* Final 1. Kısım *

823 34 54
                                    

Kerem'in cenazesinin ertesi günü; ben, Fatih, Derin, Alya ve Sinem öğle vakti toplanmış, okul bahçesindeki duvar kenarına oturmuştuk. Acılar paylaştıkça azalır derler ya hani, hepimiz toplanmış olsak da Kerem'in acısı azalacak gibi değildi. Kerem'in ölümü başta Derin olmak üzere hepimizi sarsmıştı.

Alya, duvarda Derin'in yanında oturmuş, arkadaşının kolunu sıvazlıyordu. Derin ise başını Alya'ya yaslamış, bedeni burda ama ruhu uzaklarda gibiydi.

Belime gelen duvardan aşağı inip Derin'in karşısına geçtim. "Bana kızgın mısın?" diye sordum Derin'e.

Derin eğik başını kaldırmadan, "Ne için?" diye sordu.

"Yola yürüyüp kendimi arabanın önüne attığım gün, Kerem beni kurtarmak için uğraşırken ezildi. Onun ölümü biraz da benim suçum."

Derin yaş dolu gözlerle başını iki yana salladı. "Seni suçlamıyorum Ece. Çünkü yola çıkman kaza değildi. Seni o arabanın önüne atlamaya zorlayan biri olduğuna adım gibi eminim. Fatih ve Kerem'i kukla gibi yönlendiren kişiyle aynı kişi o. Her şeyin tek suçlusunu, yani onu bulduğumda yılana dönüp hiç acımadan çiğ çiğ yiyeceğim o pisliği. Okulun arkasındaki köşkte avladığım fareler gibi..."

"Kerem'in ölüm anını hatırlıyor musun?" diye sordum Derin'e şüpheyle.

Güzel kız başını iki yana salladı. "Hayır. En çok da ona yanıyorum zaten. Aşkımın ölüm anını bile hatırlayamıyorum. Simsiyah, boşluk... Ona veda bile edemedim."

"Bu sence tuhaf değil mi Derin? Demek istediğim Kerem'in refakatçisiydin ve 24 saat yanındaydın. Ama onun en kritik anını, ölüm anını hatırlayamıyorsun."

"Tuhaf tabii Ece."

"Bu da Kerem'in ölümünün doğal bir ölüm olmadığını düşündürüyor bana. Katilimiz onu öldürmüş, ölümüne şahit olan sana da unutturmuş olabilir. Doğal bir ölümde senin hatırlaman gerekirdi çünkü."

"Haklı olabilirsin," dedi Fatih.

"Biraz zihin jimnastiği yapınca benim yola atlayıp ölümden dönüşüm, Kerem'e araba çarpması, onun ölümü ve Fatih'in az daha beni öldürecek olması, tüm bunlar birkaç gün içinde gerçekleşmişti," diye konuştum. "Hepsinin ortak noktasıysa, tüm bunların Kerem'in bana Sinan ve Fatih'in geçmişteki sorunlarından bahsedip, benim ise şüpheli konumundaki Sinan'ın sırasının yanına oturmamdan sonra olmasıydı. Sinan'a yaklaştıkça belalar arttı yani. Bu da şüpheleri onun üzerinde yoğunlaştırmama neden oluyor."

"Elimizde kesin delil yok ama," dedi Derin.

"Kesin delil değil ama kesine yakın bir delili nasıl bulacağımızı biliyorum," dedim. "Ama bunun için emniyet biriminde çalışan bir tanıdığımız olmalı."

"Babam emniyet müdürü," diye atıldı Alya. "Sana yardımcı olabilir. Aklında ne var Ece?"

"Benim teorim şu ki; Kerem'e istem dışı şeyler yaptıran, beni yola atlamaya zorlayan, Fatih'i de beni öldürtmek için kullanan katil, o gün Derin'in yanındaydı. Çünkü Kerem, Fatih ve ben kontrol edildiğimiz dönemi hatırlamıyoruz. Derin de hatırlamadığına göre Kerem'in ölüm anında katilin kontrolü altındaydı. Hatta belki de Derin, katilin bizzat yanındaydı. Çünkü kontrol için yakında olması gerekiyor olabilir. Demek istediğim eğer hastane kamera kayıtları incelenirse -ki hastane müdüriyeti kayıtları bizimle paylaşmaya hevesli olmayacağından ötürü Alya'nın polis babası istese daha iyi- Kerem'in ölüm anına doğru hastaneye katilin gelişini görebiliriz kamera kayıtlarında. Çünkü bence Kerem ölmeden hemen önce, katil hastaneye gelmişti. Hatta Kerem'in odasına bile gelmiş, belki de onu öldürmüş olabilir."

SİYAH GÜL (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin