Ayaklarımın üzerinde depinirken etrafıma saldırıyorum. Bay Lee ben çıkmadan önce birçok yalan daha söylerken onu duyuyorum.
"Her şeyi o yaptı, oğlumun ve kızımın üzerine yıkmaya çalışıyor."diye bağırıyor deliler gibi. Çıldırıyorum. Kollarımı beni sıkıca tutan polislerden kurtarmaya çalışıyordum.
Sonra Harry'i görüyorum. Yeşil gözlerini bana dikmiş. Omzu yara içinde, bir polis ona yardım ediyor. Ona koşmak için olan bütün gücümü kullanıyorum. Ellerinden bir anlık bir dikkatsizlik sonucunda kurtularak dışarı çıkıyorum. Harry'nin arkamdan bağırışlarını duysam da arkama bakmıyorum. Binanın üstüne, çatısına çıkmak için merdivenleri kullanıyorum. Birkaç polis arkamdan beni kovalarken çatıdan çalılıkların için atlıyorum ve ağaçlarla dolu arazide gücüm bitene kadar koşuyorum.
Yere yığılırken ağlıyorum. Sinirle ayağımı ağaca vuruyorum ama bu benim canımı acıtmaktadır başka işe yaramıyor. Bir yanım Harry'nin her şeyi anlatacağını bilse de anlatmasını istemiyordum. Evime geri dönmem gerekti, Edmond'ı görmem ve onunla konuşmam şarttı. Yardım edecek, bir şey yapmasa da akıl verecek birilerine ihtiyacım vardı. Gücümü bulana kadar çalıların arasında uzandım. Sonra dinlenerek yolumu buldum. İnsanların beni fark etmemesi için ceketimin kapşonunu kafama geçirdim. Ana caddelerden birinden yürüyerek evimi buldum.
Kendi evime girmek yerine Edmond'ın kapısını çaldım. Açana kadar kolumu sıvazlayarak bekledim. Çatıdan atlarken kolumun üzerine düştüğüm için şu an acıyordu. O an şok etkisi ile hissetmediğimi varsaydım. Edmond kapıyı açar açmaz içeri girdim. Fark edilmek istemiyordum.
"Shaina, seni ne kadar merak ettiğimi anlatamam!" diye bağırdı kaslı kollarını etrafıma sararken. Gülümseyerek karşılık verdim ama kolumun acısı bana bu konuda fazla yardımcı olmuyordu. Acıyla tısladığımda Edmond benden uzakğa çekildi.
"İyi misin?" diye sordu endişeli bakışlar ile. Evet diyemedim. Canım acıyordu ve yüzümü akıl almaz derecede buruşturmuştum. Bana salona kadar eşlik etti ve bir koltuğa oturttu. Evine daha önce gelmediğim için o gelene kadar etrafı izlemeye başladım. Salonun ortasında halının üzerinde yer kaplayan krem renkli bir sehpa vardı. Krem renkli koltuklar sehpanın etrafındaydı ve oturduğum koltuğun karşısında ahşap masanın üzerinde çok iyi olmayan bir televizyon vardı.
Oturduğum yerden içeriye girdiğini gördüm.
"Annem bunları ağrılar için kullanır. Koluna sürebiliriz." dedi ve yanıma oturdu. Koluma kremi özenle sürerken yüzündeki ifadeden soru sormayı ne kadar istediği belliydi. Sessiz kaldım ve o sorana kadar hiç konuşmama kararı aldım. "Neredeydin? Polisler geldi ve nerede olduğunu sordular." dedi işini bitirdikten sonra.
Yaklaşık bir saat içinde olan biteni ona anlatmıştım. Bana bakarken şaşırmış yüz ifadesini ve kasılan çenesini dikkatle izledim. Ne tepki vermesini gerektiğini bilmediğini eli ile alnını ovmasından anlamıştım. Muhtemelen benim ilk başta her şeyi yavaş yavaş öğrendiğimde hissettiğim karmaşayı yaşıyordu.
"Oysaki Harry sadece sakin birine benziyordu. Böyle şeyler yapabileceği ihtimalini hiç düşünmemiştim." dedi. Onun düşündüklerinin aynısını düşündüğümü fark ettim. Bu fazla garip hissettiriyordu ve şu an onu kaybetmiş olduğumun farkındayım. Bir şekilde onun bu işten kurtulmasını sağlamam gerektiğini düşünüyordum ama yalnız bunu asla başaramazdım.
İşlerin bir anda buraya kadar gelişi kafamı karıştırıyordu. Fazla hızlı bir şekilde şu ana varmıştım. Ne yapamam gerektiğini bilmiyordum ve bu beni dehşete düşürüyordu.
"Shaina!" Dışarıdan bana seslenen kadın sesini duyduğum anda Edmond'a kısa bir bakış atarak pencereye koşuyorum ve perdeyi aralıyorum. Siyah topuklu ayakkabılarının üzerinde yolun ortasında dikilen Ava'yı görünce nutkum tutuluyor. Parlak renkli gözlerini bütün evlerde gezdiriyor ve adımı bir kere daha rujlu dudaklarının arasından bağırıyor. Sessiz kalmayı ve onun buradan uzaklaşmasını bekleyerek vaktimi geçiriyorum. Tam pencereden uzaklaşacağım sırada etrafta dört dönen gözleri benimkilerle buluşuyor. Topuklu ayakkabılarının üzerinde hızlıca kapıya doğru koşunca kapıyı açmaktan başka bir seçeneğim olmadığının farkına varıyorum.
Koşarak kapıya ulaşıp onun içeri girmesi için araladım ama o adım dahi atmadı.
"Şu an her yerde aranıyorsun ve senin buraya gelecek kadar salak olduğundan emin olduğum için buradayım." diyor soluk soluğa. "Şimdi gitmeliyiz, Harry bekliyor."
"Nereye?" diye soruyorum istemsizce.
"Bilmiyorum, bir planları olduğundan bahsetti." Hala derin soluklar almaya çalışırken konuşuyordu.
Arkamda Edmond'un varlığını hissetmem uzun sürmedi. Hemen Ava'nın alt dudağını ısırışını ve etkilenmiş gözlerle Edmond'a bakışını izledim. Hemen gitmemiz gerektiğini de o zaman anladım.
"Gidiyor musun?" diye soruyor ben ona anlamsız bir şekilde bakarken.
"Daha güvende olacağım bir yere gidiyorum. Şu olaylar çözüldükten sonra seni arayacağım." diyorum ve ona sarılıyorum. Ağlamaklı olduğunu yüzünü görmesem de anlayabiliyorum. Kolları arasından kurtulmak istesem de izin vermiyor ve bir kadınınkiler gibi dolgun dudaklarını benimkilere bastırıyor. Şok ile hiçbir şey yapamıyorum. Evden çıkıp uzaklaşana kadar şok içinde kalmaya devam ediyorum. Beni bir şekilde kurtarmayı başaran Ava oluyor.
"Harry'e söylemem." diyor. "Seni o kadar çok seviyor ki o minik yüzünü takma tırnaklarımla yolasım geliyor."
Korkuyla uzun pembe tırnaklarına bakıyorum ve yutkunuyorum. Beraber siyah bir arabaya binene kadar bir daha konuşmuyoruz. Arabayı o kullanıyor ve beni Harry'nin yanına götürmek için motoru çalıştırıyor.
***
Finalden önceki son bölüm. Finale final yazamadım bile. Ama finalden sonra iki bölüm daha var. Not gibi bir şey diğer karakterlere ne olduğunu anlatıyor.
Öpüldünüz :*
-yaren
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
FanfictionOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve