37. Karanlığın Nefesi

640 44 27
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


"Bazı insanlar karanlıktan korkar, ben ise onu iliklerimde yaşıyorum. Bu, Lucia'nın asla anlamaması gereken bir gerçek." — Lucas

(Lucas)

Hastanenin soğuk koridorlarından çıkarken Lucia yanımda, sessizliğin içinde derin bir varlık gibi duruyordu. Aramızdaki çekim, her zamankinden daha güçlüydü; sanki bütün dünya onun etrafında dönüyordu ve ben bu dünyanın merkeziydim. Birkaç adım attıktan sonra nefes alışlarının yavaşladığını hissettim.

Chloe'nin evine vardığımızda Chris'le kısa ama anlamlı bir bakışma oldu. İkimiz de neden burada olduğumuzu iyi biliyor ama gizliyorduk. Bizim dünyamızda savaşlar gizli yapılırdı. Buna devam edecek ya da bir şekilde konuşacaktık ama şu an Lucia her şeyden önemliydi. Onu korumak ve mutlu etmek benim tek amacımdı.

Lucia binanın önünde durakladığında, yorgun olduğunu fark ettim. Tereddütsüz onu kucağıma aldım. Kaşlarını çattı, ama o tanıdık utangaçlık yüzüne yayıldı.

"Lucas... gerek yok, kendim gidebilirim," diye mırıldandı.

"Biliyorum, tatlı işkencem," diye fısıldadım. "Ama seni taşımak istiyorum. Kollarımda olman... harika hissettiriyor."

Onun bu kızarıklığı ve çekingenliği karşısında gülümsemek kaçınılmazdı. Hiçbir şey, onun yüzündeki bu ifadenin yerini tutamazdı. Lucia'nın ince bedenini dikkatle eve taşıdım, Chloe ayakkabılarını çıkartırken onu yatağa yerleştirdim. Yorgun göz kapakları kapanmak üzereydi, ama yine de son bir hareketle elimi yakaladı.

"Biraz kal, lütfen," dedi, sesi zar zor duyuluyordu.

Chloe bana anlam dolu bir bakış atarak, Chris'le birlikte odayı terk etti. Yanına uzandım, Lucia başını göğsüme yasladı. O an, kalbimde daha önce hiç hissetmediğim kadar huzur buldum. Bu küçük an bile onun yanında olmanın verdiği mutluluğu anlatmaya yetiyordu. Fakat bu huzurun geçici olduğunu biliyordum. Eduardo'nun gölgesi üzerimizdeydi ve Lucia'nın bundan haberi yoktu.

Onu izlerken karanlığım derinleşti. İçimdeki fırtınalar Eduardo'nun varlığıyla tetikleniyordu. Bu dünyada güçlüydüm, ama Eduardo kadar değil. Onun satranç tahtasında bir piyon olmaktan kurtulmalıydım. Lucia'nın güvenliği için daha güçlü bir plana ihtiyacım vardı. Ama zamanı geldiğinde, Lucia'yı bu oyunun dışına çıkaracak güce sahip olacaktım.

Lucia uykuya dalarken onu izledim. Sakin nefesi, huzurlu yüzü... En azından bir süreliğine güvendeydi. Ama bu huzur yanıltıcıydı, her şey Eduardo'nun bir hamlesine bağlıydı. Bu sadece bir oyundu ve ben bu oyunu kazanacaktım.

"Lucas..." diye mırıldandı uykusunda. "Gitme..."

Yavaşça yanına yaklaştım ve alnına bir öpücük kondurdum. "Buradayım, tatlı işkencem. Senden asla gitmem."

Gülümsedi ve tekrar uykuya daldı. Fakat benim içimdeki karanlık bir an bile uyumuyordu. Telefonuma bir mesaj düştüğünde, kimin olduğunu biliyordum. Eduardo'nun oyunları hiç bitmiyordu.

"Onu şimdilik rahat bırakıyorum. Ama bu, Lucia'yı daha da köşeye sıkıştırmamın bir yolu. Satranç tahtasında bir adım öndeyim, Diablo."

"Bütün hamlelerini görüyorum, Eduardo. Ama unutma, satrançta kralı mat eden piyon da olabilir."

"Sular ısınıyor, Diablo."

"Savaş daha yeni başlıyor, Eduardo. Unutma, en iyi oyunlar en beklenmedik hamlelerle kazanılır."

Şimdilik oyunu onun kurallarına göre oynuyordum, ama bu uzun sürmeyecekti. Eduardo'nun gölgesini her geçen gün daha da yakından hissediyordum.

Lucia uyuduğunda Chloe ve Chris'in yanına geçtim. Chris bana meydan okurcasına bakıyordu, ama bu sürede hiçbir oyun oynamak istemiyordum. Tek önceliğim Lucia'ydı. Uzun bir süredir düşüncelerim onun etrafında dönüyordu. Onun yanında ne kadar kalacaktım? Bu dünyaya ne kadar karışmasını engelleyebilecektim?

Sonraki birkaç gün, Lucia'yla geçirdiğimiz sıradan anlarla doluydu. Onun gülüşü, varlığı, bana dünyadaki tek anlamlı şeyin o olduğunu hatırlatıyordu. Fakat Eduardo'dan gelen mesaj her şeyi değiştirdi.

"Yeni cehennemin seni bekliyor. Zamanı gelince haber veririm."

Hayatım tam olarak buydu. Karanlık bana doğduğum anda dokunmuş ve bir daha peşimi asla bırakmamıştı. Eduardo beni çağırana kadar Lucia'nın yanında kalacaktım. Onunla her anı dolu dolu yaşamak için bir şansım vardı. Yüzündeki masumiyet, bana bu savaşın tek kazananını hatırlatıyordu: Lucia. Onun için bu kirli dünyada ne kadar ileri gitmem gerekirse gidecektim.

Lucia'nın yanındaki huzurlu ortam bir anda yerini kasvetli bir gölgeye bıraktı. O anda gözlerim uzaklara dalmıştı. Lucia kahvesini içerken bakışlarımı fark etti. Yüzündeki kırılgan ifade içimi acıttı.

"Bir sorun mu var?" diye sordu.

Hayır, Lucia... Sorun senden başka her şeydi. Eğildim ve alnına bir öpücük bıraktım. "Hayır, tatlı işkencem," dedim. "Her şey yolunda."

Değildi, ama yoluna girmesi için her şeyi yapacaktım. O an sadece ona odaklandım. Dünyamın merkezi oydu ve onun etrafında dönüyordum. Bu karanlık dünyada bir yol bulacaktım. Onu her şeyden koruyacak bir yol... Ama o yolun sonuna gelmeden önce, Eduardo'nun oyununu oynamak zorundaydım.

"Sana söz veriyorum, Lucia. Bu satranç tahtasında senin için her şeyi feda edeceğim, ama kaybeden ben olmayacağım." — Lucas

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin