Aklıma sardım seni.
2 gün sonra
İçim kıpır kıpır olan bir sabaha uyanalı tam yarım saat olmuştu. Günlerden pazartesiydi. Genel de pazartesileri asla sevmezdim. Hele ki o pazar gününü yarının pazartesi olduğunu bilerek tamamlamak ölüm gibiydi. Ama bugün değildi. Bugün pazartesi bir başkaydı. Çünkü tatil bitmiş, ikinci döneme başlamaya tam bir saat kalmıştı. Çocuklarıma kavuşacaktım. İçim de öylesine bir heyecan vardı ki sanki ilk iş günü gibi, ilk kez onlarla tanışmaya gidiyormuş gibi. Tatlı bir heyecan ve stres.
Aynada son kez kendime baktığımda derin bir nefes aldım. Olmuştum galiba. Altımda bol bir kumaş pantolon, üstümde ise siyah yarım boğaz bedenimi sımsıkı saran bir body vardı. Kahverengi tutamlarıma seyrek maşa yapmış saçlarımı salmıştım. Tam göğsümün altında bitiyorlardı.
Çantamı elime aldığımda telefonumdan saate baktım hâlâ vaktim vardı. Odadan çıktığımda, kapıya doğru ilerledim. Tam ev sessiz diye düşünüyordum ki mutfaktan gelen o ses beni şaşırtmadı.
"Anne?" dedim sesim soru sorar gibi çıkarken mutfağın kapısında onu gözümün hizasına aldığımda.
Bana döndüğünde gözleri bedenimi beğeniyle süzdüğünde, kaşları yukarı kalktı. Saçlarıma, yüzüme tek tek baktı. "Bahar," dedi içli bir soluk verip bana doğru yaklaştığında.
Gülümsedim. "Hı?" diye bir ses çıktığında dudağımdan, annemin gözlerinin nemlendiğini gördüğümde kaşlarım çatıldı. "Ne oldu anne? Niye gözlerin sulandı senin?" dedim tedirgin bir sesle. Gözleri ha bire yüzümü turluyordu.
"Sen gerçekten benim kızımsın değil mi?" dediğinde gözlerinin nemliliği arttı. Öylece bakakaldım.
Omuzlarım düştüğünde, rahat bir nefes verdim. "Anne ya," dediğimde dolmuş gözlerine buruk bir tebessümle baktım.
"Ne anne?" dedi eli saçlarımda dolaştığında gözleri yüzümü tekrar turladı.
"Ben de bir şey oldu sandım, korkuttun beni," dediğimde gülümsedi, kırıktı.
"Büyüdün Bahar," dedi gözleri yüzümü turladığında.
Bu bazen acı hissettirir.
"Büyümeyim mi anne?" dedim gülümsediğimde.
"Tamam Bahar sus," dediğinde kıkırdadım. Kollarımı ona doladığımda karşılığı gecikmedi. "Hadi gel kahvaltını yap," dediğinde ondan ayrıldım.
"Yok anne, okul başlamadan 1 saat önce orada olmam gerekiyor, kısa bir toplantı var sanırım," dediğimde kaşları çatıldı.
"Aç aç mı gideceksin?" dediğinde sesi itiraz istemez gibi çıkıyordu. Koluma yapışarak, "hayatta bırakmam," dediğinde kolumu zorla annemden kurtardım.
"Annecim, gitmem gerekiyor," dediğimde mutfaktan nasıl fırladığımı bilmiyordum. Vestiyerden kabanımı, ayakkabılıktan botlarımı almış kapıyı araladığımda annem arkamdan söyleniyordu.
"Ee, seni kim bırakacak okula?" dediğinde bağcıklarımı bağlıyordum.
"Taksi çağırdım," dedim doğrulduğumda. Abim ve babam evde yoktu. Ee ehliyetim de yoktu. İstesem de arabayı kullanamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRAN
Tiểu Thuyết Chungİkimizinde göğsü az önceki tartışmadan dolayı hızla inip kalkarken bir adım attı bana doğru. Tırnaklarımı avuç içime bastırdığım an alnını alnıma yasladığında dayanamadım, ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında o kadar çok sıkmıştım ki kendimi acı her yer...