* 36 *

885 46 80
                                    

Dizimdeki hafif sıyrığı elimle ovuşturup baktım. Kötü değildi o kadar. Kerem sayesinde kazayı çok hafif atlatmıştım.

Fatih, "Kerem'i kıskandım," dedi, bulut mavisi gözleri gözlerimle tokalaşırken. "Onun yerinde ben olmalıydım."

"Hayati tehlikeyle hastanede yatıyor diye mi onu kıskanıyorsun?" dedim şakayla, her ne kadar onun asıl demek istediğini anlamış olsam da.

Fatih halen avucunu sımsıkı kapalı tutuyor, elindeki her neyse o nesneyi açığa çıkarmıyordu.

"Hayır tabii ki Ece. Demek istediğim, kaza geçirdiğinde yanında olup, hayatını kurtaran kişi ben olmalıydım."

"Bence de," diye mırıldandım. "Ama sınıftaki her kıza çıkma teklif etmekten zaman kalmıyordur tabii. Sen de haklısın."

"Büyük saçmaladığımı fark ettim Ece. Özür dilerim senden. Laneti senden uzaklaşmak ümidiyle bunu yapmıştım ama yaşadığın kazaya bakılırsa uzaklaştırdığım tek şey, biz olduk. Birbirimizden uzaklaştık. Buna bir daha meydan vermeyeceğim."

"Aferin sana. Ama seni henüz affetmedim, bilgin olsun."

Fatih sonunda avucunu açtığında elinde bir yüzük tutmakta olduğunu gördüm.

Bir yüzük mü?

Evet resmen öyleydi!

Üstelik tek taş yüzük!

"Hamsi kafalı?" diye mırıldandım şaşkınca.

"Efendim siyah gülüm."

Bir yüzüğe, bir Fatih'e baktım. "Geri zekalıca bir şeyler yapmayacaksın umarım!" dedim irileşen gözlerimle.

"Geri zekalılığı ne şekilde tanımladığına bağlı."

Sinem yatağımın ucunda oturduğu yerden bizi izlerken sırıtıyordu. Ona dönüp, "Kızım söyle şuna saçmalamasın!" diye cırladım.

"Söylemeyeceğim."

Fatih yatağımın dibinde elinde yüzükle diz çöktüğünde elimi alnıma vurdum. "Ahan da saçmalıyor işte! Fatih araba bana değil sana mı çarptı yoksa? Kalk hadi ayağa. Bu duruş da nerden çıktı şimdi? Hem Allah'tan başkasının önünde diz çökülmez."

"Benimle evlenir misin Ece?"

"Daha 18 yaşında olduğumuzu hatırlatırım sana."

Sinem ellerini havaya kaldırıp sevinçle bağırdı. "Yaşasın, hayır demedi!"

Dudaklarımı oynatarak Sinem'i alaycı mimiklerle taklit ettim. "Evet de demedim Sinem henüz."

Sinem yine sevinç çığlığı attı. "Henüz kelimesini kullandığına göre belli ki er geç evet diyeceksin!"

"İkili çıldırma yaşıyor olmalısınız siz, Fatih ve Sinem," diyerek yataktan indim ve çıplak ayaklarımla ayakta durdum. Ayakkabılarım neredeydi kim bilir?

"Ece," dedi Fatih tek dizi üzerinde dururken. "Bu lanet karşısında artık canım pahasına yanında olacağım. Ama görüyorsun ki lanet yüzünden az önce ölümden döndün. Şarkıcı ne demiş, ölüm de var gülüm de var. Siyah gülüm, güzeller güzelim. Biliyorum bu zamansız bir teklif, ama ya hiç zamanım olmazsa? Sana araba çarptığını ve hastanede olduğunu öğrendiğimde düşündüğüm ilk şey bu oldu. Eğer başaramazsak ve ölüm tez zamanda başa gelirse, son nefeste eşimin gözlerinin içine bakıyor olmalıyım. Lise aşkımın değil. Dünya ve ahirette, tek ve gerçek eşimin. Bunu yapmalıyım."

Gözlerim dolmuştu. Evet bu saçmalıktı belki ama Fatih her zamanki tatlı diliyle bu saçmalığı öyle güzel pazarlamıştı ki... Evet, harika pazarlanan ürünü sanırım alıyordum. Kaybedecek neyim vardı hem? 2-3 güne tahtalıköyü boylayacaktım zaten.

SİYAH GÜL (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin