ANLAMAK
Eylül sabahın altısında gözlerini açtı okula gitmek için daha iki saati vardı. Ama uyuyamamıştı yataktan kalktı ve soğuk bir duş alıp bedenini şokladı yarasının acıdığını hissetti ve bir süre sonra duştan çıktı üzerine siyah taytını ve siyah yarım tişörtünü giydi beline hırkasını bağladı saçlarını kuruttu ve tepeden bir atkuyruğu yaptı. Abisinin yanı başına bir not bıraktı yürüyüşe çıktığına dair. Eylül koşu ayakkabılarını giydi telefonundan bir şarkı açtı ve kulaklığını kulağına geçirdi. Koşmaya başladı normal güzelliğinde sahile doğru koşuyordu. İstanbul'un eşsiz sahiline, evleri sahilin bir kilometre uzağındaydı ama eylül o bir kilometreyi hızlıca koşuyordu ne zaman koşmak istese bunu başarıyordu. Savunma sanatlarına dair hiç bir şey bilmiyordu ama çok hızlı koşuyordu. Sahile geldi bir su aldı ve içti vücudunun zinde olduğunu ve iyi hissettiğini anladı. Karnının orada ki yara da verdiği acı da onun umurunda değildi. Çimenlere doğru yöneldi ve oturdu. Yanına bir kedi geldi ve Eylüle sürünmeye başladı. Eylül kedilerden nefret ederdi ama o yavru olan bembeyaz kedi sanırım kalbinin bir köşesinde kalan sevgi kırıntısının canlanmasına neden oldu. Eylül kediyi kucağına aldı ve çok sevdi kokladı, tüylerini okşadı kedi onun kucağındayken hoş bir ses çıkarıyordu. Eylül denizi izlemeye başladı aradan on dakika geçtiğinde gözlerini kediye odakladı ve gülümsedi. Kedinin kucağında uyuduğunu fark etti. İnsanlardan daha masum gözüküyordu o kedi. Eylül hiç yapmayı düşünmediği bir şeyi yaptı ve o kediyi kucağına alarak yürümeye başladı. Kediyi sarsmak istemediği için koşmuyordu 7 dakik da gelmişti yarım saate evde olurdu. Yolda çimlerin yanından yürürken kediyle konuşmaya başladı "seni sahiplenmek istiyorum evet seni sahipleneceğim. Benimle beraber aynı evde kalacaksın sahibin ben olacağım sokakta yaşamayacaksın" dedi ve yürümeye devam etti. Adını ne koysam diyordu bunları düşünüyordu çünkü evlerinde bu zamana kadar hiç hayvan olmamıştı. Eylül hiç istememişti ama bu kedide başka bir şey vardı. Eylül bir saat sonra eve geldi evin kapısını açtı hizmetçi kahvaltı hazırlıyordu. Eylülü görünce gülümsedi "hoş geldiniz Eylül Hanım" Eylül kadına baktı ve gülümsedi "hoş bulduk Seda abla" dedi ve gülümseyerek odasına çıktı kediyi yatağının ortasına bıraktı ve abisinin odasına geldi kapıyı çaldı ve içeri girdi abisi saçlarını yapıyordu abisinin yanına geldi ve parmak uçlarında yükselip yanağından öptü "günaydın fasulye" dedi ve gülümsedi abisi kardeşinin gözlerine baktı o mutluluğu ve masumluğu uzun zaman sonra gördü Efe de gülümsedi "sana da günaydın fındık" dedi ve saçlarına devam etti saçlarını yaparken konuştu "yüzün gülüyor hatta göz bebeklerin bile ne oldu?" sorgulayıcı ama mutlu bir tınıyla sormuştu. Eylül gülümsedi "belki inanmayacaksın ama gel" dedi ve abisinin kolundan çekiştirmeye başladı "kızım fön çekeceğim yeni taradım nereye ya" dedi sızlanarak. Eylül gözlerini devirdi ve "siktir et saçı şimdi gel işte" dedi ve çekiştirmeye devam etti. Abisi omzuna vurdu "abiye küfür edilmez" dedi alıngan bir sesle Eylül kıkırdadı "bir de bayıl istersen Feriha" dedi ve gülmeye devam etti. Abisi bu ortama bayılmıştı ve gülmeye oda başladı. Eylülün kapısının önüne geldiklerinde Eylül abisine döndü "kapat gözlerini" abisi ikiletmeden kapattı. Eylül abisini içeri soktu ve yatağın önüne getirdi abisinin koluna vurup "aç şimdi" dedi ve gülümsedi. Efe şok olmuş gözlerle kediye bakıyordu. Eylüle döndü "senin yatağında bir kedi var! Bir kedi ve sen bundan hoşnutsun öyle mi? Allah'ım daha neler göreceğim" Efenin yüksek sesine uyanan kedi miyavlamaya başladı ve yüzünü temizlemeye. Eylül abisinin koluna vurdu" yaptığını beğendin mi uyandı işte" sesi öfkeli çıkıyordu. Efe kıkırdayarak cevap vermeden odadan çıktı. Eylül sinirle üzerine kolejin kıyafetlerini geçirdi krem etek beyaz gömlek ve krem ceket oh ne güzel gözüküyordu diye düşündü Eylül saçlarını tekrar atkuyruğu yaptı ve kedisini odadan alıp kucağında aşağı indirdi. Eylül gülümseyerek ve coşkulu bir sesle yemek masasına baktı abisi ve babası oturmuş konuşurken onu bekliyorlardı. Eylül merdivenlerden inerken "GÜNAYDINNNN!" diyerek bağırdı ve aşağı indi. Fuat Bey merdivenlere baktığında şok içinde bir kızına bir de kucağında ki bembeyaz kediye bakıyordu. Babası keyifle gülümsedi "günaydın. Hayrola sen kedi sever miydin?" dedi gülerek. Eylül omuz silkti" bu kedide bir şeyler var kendini bana çekiyor artık evde kalacak bugün okuldan çıkınca eşyalarını alacağım ve aşı kartı çıkarttıracağım her şeyi mükemmel ve eksiksiz olmalı" dedi ve gülerek masaya oturdu masada bu sabah hiç gergin yüz ve ruh yoktu. Fuat Bey kızı mutluyken mutluydu Efe de kardeşi mutluyken bozmadılar ortamı ikisi de gülümsüyordu. Eylül "Seda abla bakar mısın?" dedi ve kedi hala kucağındaydı. Hizmetçi içeri girdi "buyurun efendim" dedi ve beklemeye başladı. Eylül gülümsedi kucağında ki kedisine "evde biberon var mı?" dedi seda ona baktı ve "var efendim" dedi Eylül gülerken "içine süt koyup getirir misin lütfen" dedi Hizmetçi gülümseyerek "tabi efendim" dedi ve mutfağa gidip hazırlamaya başladı. Eylül kediyle oynuyordu. Abisi tabağındaki peynirden bir parça aldı ve ağzına attı kardeşine bakıp "adı ne?" dedi. Eylül bunu hiç düşünmemişti ama aklına bir isim geldi "adı bulut" dedi sevecen bir sesle "benim için bulut sarman" dedi ve gülümsemeye devam etti hizmetçi elinde biberonla geldi ve Eylüle uzattı. Eylül biberonu bulutun ağzına verdi ve içirmeye başladı bulut tek patisiyle biberonu tutuyor tek patisiyle ise Eylülün karnına dokunuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EYLÜL ATEŞİ
Jugendliteratur11. sınıfa yeni geçen Eylül öncelerde içe kapanık bir kızdı hayattan soğumuş kimseyle konuşmayan biriydi. Okulun ilk günü abisiyle beraber hayatlarına giren iki kişi Eylülün hayatını alt üst etmişti. Uygar ve Sima. Geçmişlerinden gelen sancılı acıla...