Perdeyi biraz daha aralayarak onun evinin dış cephesini süzmeye devam ettim.
''Sabahtan beri şu perdeyi kapatamadın.'' dedi Linsley. ''Senin için edişelenmeye başlıyorum.''
İçime derin bir nefes çektim. Belki Harry'nin dışarı çıkmasını bekliyordum, veya şu an gördüğüm pencereyi açıp bana yüzünü göstermesini. Aslında ne beklediğimi bilmiyordum. Sabah olanlaran sonra kafam fazla karışıktı. Hayır, kalçalarım güzelse bundan ona ne? Neyse yine saçmaladım.
Ağladığım için öyle dediğini ne kadar düşünsem de Harry'nin bir insanın duygularını umursamayacak kadar bu konulara soğuk yaklaştığını fark edecek kadar tanımıştım onu.
Sıkıntıyla nefes verirken perdeyi sertçe çektim. Tül biraz sallanıp durdu ve benim dışarıyı görmeme engel oldu. Yatağıma, Linsley'in yanına otudum ve kafamı onun omzuna yasladım
''Bu çocuk...'' Duraksadı ve bana baktı. ''Ona karşı bir şeyler hissetmiyorsundur. Değil mi?''
''Hayır, onu yeni tanımaya başladım. Ve pek hoşlanabileceğim biri değil. Biraz hayattan bezmiş, depresyonda herhalde.''
Linsley'in kıkırdayışı odayı doldurdu.
''Depresyonda mı?''
''Galiba, biraz garip biri.''
Kafamı onun dizlerinin üzerine koyup yatağa uzandım. Parmakları saçlarımı kavrayıp çekerek kafamı dizlerinden kaldırmamı sağladı. Kalçasının üzerinde sürüklenerek ayağa kalktı ve benim henüz yanından yeni ayrılmış olduğum pencerenin önüne gitti.
''Burası onun yatak odası.'' dedi.
''Nasıl?'' Kalkıp onun yanına doğru ilerledim.
''Bak.'' dedi ve perdeyi ikimizin rahatça dışarıyı görebileceği şekilde araladı.
Henüz birkaç dakika önce kapalı olan perdeler açılmıştı ve odanın içerisi gözüküyordu. Büyük siyah çarşafları olan bir yatağın bir kısmı görüs alanımızdaydı onun dışında bir dolap vardı ve o da çarşaflar gibi siyahtı.
Bir süre sonra uzun bacaklar bir kısmı görünen kapının orada görüldü. Gözlerim yere düşen siyah tişörte kaydı. Harry'nin tanıdık simasını gördüğüm anda beni görmemesini umarak perdeyi kapattım.
''Kızım, çok yakışıklı!'' diye Linsley'in çığlığını kulağımın yanında duydum.
Tülün arkasından zorla görünen odayı ikimiz de süzmeye devam ettik. Harry'nin bedeninin geniş yatağa serildiğini gördüm.
''Uyuyacak herhalde.'' dedi Lindsley. Geçebilmek için sırtıma dokundu ve beni biraz ileriye itti.
Dikkatim yeniden pencereye döndüğünde Harry'nin bakışlarının pencerede olduğunu fark ettim.
''Buraya bakıyor.'' dedim kafamı Lindsley'e çevirirken.
''Seni merak etmiştir.''
''Neden beni merak etsin ki?''
Yüzüne güzel gülümsemesini yerleştirdikten sonra ''Neden merak etmesin?'' dedi.
Bu bölümü okuyamadım yanlışım olabilir kusura bakmayın biraz kısa biliyorum ama şunu söyleyebilirim bir sonraki bölüm sevişecekler jdjdh nasıl bu kadar hızlı olacak diye sormayın bir sonraki bölümde göreceksiniz ve yarın ekleceğime söz veriyorum :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayakta Duran Ölü Adam (Harry Styles FanFic.)
FanfictionOnu seviyorum, ama sevmemem lazım. O kimseyi sevmez. Ölü biri o, ayakta duran ölü biri. © Tüm Hakları Saklıdır. Kapak Tasarım: @BuzullardakiDeve