15. BÖLÜM

940 62 12
                                        

Derinlerde.

Gözlerim hâlâ kapalı ellerim ise lavabonun kenarlarına yaslıydı. Gerçeklik algımı yitirdiğimi hissettiğim bu dakikalarda bedenim buz kesmiş, yanağıma bastırılan sıcak dudaklarla bedenimdeki hareketsizliğin çözülmesi gerekirken, aksine; titreyen bedenimle daha da kalakalmıştım karşısında.

Derin bir nefes çekti içine dudakları hâlâ yanağıma yaslı iken. Ardından dudaklarını tamamen bastırdığında öyle kışkırtıcı bir yavaşlıkla yapıyordu ki, ister istemez lavaboya yaslı elimin yanında duran eline tırnağımı bastırdım.

Tekrar sessiz bir nefes aldığında koklaya koklaya öptü yanağımı. Bu hareketiyle ona ördüğüm tüm duvarları yıkmıştı şimdi. İtmek istedim o kadar çok istedim ki bunu ancak içimdeki dürtü engelledi bunu.

Ancak bir şey daha engelledi bunu.

"Bahar?" Naz'ın sesini duyduğum an gözlerim kocaman oldu. Savaş dudaklarının yanağımdaki baskısını azaltmış; hiç istifini bile bozmadan kolları hâlâ iki yanımda lavaboya yaslıyken bedeni ise hâlâ bedenim ile temas hâlindeydi. Dudakları da aynı şekil, yanağıma bastırmıyordu sadece yaslıydı.

Kapı tıklandığında şoktan çıkıp yüzümü sol tarafımda duran yüzüne çevirdiğimde dudağının yanağımdaki teması tamamen kesildi. Kara gözleri yeşillerime tutunduğunda omuzundan ittirdim. Ancak hiç bir şekilde geri gitmedi.

"Çekilsene," dedim endişeli bir sesle, gözlerimi tekrar tıklatılan kapıya çevirdim.

"Cık," dedi, aksini iddia eder gibi kaşlarıda anlık yukarı kalkarken.

"Ne demek cık?" dedim sinir ve endişe sesime yansırken kara gözleri yüzümü turlamış sanki hoşuna gitmiş gibi dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Bildiğin, cık," dedi, dudağı hâlâ kıvrılmaya devam ederken.

"Bahar!" Kapı bu sefer şiddetli bir şekilde çalındığında afallamış bir yüzle gözlerimi kara gözlerinden çekip kapıya çevirdim.

"Efendim?" dedim normal tutmaya çalıştığım bir sesle. Dudaklarını tekrar yanağımda hissettiğimde az öncekinin aksine bastırmıyor sadece hafif bir şekilde sürtüyordu. Karnımdaki bir hareketlilik hissettiğimde bedenin öyle bir kasıldı ki hareket edemeyecek hâldeydim.

"Sonunda sabahtan beri sana sesleniyorum!" dedi Naz rahatlamış bir sesle. Savaş'ın dudakları yavaş bir şekilde yanağımdan boynuma sürtünerek geldiğinde yanağımın içini dişledim sertçe. Çünkü hiç iyi hissetmiyordum. "Yirmi dakika oldu, bir şey oldu sandım," dedi devam ettiğinde.

"Çıkıyorum şimdi," dedim tek nefeste seslendiğimde. Dudaklarını boynuma boydan boya öyle bir yavaşlıkla sürttü ki, ağzımdan kesik bir inleme çıktığında sadece yanaklarım değil tüm yüzümün kıpkırmızı olduğunu yemin edebilirdim. Utancın yanında Naz'ın sesimi duyma ihtimali göğsüme korku tohumu ekmişti.

"Siktir," dediğini duyduğumda dudakları boynuma çarpmış artık son raddeye beni getirmişti. Ellerimi lavabodan çekip tüm gücümle onu ittirdiğimde sonunda geri çekilmişti. Gücümle onu ittiremediğimi biliyordum. Ancak sanırsam o da beni zorlamamak için kendisi geri çekilmişti.

"Tamam o zaman içerideyim ben," dediğini duyduğumda bir şey dememiş sadece uzaklaşan adım seslerini dinlemiştim karşımdaki bedenle. Utançtan ağlayacaktım şimdi.

VİRAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin