36. Avcı

646 45 26
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Lucas'ın gölgeleri, ruhumu tamamen sardığında, geriye sadece onun fırtınasında kaybolmak kaldı." — Lucia

Lucas odadan çıkarken Chloe'ye döndüm. "Peki Esther... Şaşırdı mı?" diye sordum.

"Biraz ama kabul etti," dedi Chloe.

Chris'in bakışları kapıya kaymıştı, ardından araya girdi. "Lucia'ya rapor yazacaklar mı? Doktoruyla konuşmam lazım."

Chloe ona şaşkın bir şekilde baktı. Chris'in sesi, soğuk ve ölçülüydü. "Hemen dönerim," dedi. Lucas ile Chris'in arasındaki bu esrarengiz gerginlik beni tedirgin etmişti. İçimde bir şeylerin ters gittiğine dair güçlü bir his vardı.

Chloe, Chris ve Lucas'ın arasındaki bu gizemli gerginliği benim gibi fark etti ve huzursuzluğumu anlayarak yanıma oturdu. Elimi nazikçe tuttu, parmaklarıyla parmaklarımı okşayarak rahatlatmaya çalıştı. Gözleri endişeyle doluydu, ama aynı zamanda bana güç vermeye çalışıyordu. Söylediği cümle beni anın gerginliğinden kurtardı. "Senden çok hoşlanıyor, Lucia. Aslında sana bakışında bir şey var, fark etmiyor musun?"

"Ne?" diye sordum şaşkınlıkla.

Chloe gözlerime baktı, yüzünde anlamlı bir ifade vardı. "Sanki onun her şeyisin. Tamamen ona aitmişsin gibi bakıyor."

Sözleri beni hazırlıksız yakalamıştı. İçimden geçen hisleri açığa vurur gibi bir an bakışlarımı kaçırdım. "Belki de öyledir," dedim, fısıldar gibi.

Chloe bir adım daha yaklaştı, gözleri parlak ve dikkatliydi. "Ya sen? Ondan hoşlanıyor musun?"

Söylemek istemediğim bir sırrı saklar gibi başımı salladım. Ona bir cevap veremedim, çünkü gerçekler yakıcıydı.

"Chris ile sen ne durumdasınız?" diye sordu Chloe, konuyu değiştirmek istercesine.

Yüzünde aniden bir neşe belirdi. "Resmi olarak sevgilim artık," dedi mutlulukla.

Ben de gülümsedim. "Çok sevindim Chloe. Gerçekten birbirinize çok yakışıyorsunuz."

Bakışları yumuşadı. "İyileşme sürecinde yanımda olmanı istiyorum. Beni yalnız bırakma." Sözlerinin ardındaki anlamı anladım. Her şeyi arkamızda bırakıp yeni bir sayfa açmamız gerektiğini söylüyordu.

"Tabi Chloe sevinirim."

Banyoda hazırlıklarımı bitirip üzerimi değiştirirken, içimdeki karmaşa henüz dinmemişti. Kapıyı açtığımda, Pedro'yla birlikte Chris ve Lucas odaya girdi. Lucas'ın bakışlarındaki yoğunluk, etrafa tehditkâr bir hava yayılıyordu. O tehlikeli enerjiyi hemen fark ettim. Ancak Pedro, onun bu karanlık halini görmezden gelerek yanıma yaklaştı.

"Seni böyle görmek güzel, Lucia. Ağrın var mı?" diye sordu Pedro, sakin bir ses tonuyla.

"Biraz, ama önemli değil," dedim.

Chris, ciddi bir ifadeyle söze girdi: "3 günlük rapor verdiler. Ancak dövüş eğitimlerine 5 hafta katılamayacaksın, Lucia. Pedro, doktorunla konuştu, bazı egzersizler konusunda izin aldık. Bu sürede diğerlerinden ayrı çalışacağız."

"Olur," dedim, ama gözlerim Lucas'ın üzerindeydi. Onun bakışları bende değil, Pedro'nun üzerindeydi. Etrafa yaydığı karanlık bir gölge gibi, tehlikeli ve tehditkârdı.

Chloe, kontrolü ele alarak konuştu: "Buradan çıkınca Lucia bir süre benimle kalacak."

Pedro, bunu duyunca hafifçe gülümsedi. "Sevindim. Hemen çıkacaksanız size eşlik edebilirim," dedi.

Lucas, gözlerini Pedro'dan ayırmadan soğuk bir şekilde karşılık verdi: "Gerek yok."

Sonra aniden önümde diz çöktü. Hiçbir şey demeden ayakkabılarımı giymeme yardım etmeye başladı. Parmakları dikkatliydi ama her dokunuşu, içimde hissettiğim o güçlü, kontrol edici varlığı daha da belirgin hale getiriyordu. Tenime her temasında içimde bir kıpırtı hissettim. Nefesim hızlandı, istemsizce. Lucas, başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında, o gözlerde yanan ateşi gördüm: Tehlikeli, baştan çıkarıcı ve bir o kadar da korkutucu.

"Eve mi gidiyoruz?" dedim, nefesim kesilerek.

Lucas bir an duraksadı. Gözlerinde karanlık bir belirsizlik vardı. "Ne yapmak isterdin?" dedi, sesi derin ve pürüzsüzdü, ama içinde bir gerilim saklıydı.

"Biraz sahilde oturamaz mıyız?" diye sordum, onun bakışlarındaki karmaşayı hissederek.

Lucas gergindi. Bu haliyle çözümsüz bir bulmaca gibiydi, ya da tehlikeli bir cehennem. Gözlerindeki yırtıcılık, ölümcül ve vahşi bir enerji yayıyordu. Bana avıymışım gibi baktı, nefesim bir kez daha kesildi.

Ayağa kalktığında, elleri boynuma kaydı. Parmakları nabzımın üzerine yerleşti, şefkatli ama bir o kadar da sahipleniciydi. Her dokunuşuyla kalbimi daha da hızlandırıyordu. Kontrol edemediğim bir hızla nefesim düzensizleşti.

"Yorgun değil misin?" diye sordu, alaycı bir şefkatle.

Bakışlarımı ondan ayıramıyordum. Lucas, duygularımı tamamen kontrol ediyordu. Neden bana güvenmiyordu? Ait olduğum tek erkek oydu. Ama Pedro'yu kıskanıyordu ve bu yüzden aramızdaki gerilim dayanılmaz bir hal alıyordu.

"Değilim," dedim, neredeyse fısıldar gibi.

Lucas'ın gözlerindeki yırtıcı bakış her hareketimi izliyordu. Avının en ufak kıpırtısında saldırmaya hazır bir jaguar gibi tetikteydi. O, kontrolcü, sert ve acımasızdı. Bu hakimiyetini ne kadar sürdürebileceğini düşünmeden edemedim. Sınırdaydık ve o sınır aşıldığında her şey geri dönülemez olacaktı.

Gözlerimde ne gördüyse hoşuna gitmişti. Geri çekilirken elinin baskısı hafifledi, ama aramızdaki çekim devam ediyordu.

"Dinlenmen gerekiyor, tatlı işkencem," dedi, sesi tehlikeli bir şefkatle yankılandı. Her kelimesiyle derin bir sahiplenme ve kontrol arzusunu hissettirdi. "Sonra istediğin yere gideriz."

Bu kontrolü elden bırakmayan tavrı, aramızdaki gerilimi daha da büyütüyordu. Her dokunuşu, her sözü aramızdaki bağı zorlamaya devam ediyordu. Sanki her şeyin geri dönülemez hale gelmesi için sadece bir adım kalmıştı.

Peki," dedim, başka bir şey söyleyemeden. Ama içimdeki fırtına durulmadı, aksine her an daha da büyüyordu.

Hastaneden çıkarken içimde sadece bir düşünce yankılandı: Lucas beni tamamen ele geçirmişti. Ve bu oyunda ya teslim olacaktım ya da yanacaktım.

"Senin kalbin benim, Lucia. Bunu unuttuğun her an, sana hatırlatacağım." — Lucas

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin