24. Altın Pusula

618 30 7
                                    

OY VE YORUMLARINIZLA DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUM ARKADAŞLAR.

YILDIZLAR HER ZAMAN PARLASIN.


Adamların lideri öne çıktı. Emanet bırakmadan geçemezsiniz." Lucas derin bir nefes alarak gözlerini adama dikti, fakat yanıt vermeden önce ben atıldım. "Ne emaneti?" Soru ağzımdan çıktığı anda Lucas'ın bana öfkeyle döndüğünü hissettim. Gözlerinde, sorgulamamın yanlış olduğunu anlatan bir karanlık vardı. "Sessiz ol!" Emir tonu, içimde garip bir titreme yarattı. O an anlamalıydım; Lucas'ın öfkesi sadece etrafındakilere değil, beni de koruma altına alma arzusuyla doluydu.

Lucas, adamların liderine bir adım yaklaşarak soğukkanlı bir sesle konuşmaya başladı. "Geçiş izni karşılığında ne istiyorsunuz?" Adamların lideri, elindeki büyük mızrağı yere saplayarak Lucas'la aynı ciddiyetle karşılık verdi. "Bu topraklardan geçmek için manevi bir sınavdan geçmelisiniz. Kalbinizin ve ruhunuzun temizliğiyle bu yolu hak ettiğinizi göstermelisiniz." "Nasıl bir sınav bu?" diye sordu Ivy, her zamanki keskinliğiyle. Liderin derin bir nefes alışını duyduğumda, yaklaşan bir yüzleşmenin ağırlığı üzerimize çökmüştü. "Her biriniz, en derin duygularınızdan birini paylaşacaksınız. Samimiyetiniz ve dürüstlüğünüze inanırsak geçmenize izin vereceğiz."

Sessizlik derinleşirken kalbim hızlı atmaya başladı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Söze başlamalıydım; sonuçta eş liderdim ve en iyisi inisiyatifi elime almaktı. "Sevgi. Annemi kaybettim ve bu bana büyük bir acı verdi. Hâlâ yalnız hissetsem de, kalbimdeki sevgisi her geçen gün beni daha da güçlendiriyor." Lucas'ın bakışlarını üzerimde hissettim. Gözlerindeki karanlık, onun bile kelimelerime verdiği tepkileri saklamakta zorlandığını gösteriyordu.

Ivy de konuşmaya başlayınca dikkatimi ona çevirdim. "Pişmanlık. Bir zamanlar büyük bir hata yaptım ve en yakın arkadaşım öldü. Kendimi asla affetmedim ama yola devam etmek için elimden geleni yaptım." Bu sözler havada asılı kaldı. Her biri birer itiraf, geçmişten gelen ağırlıklar gibiydi. Aurelius öne çıktı, sesi gür ve kararlıydı. "Cesaret. Birçok zorlukla karşılaştım ve her seferinde bunları aştım. Her zaman ilerlemeyi bu sayede başardım."

Fakat Marino'nun sesi boğuk ve kırılmıştı. Gözleri karanlığa dalarken, acısı belirgindi. "Korku. Ailemi koruyamadığım için öldüler. Tüm ömrüm boyunca sevdiklerimi koruyamama korkusu üzerime yapıştı ve beni zayıflattı. Korkularımla yüzleşmek zorunda kalsam da aşamadım." Marino'nun sesi Ivy ile göz göze geldiklerinde kesildi. Aralarında paylaştıkları o an, acı ve suçlulukla doluydu.

Lider, Liz'e döndü. "Senin bir duygun yok. O yüzden ya susmayı seç ya da yalan söylememeyi. Her ikisinin de bir sonucu olacak." Liz, Lucas'a döndü, ondan bir işaret bekledi. Lucas'ın bakışı netti; susmasını belirtti. "Susmayı seçiyorum," dedi Liz. Lider bu yanıttan memnun bir şekilde başını salladı, gözlerini Lucas'a dikti. "Şimdi sıra sende. Aranızdan iki kişi yalan, iki kişi gerçeği söyledi. Biri ise susmayı seçti. Tüm grubun kaderi elinde ve eğer bize gerçeği sunarsan buradan birlikte geçebileceksiniz. Ama eğer yalan söylersen o bizimle kalır." Liz'i işaret etti. Liz'i burada bırakmak... Bu seçenek bile ekibin başarısını imkânsız hale getirirdi.

Lucas, dudaklarını hafifçe büzdü, bakışları derin düşüncelerle karıştı. Sessizce başını salladı. "Öfke." Bu kelime dudaklarından çıktığı anda, yüzüne baktım. Gözlerinde saklı, derin bir acı ve karanlık vardı. "Hayatım boyunca içimde büyük bir öfke taşıdım. Bu öfke beni güçlü kıldı, ama aynı zamanda içten içe çürüttü. İnsanlara güvenmemeyi ve duygularımı gizlemeyi öğrendim. En büyük pişmanlığım, bu öfkenin güzellikleri ve ışığı hayatımdan uzaklaştırması oldu. Ve en kötüsü, bu duyguyla asla baş edemeyeceğim." Sesi hafif titredi ama gözleri hala sabitti. "Çünkü acılarımı ancak bu şekilde hissetmiyorum. Bir kez bu karanlığa doğduysanız, öfke yoldaşınız olur. Bu yüzden öfke benim geçmişim, bugünüm ve geleceğim."

İLK AŞK (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin