21.Bölüm

633 53 5
                                    

Her bölüm biraz daha az oy geliyor. Lütfen uzun ve güzel yorumlarınızı eksik etmeyin. Bundan sonra eskiden olduğu gibi uzun yapılan yorumlara ithaf vereceğim. Sınır koymak istemiyorum beni zorunda bırakmayın. Şimdiden teşekkürler. 

İyi okumalar.

***

7 ay, 210 gün, 5040 saat...

Onsuz geçen bu kadar vakitten sonra tekrar eski hayatıma dönebilmiştim ama hiçbir zaman gerçekten mutlu olamamıştım. Edmond ile olan ilişkimiz o öpücük ile sınırlı kalmıştı. Ona bir şekilde bunun hata olduğunu anlatmayı ve onu bir arkadaş olarak gerçekten sevdiğimi söylemeyi başarabilmiştim. Bu konuda diğer yaşıtlarım gibi cesur davranamıyordum. Karşımdakinin kalbini kırmaktansa onun hayal dünyasına adapte olmaya çalışırdım ve bu her seferinde fiyasko ile sonuçlanırdı. İnsanlara hayır diyemezdim. Bu neredeyse kendimi bildim bileli böyleydim.

Başımdaki yara neredeyse geçmişti. Tedavi sırasında yapılanlar yüzünden orada belirgin bir dikiş izi vardı ve bedenim yok olana kadar orada olmaya devam edecekti.

Grace ve Grave olanları duyunca şok olmuşlardı. Harry'nin gidişinin ardından duygusal bir çöküntü yaşamıştım ve onların yanında soluğu almıştım. Grace her daim benim yanımda olmuştur ve bu türlü kız meselelerimde bana adeta bir pusula gibi yardım etmiştir ama işin ilginç tarafı bir erkek olmasına rağmen Grave'in de bana Grace gibi yardımcı olmasıydı. O iyi biriydi bundan asla şüphem olmazdı.

Lucia ise daha ona olayları anlatamamışken buradan taşındı. Bazı ailevi meseleler yüzündendi ama onunla bağımızı asla koparmayacağımıza dair onu uğurlarken hepimiz söz verdik.

Lindsley. Benim tatlı kızıl Lindsley'im. O turuncuya benzeyen saçlarıyla asla bir erkek bulamayacağını düşünürdüm ama hayat her zaman olduğu gibi beni haksız çıkardı. O çok tatlı ve yakışıklı birine aşık oldu. Hala ona bunu söyleyemese de Grave, Grace ve ben bunun için ona bir şekilde yardım etmeye çalışıyoruz. Bana pek güvenmediğini tahmin ediyorum çünkü bilirsiniz, benim yaşadığım ilişki Harry ile olandı ve sonu mutsuz sonla bitti.

Gerçekten onunla olan hikayemin gittiğine inanmakta güçlük çeksem de bu böyleydi. O, çoktan arkasına bakmadan gitmiş ve beni burada yalnız bırakmıştı. Edmond olmasaydı, daha da yalnız kalacaktım.

Onunla ilk karşılaştığımız sinema salonuna birkaç hafta önce tekrar gittim. Dayanamadım. Herkes dayanabileceğimi düşünmüştü ama yapamadım. Her şeyi başa sarmayı çok isterdim diyerek bütün film boyunda son sıradaki koltuklarda oturup ağladım. O gün kötü yanım ağır basacaktı ve arkasından gitmeyecektim. Onun bu karanlık tarafı o gün orada onun arkasından gitmemiş olsaydım beni cezbetmeyecekti ve ben eski hayatımı yaşayarak bu günlerde belki de bir nebze olsun mutlu olmayı başarabilecektim.

"Onu seviyorum." diye itiraf ettim kendimce. Kırgın bir şekilde gülümsedim, tekrar gözlerim dolmaya başladı. "Ama sevmemem lazım. O ölü biri, ayakta duran ölü biri."

Kıkırdadım. Sanırım delirmeye başlıyordum. Hayatımın ipleri onun elindeydi ve o giderken bütün ipleri koparmıştı. Şimdi darmadağın bir hayatta yaşam mücadelesi veriyordum.

"Gülüyorsun."

Edmond'ın sesini duyunca pencereye döndüm. Tekrar kendi evine de pencereden mi giriyor diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım.

"Seni gülerken görmek bir lütuftur." dedi geniş bir şekilde gülümserken.

Birkaç gündür buraya gelmiyordu ve ben onun için bir süredir endişeleniyordum. Belki de biraz benden uzaklaşmış olabileceği düşüncesinden korkuyordum. Öpücüğü düşünmemek için kendimi zorlasam da Harry'nin o andaki kızgın yüz ifadesi aklımda beliriyordu. Onunla ilgili hiçbir olayı hiç unutmamış gibi hatırlamam çok ilginçti.

Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin