Ah, gecelerin hesabını kimlere sorarım?
Ellerim koltuğun kenarında, kalakaldım yerimde onlar konuşmaya devam ederken. Gözlerim yere dalmış zihnim tekrar ediyordu cümleyi. Savaş, abim görevden dönene kadar yanımda duracakmış. Timin görev yasağı varmış. Benim yüzümden. Toplantının ortasında kalkıp gitmiş. Benim yüzümden. Öfkeyle çalmıştı dün kapımı. Sebebi benmişim.
Yaklaşan adım seslerini duyduğumda yutkunarak bakışlarımı yerden çekip spor aletlerinin arka tarafından gelen, görüş açıma giren iki iri bedene baktım. Tahmin etmiştim. Biri Emre, diğeri ise sesini tanıdığım ancak çıkaramadığım timde en genç duran Yunus'tu.
İkisininde gözleri beni bulduğunda yüzlerindeki afallamayı buradan bile görmüştüm. Yaklaşan adımları yavaşladığında gerginlikle baktım şaşkın yüz ifadesine sahip ikisine de.
Onlardan ses çıkmadığında konuşma ihtiyacı hissettim. Koltuğa iki adım kala durduğunda ikisinin de boyları o kadar uzundu ki başımı yukarı dikmek zorunda kaldım. Savaş onlardan daha uzundu.
"Merhaba," dedim içime kaçmış bir sesle gözlerimi onların gözlerinde gezdirirken. Yunus ne yapacağını bilmez gibi bakışlarını Emre'ye çevirdiğinde gözlerindeki tedirgin ifadeyi buradan bile görmüştüm. Anlamam zor olmadı. Yüksek ihtimalle onları duyduğumu ya da duymadığımı anlamaya çalışıyordu.
"Merhaba," dedi Emre üzerindeki şaşkınlığı atıp karşımdaki koltuğa yerleştiğinde. Ardından Yunus yanına oturduğunda ellerimle koltuğun kenarını sıktım. Çünkü ben hâlâ üzerimdeki şaşkınlığı atamamıştım.
"Merhaba," dedi yüzündeki tedirgin ifade sesine yansırken Yunus. Hafif gülümsediğimde o kadar gericiydi ki ne onlardan ses çıkıyordu ne benden. Ancak bu sessizlik uzun sürmedi.
"Nasıl oldun?" dedi Emre samimi bir sesle gözlerini anlık bacağıma çevirip tekrar gözlerime çıkardığında.
"İyiyim," dedim gözlerimi anlık bacağıma çevirdiğimde. "Siz nasılsınız?"
"Biz de iyiyiz koşuşturmaca işte," dedi Emre. Başımı salladım hafifçe tekrar araladı dudaklarını. "Kimle geldin karargâh'a?"
"Savaş'la geldim, Nihat komutan benimle konuşmak istiyormuş," dedim üzerimdeki gerginlik bedenimi ürpertirken.
Başını salladı. "Haberimiz var da sen neden gerginsin?" dedi gülerek.
"Ben de bilsem..." Dedim sırtımı koltuğa yasladığımda.
"Korkmana gerek yok, soğuktur ama kişiden kişiye değişiyor, mesela sana kısa bir örnekle açıklayayım," dedi ardından yanında oturan Yunus'un ensesini kavradığında kaşlarım yukarı kalktı. "Bu mal ilk toplantısın-
"KOMUTANIM HAYIR!" diye bağırdığında tüm sesi spor salonunda yankılandı. Emre gülmeye başladığında Yunus öyle bir bakıyordu ki Emre'ye ben bile gülmüştüm.
"Lan bir dur anlatayım kız üzerindeki gerginliği atsın," dedi Emre Yunus'un ensesini iyice kavradığında ardından gözlerini bana çevirip anlatacaktı ki merdivenlerden bir çok adım sesi duyuldu.
Hepimizin gözleri oraya çevrildiğinde timin hepsinin buraya geldiğini gördüm. "Niye bağırıyorsunuz lan?" dedi Akif Selim gözleri anlık onlara değmiş ardından bana çevrildiğinde kaşları eş zamanlı yukarı kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRAN
General Fictionİkimizinde göğsü az önceki tartışmadan dolayı hızla inip kalkarken bir adım attı bana doğru. Tırnaklarımı avuç içime bastırdığım an alnını alnıma yasladığında dayanamadım, ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında o kadar çok sıkmıştım ki kendimi acı her yer...