Taburcu işlemlerimi halleden Sinem hastane odama döndüğünde beni süzdü, "Kazada üstün başın batmış Ece. Spor çantamda birkaç parça temiz kıyafetim olacaktı. Üstündekileri çıkarıp onları giy dilersen."
"Peki Sinem. Teşekkürler."
Çantasından çıkardığı ip askılı, pudra rengi bluzu ve yer yer yırtıkları olan açık mavi kot pantolonu bana uzatınca elinden aldım.
"Odadan çıkın da giyineyim hızlıca," dedim.
Sinem odadan çıkarken Fatih ayakta beklemeyi sürdürüyordu. "Çıkmama gerek var mı?" dedi bana göz kırparak.
"Aslında artık gerek yok." Evli olmaya alışmam lazımdı artık. Eşimin karşısında rahatça soyunabilirdim.
Sinem'in bana ödünç verdiği kıyafetleri yatağımın üzerine bıraktım.
Fatih kapıyı örtüp kilitlerken, ben de eteğimin düğmesini çözüyordum. Fatih dönüp baştan aşağı beni süzmeye başladı. Ben eteğimin fermuarını indirirken, çapkın bakışları beni sanki soyuyor gibiydi.
Bana doğru adımlarını yöneltti. Çözdüğüm okul eteğim dizlerimden aşağı sıyrılıp ayaklarımda öbeklendi. Bana masmavi gözleriyle öyle etkileyici bakıyordu ki gömleğimin düğmelerini çözmeye başladığımda parmaklarım birbirine dolaştı.
Fatih bana iyice sokulup kolunu belime doladı. "Müsait bir yerde olsak seni böyle gördükten sonra giyinmene müsade etmez, daha da soyundururdum."
"Doktor bizi yine basarsa bu defa ilk seferki gibi kibarca ikaz etmez, tekme tokat kovar artık," diye mırıldandım.
"Kapı kilitli nasılsa Ece."
"İçeri giremeyen doktorun fesatça şüphelenip daha da öfkelenmesi için bir neden daha."
Fatih dudaklarını dudaklarıma kondurup geri çekti. "Romantik anlarda çok oyun bozanlaştığını söylemiştim değil mi Ece?"
"Defalarca kez. Ama bumerang misali bana geri dönüyorsun hep."
"Daima sana döneceğim."
"Ben de izninle yine oyun bozanlık yapıp giyineceğim," deyip Fatih'in kolunun arasından sıvıştım. Hızlıca giyinmeye başladım Sinem'in kıyafetlerini. Çünkü belli ki Karadeniz fırtınasını uzun süre zapt edemeyecektim. Ayakkabılarımı da ayaklarıma geçirdim.
Sinem'in kıyafetlerini giydiğimde hepsini siyaha döndüreceğimden korkmuştum. Ama böyle olmadı. Giydiğim kıyafetlerin renkleri aynı kalmıştı. Sanırım Fatih'le evliliğimiz, ruh halimi olumlu etkilemiş, boynuzlanmayla girdiğim siyah gül modundan beni dışarı çıkarmıştı.
Gerçi Sinem'in bana verdiği kotun dizleri, hatta daha yukarı kısımları, hatta ve hatta neredeyse kiloduma yakın yerleri bile yırtıktı ve bu çok hoşuma gitmemişti. Yetmezmiş gibi bluz da göbeğimi açık bırakıyordu. Ama Fatih'in yüzündeki keyifli ifadeye bakılırsa bu durum için çok üzülmemeliydim.
"Kot üstüne tam oturdu Ece," dedi Fatih gözlerini belimden aşağıya odaklayarak.
"Fazla oturdu desek? Kot öyle dar ki, popom ve tüm vücut hatlarım perşembe pazarı tezgahı gibi ortada! Gel vatandaş seçmece karpuzlar diye bağırıyor resmen pazarcı!" Yataktaki okul gömleğimi alıp belime bağlayarak bu durumu kısmen düzelttim. En azından popomu ve kısmen de göbeğimi örtmüştüm. "Böyle daha iyi. Yoksa bu halde sokağa çıkamazdım."
Fatih dudaklarını büzerek tebrikler der gibi başını salladı. "Ne şanslıyım."
"Güzel popolu bir sevgilin olduğu için mi?" diye sordum şımarıkça. "Yani eşin. Sevgili demişim ağız alışkanlığı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÜL (TAMAMLANDI)
RomanceKuytularda oynaşmayı geçip artık sınıfın ortasında fingirdeşen öğrenciler, en kısa etek kimin yarışı içindeki kızlar, gömlek düğmelerinin ne işe yaradığını bilmezmiş gibi bağrı açık gezen erkek öğrenciler... Ben nasıl bir okula gelmiştim yahu? ***Wa...