Perşembe günü saat 20:50'de...
Amcamların yine şehir dışında oldukları bir gün, okul çıkışında Fatih bizim eve gelmişti. Odama geçip biraz ders çalışmıştık. Fatih ona anlattığım İngilizce dersinden çok, bizzat benimle ilgilenmiş gibi gelmişti bana ama umarım aklında dersle ilgili birkaç şey kalmıştır. Ya da çıtayı indirip şöyle diyeyim, bildiğini de unutmadıysa iyiydi aslında.
Üzerimdeki uzun siyah taytım ve tişörtümle, yatağımda Fatih'le yan yana otururken kelime çalışması yapıyorduk.
Şu iki kelimeyi bir daha söyler misin Ece?" diye rica etti Fatih. "Satisfaction ve amateur kelimeleri."
"Satisfaction and amatuer."
"Bir kez daha. Tane tane lütfen bebeğim."
"Sa-tis-fac-tion. A-ma-teur," diye mırıldandım. "Niye takıldın bu iki kelimeye ki? Telaffuzunu mu öğrenmeye çalışıyorsun Fatih?"
"Yo, çok seksi söylüyorsun da. Ondan."
Dudağımı emerken, "Evet artık cıvıttığımıza da göre, derse ara verme zamanı geldi demektir," dedim. Kitabı kapadım. "Hadi kalk bakalım seni yaramaz. Akşam namazı vakti."
"Ben de mi?" diye sordu Fatih.
Fatih'in kolundan tutup onu ayağa kalkması için yönlendirdim. "Evet. Özellikle de sen."
"Hadi ya..."
"Havuzda yaptığımız anlaşma gereği beni öpersen namaz kılacaktın ya hani. Sonra ben yan çizdim gerçi ama yine de ben öpüşmeye hazır olana kadar da sözünü tutacağını söylemiştin. Öperken hiç ağırdan almadın bakıyorum ama, sıra namaza gelince türlü nazlanmalar, unutmalar filan ne hikmetse..."
"Sözüm sözdür," dedi Fatih. "Ama abdest alma konusunda paslanmış olabilirim. Bana hatırlatırsan sevinirim bebeğim."
Beraber lavaboya gittiğimizde Fatih çoraplarını çıkardı.
"Bismillah diyerek başlarsan, tüm vücudunu yıkamış kadar bol sevap alırsın diye duymuştum," şeklinde ona anlatmaya başladım. "Sonra da üç kez o Yeti gibi kocaman ellerini yıkaman lazım."
Fatih dediklerimi yaptı.
"Üç kere ağıza, üç kere de buruna su çektikten sonra o kalın kafanı da ıslatmalısın."
"Kalın kafalı ve Yeti elli... İmam olsan vaaz verirken çok kalp kırardın Ece." Fatih dediklerimi uygulayarak abdestine devam etti.
Abdesti basamak basamak ona anlattım. Sonuna geldiğimde de, "Bitiş olarak da toynaklarını yıkayacaksın üç kez," dedim.
Fatih aynen öyle yaptı. Abdest alması bitince de kurulandı ve beraber odama döndük. Ona namaz kılmayı da kısaca anlattım. Ardından Fatih akşam namazını kıldı.
"Namazını kıldığına göre artık iddiayı kazandım diyebiliriz," diye açıkladım keyifle.
"Ne iddiası?" dedi Fatih anlamayarak.
"Seni bir hafta içinde günde bir vakit namaza başlatacağım konusunda iddiaya girmiştik ya hani. Ne çabuk unuttun!"
"Ah evet doğru ya! Dediğin gibi iddiayı kaybettim o zaman. Hmm... Bir iddiaya daha var mısın Ece?"
"Yenilgiyi kabullenemiyoruz demek laz uşağım. Peki nasıl istersen. Ne tür bir iddiaya girmeyi düşünüyorsun bu defa?"
Fatih sinsi sinsi gülümsedi. "Üç haftaya kalmaz benimle sevişmiş olacaksın."
Kahkaha attım. "Bu iddiayı asla kazanamazsın canım. Çünkü zina yapmam, Allah'ın izniyle tabii."
"Madem kendine güveniyorsun, bu dediğim konuda iddiaya girelim Ece."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÜL (TAMAMLANDI)
RomanceKuytularda oynaşmayı geçip artık sınıfın ortasında fingirdeşen öğrenciler, en kısa etek kimin yarışı içindeki kızlar, gömlek düğmelerinin ne işe yaradığını bilmezmiş gibi bağrı açık gezen erkek öğrenciler... Ben nasıl bir okula gelmiştim yahu? ***Wa...