* 29 *

1.3K 58 133
                                    

Fatih ve Kerem arasındaki yarış, biz kızların tezahüratları eşliğinde yaşanmış, galip bir kez daha Fatih olmuştu. Sudan çıkan Fatih, havlusuyla kurulanarak yanıma yürüdü.

"Tebrik ederim," dedim Fatih bana yanaşırken. "Güzel bir yarıştı."

Ayakta durduğum yere kadar geldi. Halen az önceki öpüşmemizin etkisindeydim sanırım. Çünkü ilk kez aşık olmuş bir ilkokul talebesi gibi, ellerimi arkamda birleştirmişken, olduğum yerde bedenimi bir sağa, bir sola ritmik bir şekilde döndürüyor, bu sırada da dudağımı emiyordum.

Sırılsıklam kumral saçları gözlerine kadar inen Fatih, bir kolunu bana sardı. "Moral öpücüğün işe yaradı Ece'm."

"Ya ıslatıyorsun beni!" deyip kendimi geri çekmeye çalışsam da kuvvetli kolundan kaçamamıştım. Beni koluyla sarmaladığı gibi, ıslak parmaklarını usulca saçlarımda gezdirdi. Sırılsıklam aşık olmak derler ya hani, şu anki durumumda mecazi bile değildi.

Bana sarılan Fatih onunla dip dibeyken üzerime doğru bir adım atınca, ben de istemsizce geriye doğru bir adım atmak zorunda kaldım. Sonra bana doğru bir adım daha attı. Ben de geri gittim yine mecburen. Bir adım daha, bir adım daha derken, havuza kadar gelmiştik.

Yüzümü çevirerek arkamdaki havuza bakıp, "Fatih?" diye mırıldandım tedirgince. "Niye geri gittik? Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın değil mi?"

"Hayır."

Önüme dönüp de gözlerimizi birbirine kilitlediğimde, "Ne düşündüğümü biliyor musun sanki?" dedim.

"Beni tabii... Her zamanki gibi."

"Kendini beğenmiş laz uşağı! Sen benim düşündüğümü bilemezsin. Ama ben seninkini bilirim. Çünkü benim özel yeteneğim telepati."

Fatih sırıtarak, "O zaman düşüncemi oku bakalım." dedi.

Düşüncelerini okuduğumda gözlerim irileşti. "Yo yo! Beni havuza atacaksın!"

Kaçacağım sırada Fatih bir kolunu kalçamın aşağısına indirdi ve beni kucağına aldı. Beni havuza attığında suya düşene kadar çığlık atıyordum. Benim hemen ardımdan da kendisi suya atladı.

Suda biraz çırpındıktan sonra havuz kenarına tutunmayı başardım. Yüzüme düşen ıslak saçlarımı elimle arkaya yatırırken, "Çok kötüsün!" diye söylendim. "Ay su fena soğukmuş. Okul kıyafetlerim de sırılsıklam oldu."

Fatih eliyle kıyafetlerimi işaret etti. "Artık siyah değiller."

"Ne?" dedim anlamayarak ve üzerimdeki ıslak okul giysilerime baktım. "Cidden de öyle! Eteğim griye, gömleğim de yine pembeye geri dönmüş."

Siyah gül değildim artık sanırım.

"Nasıl oldu ki bu sence?" diye sordu Fatih merakla.

"Sinem'le düşündüğümüz teoriye göre, kasvetli duygularımın kaybolması ve romantik dakikalar yaşamam lazımdı kıyafetlerimin siyahlaşmaması için. Ve seninle biraz öpüşünce aynen böyle düzelmiş olabilirim. Şimdilik en azından."

Suda yanıma gelen Fatih kışkırtıcı bir ses tonuyla. "Biraz daha kaynaşıp işi sağlama alalım o zaman," dedi.

"Fatih biraz daha oynaşırsak, pembeleşen gömleğim, doz aşımından disko topu gibi rengarenk ışıldayacak. Abartmaya gerek yok."

O sırada Derin'in ciyaklama sesini duydum.

Ve başımın üzerimden bir şey geçiyordu. Bu bir kuş muydu? Yoksa bir uçak mı? Hayır, bu bu... Bu süper Derin'di!

SİYAH GÜL (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin