''Sezar'ın hakkı Sezar'a ''
Sıkça bahsettiğimiz Tanrı İsa'dan bize kalan kısa bir hikayeden gelir. İnsanlar Tanrı dururken neden yeryüzündeki Roma devletine vergi verelim deyince Tanrı İsa ''Sezar'ın hakkını Sezar'a verin, Tanrı'nın hakkını da Tanrı'ya verin! '' der. (Matta 22-29)
Birçok kişi Plutarkhos'dan yola çıkarak Sezar'ın yaptığı hamlelerin temelinde İskender'e duyduğu hayranlık olduğunu düşünür. Bu bir noktaya kadar doğrudur ancak 'Popüler Diktatörümüzün' attığı adımlar incelendiğinde örnek aldığı kişiler net bir şekilde fark edilir.
Plutarkhos der ki, senatoda yaptığı konuşmasında:
- ''Sezar harekete geçerse ayağımı yere vurur bütün İtalya'yı lejyonlarımla kaplarım. ''
diyen Pompeius'a dönen Favonius ona baktı,
- ''Hadi ayağını yere vursana. ''
Olaylar iç savaşa gitmeden önce size Roma bu oyunun bir benzerini çok kısa süre önce de oynadı desem?
''Alea iacta est/ Zarlar atıldı''
MÖ. 10 Ocak 49'da Rubicon'u aşarak Roma'ya yürüyen Sezar sanıldığı gibi planın mimarı değildi.
MÖ. 88'in konsüllerinden olan komutan Lucius Cornelius Sulla ordusunu Roma şehrine saldırtan ilk adam olarak Sezar'dan önce davranmıştı.
Hatta bazı tarihçilere göre efsane olduğu düşünülen General Gaius Marcius Coriolanus o günün Romalılarının inancına göre hepsinin taklit ettiği adamdı.
Her kahramanın bir anti kahramana ihtiyacı vardır,
- Tom'un Jerry'si
- Sezar'ın Pompeius'u
- Marius'un Sulla'sı
Sıradan bir vatandaşken dördü art arda tam yedi kere konsül seçilen isme merhaba deyin, Gaius Marius. Gaius Marius'un eşi Julia Caesaris/Maria Diktatör olacak olan genç Sezar'ın halasıdır.
Plutarkhos Marius için 'şehirden çok karargâha uygun' olduğunu söyleyerek son derece iyi bir gözlemi bize aktarır. Çünkü sıradan bir adam olan Marius son derece sert bir karaktere sahiptir.
Kelimeler savaşmayı seven Cumhuriyetin tepesindeki adamların aksine Marius basit bir adamdı ama sıkı çalışırdı.
Afrika'daki bir savaşına ardından oyuna Sulla'nın girmesiyle Marius'un uzun süreli kariyeri tehlikeye düştü ve Sulla'nın yükselişi başladı.
''Sulla Felix/ Şanslı Sulla ''
MÖ.86'da eski konsül Sulla Doğu'daki savaşın komutasını ele geçirmek için Senato'yu baskılamak adına Roma'yı kuşattı. En büyük rakibi Marius 13 Ocak'ta ölmüştü.
Sulla istediği yetkiyi aldıktan sonra 4 yıl savaştı. Savaşı kazandıktan sonraki ilk hamlesi Roma'yı tekrar kuşatmak oldu. Kendini Diktatör ilan ettirdi.
''Geldim, gördüm, öldürdüm! ''
Sezar'ın 'Veni,vidi, vici' yani ''geldim, gördüm, yendim '' diyerek Zela Savaşının kısalığını anlattığı aktarılır.
Sulla içinde durum pek farklı değildi. Sulla Doğu savaşının ardından MÖ.82'de kendini Diktatör ilan ettirip hemen çalışmalara başladı.
- Büyük bir reform programı başlattı
- Karşıt görüşleri temizlemek için bolca cinayet düzenledi (Senatörlerin çoğu dahil)
- Cinayete teşvik içinde cömert ödüller dağıttı
Sulla'nın yöntemlerini eleştirebilirsiniz ancak güç zehirlenmesi yaşadığını iddia edemezsiniz.
Evet, Sulla 6 ay sürelik diktatörlük görevinin süresini manipüle etti ve MÖ.82-79 yıllarında yönetimi ele geçirdi.
Ama sonunda isteğiyle istifa etti ve eli kanlı bir lidere göre son derece sakin bir şekilde görevden çekildi. Hatta başka bir görev almayı da reddederek yetkileri Senato'ya devretti.
Sezar'ın aksine Sulla, kaotik siyasi kariyerinin ardından Napoli'deki Pozzuoli yakınındaki villasına çekildi ve zamanını ailesi ile geçirdi. Plutarkhos onun bütün günü şarap içip partileyerek geçirdiğini söyler.
Galya Valiliği ve savaşların ardından Roma'ya yürüyen Sezar yönetimden vazgeçemedi. Kendini 'Ölene kadar diktatör' ilan ettirdi ve bu Senato'da delik deşik edilmesine neden oldu.
Plutarkhos'a göre,
Sezar eşi Calpurnia Pisonis'un itirazlarına rağmen Senato'ya gittiği 15 Mart MÖ.44'de en yakını Marcus Junius Brutus'ünde katıldığı bir grubun suikatine kurban gitti.
''Ne zaman bırakacağına bilmek de bir erdemdir ''
Sezar sadece Sulla'nın ayak izlerini takip ederek başarıya ulaştı demek yanlış olur.
Yine de şahit olduğu bir sürecin sonunda Sulla'nın strajisinden hiç etkilenmeden diktatör oldu demek de imkansızdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tarih Arkeolojisi
Kısa HikayeBu seride tarih okumalarını nasıl yaptığımı siz değerli okuyucu ve yazar arkadaşlarımla paylaşıyorum. Temel amaç kronolojiden sapmadan tarihi canlandırmak olduğundan yararlandığım kaynakları karşılaştırırken nasıl bir yaklaşım sergilediğimi gözler ö...