkadaşı olan adam odaya girdikten sonra orta yaşlı bir adam ve iki kadın polis dinleme odasında yerlerini aldılar.
''Konuşur musun, zoru mu kullanayım?'' diye sordu dedem gibi giyinen benden bir-iki yaş büyük olan adam.
''Evet, ben yaktım.''
''Sorgu bitmiştir.'' dedi ve odadan çıkmak için kapıya yöneldi.
Belki dikkatini çekemeyecektim ama yine de devam ettim: ''Ama zorla yaptım.''
Bir anda durarak çatık kaşlarla bana baktı. Temkinli adımlarla bana yaklaşmaya başlayınca devam etmeye karar verdim.
''Shaina'nın abisi. O, bağımlıydı ve beni kötü işlere sürükleyen arkadaşım ona düzenli olarak mal verirdi. Sonra ona borcu olmuş ve kısa sürece borç gırtlağına kadar gelmiş. Tabii arkadaşım da parasını vermezse onu ve ailesini öldürecğini söyledi. Yapmaktan korkutuğu için benim yapmamı istedi, bana para vereceğini söyleyince yapmak zorunda kaldım. Daha doğrusu yapmam için kafama silah dayayınca.''
''Peki ailedeki herkesin vücudundan çıkan uyuşturucu, bu da mı onun işi?''
''Shaina'nın abisi, akıl hastasıydı. Delinin ne yaptığını sorgulayamazsın.''
''Sana neden inanayım?''
Aslında verecek doğru bir cevabım yoktu. Evet, neden bana inansın. Sonuçta evi ben yaktım. Oradaki insanları ben öldürdüm. Ama ölmemek için yaptım.
Uzun bir süre daha sessiz kalınca masaya oturarak ayaklarını aşağı sarkıttı.
''Yalan olduğunu biliyordum.''
Tek kelime daha etmeden kapıyı arkasından sertçe çekerek odadan çıktı.
Daha sonra içeriye diğer odada duran orta yaşlı adam girdi ve masanın ucuna ağırlığını vermeden oturdu.
''Kimdi bu uyuşturucu satıcısı?'' diye sordu sakin ve sessiz bir tonda.
''Gregory Grammer.''
Adam teşekkür edercesine bir bakış atıp sırtımı sıvazladıktan sonra odadan çıktı.
Üniformalı polisler yeniden gelip beni nezarete görürdüler. Yalnız başıma olabileceğim bir kafese tıkıldıktan sonra duvarla parmaklıkların arasında oturmayı tercih ettim. Ve bu sefer pantolonumun kirlenmesini önemsemedim.
Duvarlar kirle kaplıydı. Tahtadan yapılmış, parmaklıkların önünde duran duvara montelenmiş ve duvarı boylu boyunca kaplayan oturaklar vardı. Sol köşesinde ise kusmuk lekesi. Parmaklıklar kirli ve tozluydu. Yerde birkaç böcek dışında sadece leke vardı. Tam üç metre kadar ötemde çürümüş bir ekmek parçası vardı. Soğuk bir yerdi. Bir insanın ruh sağlığını bozacak kadar soğuk.
Düşündüm...
Nezarette bile ne kadar yalnız olduğumu düşündüm.
Tam mı bilmiyorum ama 587 karakter oldu, bundan sonra bu şekilde yazacağımı söyledim ama internetim yok ve telefondan yazmak benim için tam bir eziyet bu seferlik böyle olsun. Birazdan yb yazcağım hazırda bulunsun diye ve bundan sonra bir vote ve yorum sınırımız olacak
+20v +4y bunun çok olduğunu düşünmüyorum bir bölümü en az 70 kişi okuyor herkes oy ve yorum yapsa emeğimin karşılığını hayli hayli alırım
Ve gelelim ithaf şeysine yine Yagmur_aksoy'a biliyorum daha önce ona ithaf verdim ama gerçekten uzun bir yorum yapmış ve bunu ciddili hakketti. Devamını bekliyoruz
Neyse sınırı geçtiğiniz an yb atarım
Not: Sizi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
FanfictionOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve